Türk dizilerinde ilk yapım 1974 yılında Kaynanalar adıyla TRT’de yayınlanmıştı. Bir sonraki yıl Aşk-ı Memnû dizisi 6 bölüm olarak izleyicinin beğenisine sunulurken hem reyting artmış hem de Türk halkının geleneklerine aykırı sahneler için dizide geçen bazı sahneler eleştirilmişti.
Aşk-ı Memnû dizisi aslında bir aile içindeki ilişkileri anlatırken sanki fısıldar gibi dönemin siyasi havasını da verir ve toplumsal dönüşüm sancılarını hissettirmişti.
Ancak tv dizilerinde gerçek kitleselliğe 1986 yılında TRT-2’de yayınlanan Perihan Abla dizisiyle ulaşılmıştır.
Son yıllarda ise cidden rahatsızlık boyutuna varan bir şiddet suçunun ve laubali ve hatta tarihi bile çarpıtan senaryolar revaçta oldu. Bugünlerde popüler kültürün kadın erkek ilişkileri, tarih ve komplo üzerine geliştirilen senaryolar da tutulan diziler arasında.
Özellikle bol silahlı, mafya temalı, kurşun yağdıran- dayak atan, şiddetin, suçun, çatışmanın eksik olmadığı; sert-bıçkınların kötülere karşı verdikleri mücadeleyi konu alan aksiyon filmleri reytingleri yükseltti.
Ancak ilginç bir şekilde laubalilik seviyesi öyle arttı ki bazı sahnelerin halkın geleneksel yapısında yer almayan ve alışkanlıklarımızda hiç yer tutmadığı gibi yapanın da kınandığı görgüsüzlükleri normal kabul eden sahneler yer alıyor.
Öyle ki eve ayakkabıyla girilmesini geçtik; artık tuvalette bile yemek yenebiliyor!
Nitekim bir dönem televizyon kanalında ekranlara gelen dizide tuvalette yemek sahnesi bile gösterilmişti.
Ülkemizde yere düşen ekmeği üç defa öpüp alnımıza götüren nimete saygı ahlakı ile bugünler arasında büyük bir fark var!
Ancak şu da bir gerçek ki, bu yozlaşma geleneksel yapılarda temsil edilen insanlarda daha çok reytingin yükselmesine engel değil!