DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Asırlık zeytin ağaçları tarihe meydan okuyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Asırlık zeytin ağaçları tarihe meydan okuyor

Zeytin işliğiyle tarihte dünya ve Türkiye’de ilklerin adresi olan Urla’da yaşları 300 ile bin 500 arasında değişen aralarında tescilli anıt ağaçların da yer aldığı çok sayıdaki asırlık ağaç bulundukları alanları şenlendiriyor.

ASIRLIK ZEYTİN AĞAÇLARI TARİHE MEYDAN OKUYOR

Antikçağ’da özellikle zeytinyağı üretimiyle önemli bir ticaret merkezi olan Urla’da ve şirin balıkçı kasabası ve sahil beldesi Çeşmealtı’nda tarihe tanıklık eden asırlık zeytin ağaçları yıllara meydan okumaya devam ediyor.

Urla sınırları içinde yer alan 12 İyon kentinden biri olan Klazomenai, tarihteki ilk zeytinyağı üretim tesislerinin bulunduğu antik kent aynı zamanda. Bu nedenle bölgede birçok tarihi ve yaşlı zeytin ağacı bulunuyor. Bunların arasında Çeşmealtı’ndaki Okul Yolu Caddesi üzerindeki yaklaşık 600 yaşındaki tescilli zeytin ağacı ise Çeşmealtı’nın sembolü durumunda.

URLA CİVARINDA BİRÇOK ASIRLIK AĞAÇ VAR

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü şehrin yaşlı bekçileri anıt ağaçların tescili, bakımı, envanter çalışmaları ve restorasyonları için tarama çalışmaları yapıyor.

Genel Müdürlük İzmir’de en az 400 adet anıt ağacın, 6 adet ağaç topluluğunda 809 ağaç ve tescil edilmesi talep edilen 138 adet potansiyel anıt ağacın bakım ve restorasyonlarına esas mevcut durumlarını belirleyip, koordinatları alarak envanter çalışmalarını tamamladı. Bu ağaçlardan bir kısmı da Urla’da bulunuyor. Urla ve köylerinde yaşları 300 ile bin 500 arasında değişen aralarında tescilli anıt ağaçların da yer aldığı çok sayıdaki asırlık ağaçlardan bazıları:
Çeşmealtı’nda Okul Yolu Caddesi üzerindeki gövdesinin toprakla birleştiği bölüm 2,5 metre civarındaki yaklaşık 750 yaşındaki beldenin simgesi durumundaki zeytin ağacı, Özbek Köyü’ndeki 950 yaşındaki Servi, Çeşmealtı’nda Urla’nın efsane belediye başkanlarından ve aynı zamanda CHP’de uzun yıllar İzmir Milletvekilliği yapmış Av. Bülent Baratalı’nın atalarından kalma ve ilk defa 32 yıl önce tescil ettirdiği 812 yaşındaki zeytin ağacı, Urla merkezdeki Mermer Çeşme’nin yanındaki yaşlı Çınar Ağacı, 12 Eylül Parkı’nın karşısındaki asırlık Servi Ağacı, Atik Camii (Eski Cami) avlusundaki Çınar Ağacı, Urla Belediye Fidanlığı’nın hemen altındaki bir çiftlik arazisinde bulunan 25 m. boyunda ve gövdesinin çevresi 360 cm olan Fıstık Çamı, Akpınar Köyü Camii yakınındaki tarihi Çınar Ağaçları, Fatih İbrahim Bey Camii bahçesindeki Çınar Ağacı, Sungurlu mevkiindeki asırlık zeytin ağaçları, Çeşmealtı yolunun üst kısmında doğal şeklini ve sağlığını koruyarak yüzyıldan fazla bir zamandır hayatta kalabilmiş palamut ağacı, Zeytinler Köyü’ndeki geniş gövdeli zeytin ağaçları, Kuşçular Köyü merkezindeki boyu yaklaşık 13 m, çevresi ise 750 cm’lik Çınar Ağacı ve aynı köydeki Sakız Ağaçları. Urla’da halen birçok bahçenin, arsanın, arazinin, evin ve sitenin içinde, yolun kenarında zeytin, çınar, servi gibi birçok asırlık ağaç tescil edilmeyi ve koruma altına alınmayı bekliyor.

831 bin 180 ZEYTİN AĞACI URLA EKONOMİSİNE KATKI SAĞLIYOR

Urla’da toplam tarım alanının 4.770 ha’lık kısmında zeytin yetiştiriciliği yapılıyor.

Yağı hayat, yaprağı ilaç, ömrü uzun ve verimi yüksek olan zeytin Urla tarımında en önemli ürünü oluşturuyor. İlçedeki zeytinlik arazilerin yüzde 75’i dağlık arazilerde, yüzde 20’si yamaç ve taban arazilerde yetiştiriliyor. İlçede mevcut olan 831 bin180 adet zeytin ağacından ortalama 10 bin 200 ton zeytin hasat edilmekte olup bunun ¾’ü zeytinyağı olarak ¼’i sofralık olarak tüketiliyor. Toplanan zeytinler İlçede mevcut 12 adet zeytinyağı fabrikasında işlenerek İlçe ekonomisine katkı sağlıyor. Yaklaşık 3,5-4 kg dane zeytinden 1 kg zeytinyağı elde ediliyor.

URLA, ZEYTİN İŞLİĞİYLE TARİHTE DÜNYA VE TÜRKİYE’DE İLKLERİN ADRESİ

Klazomenai Zeytinyağı işliği (üretim tesisi) bugüne kadar dünya üzerindeki kazılarda ortaya çıkarılmış en iyi teknolojiye sahip ve en eski ilk işlik. Türkiye’de ise bulunan ilk ve tek antik zeytinyağı işliği.  Kalıntılar M. Ö. 6. yüzyıla tarihleniyor. Bugünkü zeytinyağı çıkarma sisteminin atası niteliğindeki işlikte kayaya oyulmuş, farklı işlevlere sahip 15 çukur bulunuyor. Klazomenai’de kazısı tamamlanan ve uzun süren çalışmalar sonucunda orijinaline uygun olarak ayağa kaldırılan zeytinyağı işliği dünyada bugün de kullanılan teknolojinin 2600 yıl önce ilk defa bu bölgede geliştirildiğinin kanıtı. Klazomenai’nin 1. Evresi’nde üretim kentin ve yakın çevresinin gereksinimini karşılamaya yönelikken, 2. Evre’de, ihracat önem kazanmış görünüyor. Kazılarda bulunan Klazomenai’a özgü kuşak bezemeli amphoralar zeytinyağı ve şarap depolanmasında ve taşınmasında kullanmıştı. Bu da MÖ 6.yy’da kentin dış ticaretinin gelişmiş olduğunun kanıtı. İyonyalılar ürettikleri zeytinyağlarını, kazılarda da ortaya çıkan 38-40 litrelik anforalara koyarak saklıyorlardı. Şişe olarak ise terracota’dan yapılmış ve lekitos denen şişeleri kullanıyorlardı.

GÖVDESİ KURUSA DA KÖKLERİNDEN YENİDEN DOĞUYOR

Akdeniz’e özgü bir ağaç olan ve 27 kadar cinsi, 600’e yakın türü bulunan zeytin ağacı, tarihte bilinen ilk ağaç. Anadolu halkının geçim kaynağı ve binlerce yıla ulaşabilen ömrü ile insanlığın en eski, en köklü ve en şifalı dostu. Asırlarca gölgesinde insanları misafir eden, umut dolu çocukların oyunlarına, coşkulu sevgililerin aşklarına, filozofların fısıltılarına, haykırışlarına sırdaş olan, eski medeniyetlerin yok olup gidişine, yeni medeniyetlerin doğuşuna ve değişik uygarlıklara tanıklık eden zeytin ağacı, asırlarca süren uzun ve verimli bir ömrün sonunda kuruyan gövdesi ve boşalan içinin köklerinden yeniden doğması nedeniyle mitolojide ve botanikte “Ölümsüz Ağaç” olarak geçiyor. Eski Romalılar ise zeytin ağacına Vivax Oliva yani Yedi Canlı Zeytin adını vermişler.

BİR ZEYTİNDALI EFSANESİ: “…VE İNSANLIK ZEYTİNLE YENİDEN DOĞAR.”

Hepimizin yakından tanıdığı, meyvesi, yağı ve yaprakları ile insanlara ve birçok canlıya besin olan, sofralarımızın vazgeçilmezi zeytin, tüm kutsal kitaplarda sağlığın, bolluğun, bilgeliğin, aklın, adaletin, gururun, zaferin, refahın, kutsallığın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü olarak geçiyor. Zeytinin insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaratılış ve kuruluş efsanelerinde yer veriliyor. Bu efsanelerden biri de Nuh Tufanı;

Eski Ahit’te yer alan efsanelerden biri, Hazret-i Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı âdemoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazret-i Nuh’a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazret-i Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazret-i Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin, bolluğun, esenliğin ve barışın simgesi olur. Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün.

Fulya OMAÇ / İZMİR

YORUM YAP