Pandemi süreci ve sonrası işletme kültürü gelişmelerinde ‘Nereden İstersen Oradan Çalış’ modeline geçiş hızlandı. Yeni çalışma düzeni, iş dünyasında köklü değişikliklerin habercisi olmaya devam ediyor. Örneğin pandemide İzlanda’daki işçilerin yüzde 86’sı ya daha kısa çalışma saatlerine geçti ya da bunu yapma hakkını elde etti. (Bu hakkı kullanıp-kullanmamaları işçinin tasarrufunda.) Ayrıca Pandemi sürecinde zorunlu gibi görünen bu çalışma yöntemi daha sonra özellikle büyük yetenekleri çekmek ve elde tutmak isteyen şirketler için iyi bir alternatif gibi görünüyor.
Nitekim Wall Street Journal ve SurveyMonkey’in yaptığı araştırmaya göre Silikon Vadisi’nde teknoloji sektörü çalışanlarının %62’si işlerini rahatlıkla evden yapabileceklerini ifade etmişler.
Ancak, bu yeni modelin işçi ücretleri ve fazla çalışma konularında bazı tartışmaları da beraberinde getirdiği görülüyor. Örneğin Asyalı bir teknoloji şirketinde 10.000’den fazla işçi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre toplam çalışma saatleri pandemi öncesine göre %30 daha yüksekti (https://www.economist.com/the-economist-explains/); buna normal saatler dışında çalışma saatlerindeki %18’lik artış da dahil. Ancak bu ekstra çaba daha fazla çıktıya dönüşmedi.
Tahminlemelere göre esnek çalışma saatleriyle evden çalışanlar, ofisten çalışanlara göre, ayda ortalama 1.4 gün daha fazla çalışıyorlar, bu yılda 16.8 güne denk geliyor.
Şirketlerin bu modelle çalışan başına ortalama 11 bin dolar tasarruf etmesi bekleniyor.
Esnek Çalışma Kültürü Geleceğe Nasıl Hazırlanacak?
Bu süreçte elbette teknoloji önemli bir rol oynuyor. Ancak bununla birlikte ekiplerin iş birliği yapmalarını, iletişim kurmalarını kolaylaştıracak çözümlere ve iyi iletişimcilere ihtiyaç artacak. Online çalışma sistemi ve oluşacak dijital iş akışları hem daha fazla şeffaflık hem de verimlilik getirecek. Şirketler açısından da çalışan memnuniyetinin arttırılması da önemli olacak.
Ancak uzaktan çalışma esnasında işçilerin teknoloji ve internet giderlerinin nasıl karşılanacağı da belirsizlikler arasında yer alıyor. İşverenlerin bu konularda net politikalar geliştirmesi, çalışan memnuniyeti ve yasal uyumluluk açısından büyük önem taşıyor.
Çoğu kuruluş artık sürdürülebilir esnek çalışma modelleri oluşturmak için çalışıyor. Ancak birçoğu ölçek ve etki elde etmede zorlanıyor. Bunun gibi esnek çalışma saatlerinin fazla mesaiye yol açabileceği ve işçilerin çalışma saatlerinin net belirlenememesi nedeniyle ek ücret taleplerinin artabileceği belirtiliyor.
Örneğin özellikle Avrupa’da popülerleşen dört günlük çalışma sistemi ile esnek çalışma ve ücretlendirme konusunda tartışmalar sürüyor.