TÜİK 2023 Gelir dağılımı İstatistiklerini açıkladı.Bu rapor bir önceki takvim yılı olan 2022 yılını referans alıyor. Buna göre en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,8 puan artarak %49,8’e çıkarken, en düşük gelire sahip %20’lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak %5,9 oldu.
İşte tablo:
Buna göre Türk Halkının %20 si toplam gelirden % 49,5 alırken kalan % 80 lik halk kesimi de % 50,5 alıyor. Tabloya bakıldığında 2018’den bu yana gelir payı artan sadece en tepedeki %20 olmuş. Gelir dağılımı dilimlerini 5’e ayırırsak, (Tabloda da bu böyle)bu geliri artan % 20’ nin aslında 4. dilim % 10’ luk kesim gelirini korurken, (20,9′ dan 20,5’e) esas artış en tepedeki 5. Kesim, yani en zenginler gelirini çok daha artırmış. (48′ den 49,8)
Bu ne anlama geliyor:
Bu en zenginle fakir arasındaki uçurumun arttığını gösterir. Rakamlar açık, Açlık sınırı 15.048 TL Yoksulluk sınırı 49.019 TL Asgari Ücret 17.002 TL En düşük emekli maaşı 10.000 TL Ortalama memur maaşı 37.500 TL
Şimdi asgari ücret üzerinden satınalma gücünün değişimini hatırlayalım:
Şimdi bu tabloya ek olarak ortalama maaşların asgari ücret düzeyine yıllar içinde yakınsadığını; -TÜİK Rakamlarına göre; Yıllık ortalama brüt kazanç 144 390 TL oldu, -Kazanç Yapısı İstatistikleri sonuçlarına göre, bu değer, erkeklerde 147 bin 446 TL ve kadınlarda 138 bin 366 TL oldu.- (25 Aralık 2023 yayınlanan rapor 2022 verilerini gösteriyor.)
Bir de enflasyon nedeniyle satınalma gücünün yıllar içinde düştüğüne vurgu yapabiliriz. TÜİK’e göre % 64 diyelim; hadi yıllar serisini verelim, TÜİK’e göre tabii..
Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) | Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) | ||
2023 Yıllık | %44,22 | 2023 Yıllık | %64,77 |
2022 Yıllık | %97,72 | 2022 Yıllık | %64,27 |
2021 Yıllık | %79,89 | 2021 Yıllık | %36,08 |
2020 Yıllık | %25,15 | 2020 Yıllık | %14,60 |
2019 Yıllık | %7,36 | 2019 Yıllık | %11,84 |
2018 Yıllık | %33,64 | 2018 Yıllık | %20,30 |
2017 Yıllık | %15,47 | 2017 Yıllık | %11,92 |
2016 Yıllık | %9,94 | 2016 Yıllık | %8,53 |
2015 Yıllık | %5,71 | 2015 Yıllık | %8,81 |
2014 Yıllık | %6,36 | 2014 Yıllık | %8,17 |
2013 Yıllık | %6,97 | 2013 Yıllık | %7,40 |
2012 Yıllık* | %2,45 | 2012 Yıllık* | %6,16 |
2011 Yıllık | %13,33 | 2011 Yıllık | %10,45 |
2010 Yıllık | %8, 87 | 2010 Yıllık | %6,40 |
2009 Yıllık | %5, 93 | 2009 Yıllık | % 6,53 |
2008 Yıllık | %8,11 | 2008 Yıllık | %10,06 |
2007 Yıllık | %5, 94 | 2007 Yıllık | %8,39 |
2006 Yıllık | %11,58 | 2006 Yıllık | % 9,65 |
2005 Yıllık | % 2,66 | 2005 Yıllık | % 7,72 |
Şimdi bu tabloda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yüzde 64.7 olarak açıklanan 2023 enflasyonunun vatandaşlarca yüzde 129 olarak hissedildiğini belirtti. Buna göre TÜİK, hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan iki kat yüksek olduğunu hesaplıyor.
Belki nüfusun okumuş kesimi bu kadar enflasyonu hissetmiyordur, diye düşünelim; mesela doktorlar; buyurun:
Demek nüfusun en alt yüzde dilimindeki insanlar kadar doktorlar örneğinde ihtisas yapan kesimde de enflasyon hissediliyormuş.
Peki enflasyon karşısında hangi yatırım araçları bizi korur; konut olabilir mesela, ama konut sahipliği de düşmüş:
Yukarıdaki tabloda kendi konutunda yaşayanların oranı verilmiş. Yani kendi konutunda yaşayanların oranı düşüyor ki burada kentsel dönüşümle düşük vasıflı evlerin -gecekonduların- büyük apartmanlara dönüşerek aile fertlerine bırakılan hisseler yok; yani gelir üzerinden değil veraset intikalleriyle gelen konut sahipliği oranı yok.
Bir başka rakam 2006’da ev sahibi oranı yüzde 60,9 seviyesindeydi. Bu oran 2014’te yüzde 61,1’e kadar yükseldi. 2014’ten bu yana ise ev sahibi oranı her sene geriledi. 2022’de kendi evinde oturanların oranı yüzde 56,7 oldu. 2012’da her 100 kişiden yaklaşık 61 kişi ev sahibi iken bu oran 2022’de yaklaşık 57 oldu.
Hadi kiracı oranını da verelim (Ev sahibi kiracı rakamları tek başına bir refah kriteri değil ama yıllara göre servet açısından bir ölçüt, hele Türkiye gibi enflasyonu derinden hisseden ülkelerde.):
Kiraya ilişkin verilerin toplanmaya başladığı 2006’da kirada oturanların oranı yüzde 23,5’di. Bu oran 2012’de yüzde 20,9’a kadar düştü. Ancak 2012’den bu yana her sene kiracı oranı yükseliyor. 2018’da yüzde 25’i aşan kiracı oranı 2022 yılında yüzde 27,2 oldu. Tabii burada konut değeri veya şahısların birden çok konut sahipliğine dair bilgiler yok.
Bu tabloda genç ve yeni istihdam edilenlerin ev sahiplikleri olarak bir kategori yok ama zaten gelir adaletsizliği ve ortalama ücret bir ev almalarına yetmez!…
Buraya kadar anlatmak istediğim, gelir adaletsizliğinin kronikleşmesiyle ihtisas sahibi uzman kitleler daha düşük maaşla çalışıp, sosyal yardımlarla desteklenen en alt gurup nüfus diliminin enflasyonu dibine kadar hissederken; en tepedeki yüzde onluk kesimin gelir transferlerini hangi kesimden aldığını göstermekti.
Bunu sadece gelir adaletsizliği açısından değil; evet servet adaletsizliği Türkiye’de ölçülemiyor, ancak belirgin bir resim var: Gelir dağılımı giderek büyürken; sosyal gelir farkları da iyice açıldı; gelir adaletsizliği yanında Servet Dağılımdaki Uçurum da büyüyor.
Osman Özbaş