SGK sağlık harcamaları 2022’ye göre yüzde 95,3 artışla 553 milyar 143 milyon lira oldu. Bu tutarın yüzde 66,4’ünü tedavi harcamaları, yüzde 33,6’sını ise ilaç, reçete hizmet bedeli ve diğer kalemler oluşturdu.
Türkiye sağlık harcamalarındaki yıldan yıla sürekli artışa rağmen OECD Ülkeleri Arasında son sıralarda yer aldı.
(Grafikte noktacıklar Sağlık Harcamalarının GSMH oranını gösteriyor)
2018 yılına ait verilerde sağlık harcamaları Sosyal Koruma Yardımları ardından en yüksek kalem olan hastalık ve sağlık bakımı harcamalarında 121 milyar 444 milyon lira oldu.
Pandemi öncesinde Türkiye’nin kişi başına sağlık harcaması 2019 yılında bir önceki yıla göre %19,9 arttı. Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2019 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu %51,7, merkezi devlet %25,6, hanehalkları %16,7, sigorta şirketleri %2,9, hanehalklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler %2,4, mahalli idareler %0,7’lik bir paya sahip oldu.
2020 yılı için sağlık alanında yapılan toplam harcamalar ise bir önceki yıla göre %24,3 artarak 249 milyar 932 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması %26,3 artarak 198 milyar 62 milyon TL’ye ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması ise yaklaşık %17,5’artış kaydetti.
Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2021 yılında %4,9′ du.
Toplam sağlık harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre %71,5 artarak 606 milyar 835 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması %65,4 artarak 463 milyar 516 milyon TL’ye ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması ise %94,4’lük bir artış oranı ile 143 milyar 319 milyon TL olarak tahmin edildi.
Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2021 yılında %4,9 iken, 2022 yılında %4,0 oldu
Sağlık harcamalarımız ve OECD Sıralaması Ne İfade Ediyor?
Sağlık harcamalarındaki artış; uzun ömür, yükselen yaşam kalitesi, yaşlanan nüfus, pahalı teknolojilerin piyasaya sürülmesi, daha iyi sağlık hizmetiyle bağlantılı olarak nüfusun beklentilerindeki hizmet kalitesi sayılabilir.
Ancak ama Sağlık Harcamalarındaki artışa rağmen GSMH’ ye oranındaki düşüklük ve OECD sıralaması genel görünümüne baktığımızda yaşam kalitesindeki artıştan çok daha fazla yaşlanan nüfus, pahalı teknolojilerin piyasaya sürülmesi, daha iyi sağlık hizmetiyle bağlantılı olarak nüfusun hizmet beklentilerinin artması sayılabilir.