Baran Aksan genç bir şair, 16 yaşında. Ama erken yaşlarda felsefeye de ağırlık veren okumalarıyla şiir altyapısını ustalıkla kotaran bir şair. Edebiyat dışında müzikle de ilgileniyor. Birkaç müzik aleti çalıyor ve şarkı besteliyor.
Kendisiyle Manisa 4. Kitap Fuarı kapsamında Porsuk Kültür standında konuştuk. 2.şiir kitabı Lithodora bu yayınevinden basıldı.
Baran Aksan ilk şiir kitabının adı ise ‘Kelimeler Benimle Oyun Oynuyor.’
Röportajı Osman Özbaş hazırladı.
Baran Aksan önce şiir kitabınızdan söz edelim. Diodora nedir, kitabınızın başlığı olarak neden onu seçtiniz?
Diodora’yı seçmemin nedeni özellikle bir şarkı aslında; çok melodik, caza kayan bir şarkı vardı, ondan dolayı seçtim; daha sonra anlamına baktığımda çiçek ilgimi çekti ve bunu hem papak görseline hem de isme yansıtmak istedim.
Şiirinizin ilk dizelerinde hayatın gerçeğine, mantığa dair bir anlayış var: ‘Hayat zaten inanmayana yalandır!’ bunu okuduğunda şaşırmıştım ve beğenmiştim. Bu sizin ‘gerçekçi bakışınızı özetleyen bir dize olabilir mi?.. Ya da şöyle sorayım gerçeğe bakışınız nedir?
Şiirde gerçekte yaşadığım olayları yansıtmayı seven bir kişiyim. Önceden yaşadığım anlar, felsefi düşünceler çok yer tutar dizelerimde. Genel olarak gerçeklik üzerinden yürürüm ama duygularıma yönelik, hislerimi yansıtabilmeyi de önemserim.
Şiirin altyapısında bir felsefe var anladığım kadarıyla.
Felsefe ve sosyal altyapı desek var.
Felsefe ve sosyolojiye ilgi duyuyorsunuz sanırım?
Felsefe ve sosyoloji konularında makale okumayı çok severim. Çağdaş felsefe konularında özellikle Kierkegaard; sosyolojide Zygmunt Bouman, George Ritzer; Alexis de Tocqueville’ nin Demokratik Zorbalık; Henry David Thoreau’ nun Yürümek kitapları benim için önemli eserlerdir.
Felsefi anlayış bakımından Kingeerald ne açıdan önemlidir sizin için?
Yazdıkları düşündükleri benim hayat felsefem açısından uyumlu olduğu için diyebilirim. Ama Alexisdetognevi’ nin Demokratik Zorbalık kitabı daha önemli bir isim benim hayatımda,önemli yazılar bunlar ve aslında bugünün sorunlarıyla geçmişin sorunlarıyla aslında yakın olduğunu anlayabiliyoruz.
İnsana dair değişmeyen bu sorunlarda-paradigmalarda duygu nerede yer alır?
Değişmeyen sorunlarda ‘duygu’ elbette ama büyük ihtimalle hepsi mantıkla alakalı; ben daha çok akıl ve mantıkçılığın ağır bastığını düşünüyorum.
Yani duygusal altyapı kendi mantıksal çözümleme açısından içerisinde bir anlam ifade ediyor. Peki mantığın güvenilirliğine dair referanslarınız nelerdir?
Mantık çözümlememi genel olarak ‘kritizm’ akımına bağlıyorum, Kant gibi; yani eleştiriyel mantık. Bu zaten Akılcılık diye de geçiyor Türkçede.
Edebiyat açısından düşünürsek?..
Akılcılık edebiyat açısından da uygulanabilir; şiire çok yansımamış ama klasikçilerden, kritizm akımına bağlı olarak yazan isimler de bu yöntemle yazmış romanlarını.
Şiirinizde öne çıkan duygular nelerdir acaba?
Şiirimde öne çıkardığım duygular ebette kişisel anlam üzerinde yoğunlaşıyor ama toplumsal yapı ve düşünceye de değiniyor. Lithodora isimli şiire bakarsanız bir duygusal bir coğrafya ve duygusal bir mekankolik yapıt olarak görüyorum.
Yazarlık şairlik yanında sizin bir de müzisyen yanınız da var. Şunu sormak istiyorum, şiirin altyapısında müziğin sesi var mı?
Her zaman müziğin sesi vardır. Özellikle mesele Sembolist şairler şiirde müzikaliteye önem vermişler ve ben de bu açıdan Sembolistlere yakın durarak müzikaliteye önem veririm. Ahmet Haşimleri, Cahit Sıtkıları bu bağlamda özellikle örnek alıyorum.
LITHODORA
Yalnızlığım, duru’m, en birinci ilkem
Ne güzeldir söylemesi seni
Sensin benim bildiğim en geniş ülkem
Ne güzeldir tenin, bembeyaz nergis sanki
…