Halk içinde öngörüsü yüksek olanlar ve doğru tahminde bulunanlar için ‘Müneccimin’ benzetmesi yapılır, son 10 yılda CHP’nin geldiği/getirildiği noktayı ve bundan sonra ne yapılması gerektiğini bilmek için müneccim olmaya da gerek yok, millet ne olup bittiğini biliyor ki CHP’yi, Kılıçdaroğlu’nu ve yönetimini iktidara getirmemiş.
2018 yılının 29 Temmuz’unda “Dış güçler CHP’yi sardı” demişim, 3 Ağustos’unda “CHP artık bitti” demişim, 13 Kasım’ında “Yuh olsun CHP’ye” demişim, 31 Aralık’ında “Özgür’lük” demişim.
Bunlar o tarihlerde kaleme aldığım köşe yazılarımın başlıkları, bugün 2023 yılının Ağustos’unda aradan geçen beş yıla rağmen tarih sırası ile yan yana koyduğumuzda bile büyük bir anlam ifade ediyor ve yüksek öngörümü ortaya koyuyor; “Dış güçler CHP’yi sardı, CHP artık bitti, yuh olsun CHP’ye. Özgürlük”.
Kendim bile kendime inanamıyorum, “Öngörünün bu kadarı da olmaz diyeceğim geliyor, iyi ki ‘Yazarın Diğer Yazıları Bölümü’ var da inanmayan girip bakabilir, bulması kolay olsun diye İnanış Gazetesi’nde yer alan yazıların tarihlerini özellikle verdim.
Şimdi neler yazdığımı, neleri eleştirdiğimi, ne olmasını istediğimi, nihayetinde genel başkanlık için ancak bugün adı geçen, sevenlerinin ve rakiplerinin bile adı üzerinde uzlaşmaya vardığı, seçilmesi kuvvetle muhtemel olan Özgür Özel’i nasıl işaret ettiğimi alıntılayarak görelim:
DIŞ GÜÇLER CHP’Yİ SARDI: CHP Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Fikret Zaman parti içinde yaşanan kurultay talebini bir gazeteci arkadaşa değerlendirmiş… Kurultay için çaba gösterenlerin parti dışında kalanlar ve eski vekiller olduğunu söylemiş… Zaman, tam da şöyle bir ifade kullanmış; “Kimler Kurultay’a gidelim diye mücadele ediyor? Genelde parti dışında kalmış arkadaşlarımız, eski vekiller yan yana gelip partiyi başka bir tarafa götürmeye çalışıyor. Sanki başka güçler partiyi başka bir tarafa götürüyormuş gibi bir durum perde arkasından gözüküyor”. Anlaşılan Fikret bey de ‘Dış Güç’ dalgasının etkisine girmiş… yapılmak istenen 9 seçim kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunda oturmasına kişisel çıkarlar uğruna destek vermek, değişimi isteyen kişileri de dış güçler adı altında dışlamak… İşte bu nedenle; her geçen gün AKP’leşen, AKP ile benzeş davranışlar sergileyen, demokratik taleplere faşizan tepkiler veren, ön seçimi bile ret eden bir CHP’nin engellenmesi, durdurulması adına isteniyor kurultay…
CHP ARTIK BİTTİ: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılmasıyla CHP de bitmiş aslında. Biz, bir asra yakın zamandır CHP’nin Türkiye’yi aydınlık geleceğe taşıyacağını zannetmişiz. Oysa, şöyle bir geçmişe bakarsak CHP’nin hiç de Atatürk’ün izinde gittiği söylenemez… Atatürk’ün kurduğu fabrikaların satışına engel olamamış… Cumhuriyetin en büyük kazanımlarını koruyamamış, laik, demokratik hukuk devletinin parçalanmasını izlemiş. Ve nihayetinde parlamenter sistemin terk edilerek başkanlık sistemine geçişin bir parçası, dişlisi olmuş… CHP içi boşaltılmış bir teneke gibi… CHP artık anılarda… CHP artık yok… Belki bu gerçeği kabul etmek yeni bir başlangıç olacaktır kurtuluşa giden yolda. Kim bilir, belki Atatürk’ün partisi yeniden doğacaktır… Kim bilir, Atatürk yeniden doğacaktır.
YUH OLSUN CHP’YE: Atatürk halkın içinden gelmiş gerçek bir halk adamıdır… Türk Devrimi ile ‘Dönme devşirme saltanatına’ son verip saltanat putunu yıkarak halkın iktidarını kurmuştur… Şimdi Atatürk’ün kurduğu CHP’ye bakıyorum da, “Halk adamıyım” diyen, ama mensup olduğunu iddia ettiği halk adına tek doğru iş yapmamış yüzlerce ticari beyinleri bir arada görebiliyorum… Şimdi şunu sormak istiyorum; bu yollar, kaldırımlar kimin kardeşim? Halkın değil mi? Peki, daha düne kadar, “Ben halk adamıyım” diyen milletvekili bu halka ait kaldırımları, halka satmadı mı? Yıllarca kanunların açıklarını kullanarak, halkın menfaati yerine kendi menfaatini ön planda tutup, size ait yol kenarına aracınızı park ettiniz diye, Deli Dumrul gibi sizden para kesmedi mi… Şimdi bu aynı kişi, hem de Atatürk gibi bir halk adamının kurduğu CHP’den belediye başkan adayı olacakmış, hangi yüzle aday olacakmış, sormayacak mısın?
CHP zihniyetini AKP’den farksız hale dönüştüren, Ata’nın izinden gitmeyip cüzdanının peşinden gidenlere göz mü yumacaksın? Yuh olsun soyanlara… Yuh olsun CHP’ye…
ÖZGÜR’LÜK: Bir toplumda yaşayan insanların, o toplumu yönetenlerin baskısı altında kalmadan karar verebilmesine politikada özgürlük diyoruz… Atatürk böyle bir toplumu kurabilmiş dünya üzerindeki sayılı liderlerden biridir. “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyebilmiş bir liderdir. Fakat, Atatürk’ün halkına emanet ettiği bu demokratik yapı artık değişti. ‘Parlamenter Sistem’ yerini ‘Başkanlık Sistemi’ uygulamasına bıraktı… geçtiğimiz hafta AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in karşılıklı atışmasıyla devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel için, “Milli Savunma Bakanımıza yapılan hakaretler yenilir yutulur hakaretler değildir, bunlara gereken dersi yargıda vermek durumundayız, vereceğiz de, önce tazminat sonra ceza” dedi… Özel’den yanıt gecikmedi. Özel de, “Yargı elinde, savcı elinde, hakim elinde, beni tazminatla, dava açmakla ve cezayı çekmekle tehdit ediyor. Gücün yetiyorsa açtır davayı, ver hapis cezasını, senden korkmuyoruz. Biz korkarsak senin karşında Türkiye diz çöker. Biz de ayaktayız, Türkiye de ayakta, sana meydan okuyoruz” dedi… Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Halk bir kez daha özgür iradesini kullanmak için sandığa gidecek. Tüm bu tartışmaların sandıkta da bir karşılığı olacak elbet. Bakalım sağduyulu halkımız bu defa ne mesaj verecek?
Yani CHP hep aynı CHP.
Bir tüyü bile değişmiyor.
Bu partide bir değişim olacaksa sadece Özgür Özel’in liderliğinde olur.
Müneccim olmaya gerek yok.