Son yıllarda akıllı telefonların daha çok hayatımıza girmesi, bir çok sosyal medyanın yaşantımızda daha çok yer tutması, internet gazeteciliğinin yaygınlaşması, sivil toplum, meslek, sanat, düşünce, hobi ve benzeri internet bloklarının oluşması siyasette de etkilerini gösterdi.
Ve gördük ki; Cumhuriyet tarihi boyunca her durum, her olay, hiç bu kadar siyasete alet edilmedi.
Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, sel felaketleri, orman yangınları, maden göçükleri, göçmenler sorunu, ne var, ne yoksa siyasete alet edildi.
Son 15 yıldır muhalefet partilerin gündeme taşıdığı konulara baktığımızda, hangi olaylar için iktidar partisine hesap sorulmuş, onlara bir göz attım.
İlk ve en çok karşılaştığım kimin, nerede, ne zaman çektiği belli olmayan, çöp kutularında, yerlerde, yollarda gösterilen Atatürk fotoğrafları ile yine aklı melâkekeri yerinde olmadığı belirlenen insanlar tarafından Atatürk heykel ve büstlerine yapılan saldırıların siyasi malzeme olarak kullanıldığı oldu.
Burada amaç hiç kuşku götürmez bir şekilde toplumu germek, bölmek, ötekileştirmek olarak karşımıza çıkıyor, tabi bu örnekleri çoğaltmak mümkün;
-Anadolu’da bir köyde kız çocuğuna tecavüz edildi, hükümet istifa denildi.
-Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde 28 yaş altında evlilikler yapıldı, hükümet sorumlu tutuldu.
-Bu evlilikler üzerinden yapılan siyasette sürekli olarak dini ritüeller kullanılarak dindar insanlar hedef alındı.
-Magandalar karısına şiddet uyguladı, dövdü, dövdü, öldürdü, hükümet sorumlu tutuldu.
-Kadın katliamları sürekli olarak hükümete mâl edildi ve bu konu üzerinden günlerce siyaset yapıldı.
-Bu ülkede kadını ve çocuğu koruyan 2022 sayılı kanundan başka bir kanun yoktu, o da daha çok yoksulluk ve yoksunluk halleri ile yaşlı ve engellileri koruyan bir kanundur.
-Var olan medeni ve ceza kanunlarının yanı sıra 5395 sayılı çocuk koruma kanunu 2005’te, 4320 sayılı kanun 2008’de, 6284 sayılı kadını koruma kanunu da 2012’de çıkarılan kanunlardı.
-Taksimde 12 tane ağacın yeri değiştirilmek istendi, iç isyan çıkarılmaya çalışıldı, hükümet istifa denildi.
-Orman yangınlarının hepsinde yakana kimse tek kelime etmedi, hükümet istifa denildi.
-Maden göçüğü oldu, siyasi parti sempatizanları olay yerinde hazır basın mensupları da varken eylemler yaptı, hükümet istifa denildi.
-Televizyon kanalları yok olan ormanlardan, ağaçlardan çok, orada oluşturulan protesto gösterilerine yer verdi.
-Başka bir ülkede bu tür olayların siyasete alet edilerek yansıtılacağını hayal bile edemiyorum.
-Yangın bölgelerinden bağırıp çağıran protestocular, ormanı yakanlar bulunduğunda ve suçlarını kabul ettiklerinde tek kelime etmediler.
Ormanları, Atatürk resim, heykel ve büstlerini bu kadar düşünen, bunun için sosyal medyada kahramanlık yapanlar, suçluların örgüt sempatizanları olduğu anlaşıldığında tek kelime etmemesi, bir reaksiyon göstermemesi ne kadar acı değil mi?
Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
Amaç ne, siz anlayın artık!