Evet, başlığı yanlış okumadınız, kelimenin tam anlamıyla bugün geldiğimiz durumun sorumlusu psikiyatristlerdir.
Kötü niyetle değil tabi ki, tamamen meslekleri gereği, bilmeden, istemeden, sonuçlarını tahmin edemedikleri için ülkenin içine ettiler.
Ruh sağlığına ilişkin hastalıklar insanların yaşamını derinden etkiler, bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gerekir, edilmezse ilerler ve daha tehlikeli boyuta ulaşır.
Bu hastalıklar farklı özelliklere sahip oldukları için anksiyete, depresyon, sosyal fobi, obsesif kompulsif, manik, bipolar, şizofreni gibi değişik adlar altında ele alınır ve tedavi uygulanır.
Hastanelerin psikiyatri kliniklerinde tanı, tedavi ve takibi yapılan hastalara psikiyatristler bilişsel-davranışçı tedavi ve ilaç tedavisi uygular.
İlacı bir kenara koyalım, bilişsel-davranışçı tedavinin de bir bölümüne değinelim, ki benim gelmek istediğim yer orası.
Orada ‘Sosyal Destek’ var, bilirsiniz, sosyal destek travmatik yaşam olaylarının fiziksel ve ruhsal sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletir.
Bu anlamda arkadaşlık ilişkileri, akrabaların varlığı, bir gruba ait olma ve dini uğraşılar hastayı rahatlatır ve iyileşme oranını yükseltir.
Sadede gelecek olursak; psikiyatrist doktorlarımız hafif ya da ağır olsun bir çok hastasından sosyal faaliyetlerde bulunmalarını ister; sinemaya, tiyatroya gitmelerini, parklarda gezmelerini, spor salonlarında egzersiz yapmalarını ve hatta sivil toplum kuruluşlarında vakit geçirmelerini önerirler.
Tabi bu hastaların her durumu abartı içerdiği için hemen doktorlarının dediğini yaparak sivil toplum kuruluşlarına koşarlar, onlar da yeni üye gelmiş diye üzerine atlar.
“Yok daha neler?” demeyin, bu ruh sağlığı bozuk hastalar ne yazık ki sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilere uzanan süreci de kısa sürede keşfederler.
O nedenle bugün bir çok sivil toplum kuruluşunun ve siyasi partinin içinde ve hatta yönetiminde, hatta ve hatta başında bu şizofren hastaları görebilirsiniz.
Örneğin şizofreni o kadar kendini saklayan bir hastalıktır ki; kocası karısını, annesi evladını, öğretmen öğrencisini keserek öldürmeden anlaşılmayabilir.
Sosyal Hizmet Uzmanı olarak Sorumlu Müdürlük görevinde bulunduğum Özel Ruhsal Engelliler Bakım Merkezleri’nde bir çok hastamın normal bir hayat yaşarken günün birinde sevdiklerini katlettiklerini süreç raporlarında okudum, gazeteci olarak da bu tür vakalara bir çok kere gittim.
Yani şimdi bu Psikiyatristlere ne demeli?
Ya kardeşim aklı başında adamlarsınız, buna rağmen hem siyaset yapmıyor, hem de siyasete hastalarınızı bulaştırıyorsunuz.
Yemişim sizin bilişsel-davranışçı tedavinizi de, sosyal mosyal destek uygulamanızı da…
Bu memleketi rahat bırakın, hastanızı içerde tutun.
Türk siyasetinin daha fazla hastaya ihtiyacı yok.