Kimyevi gübre tarımsal ürün faaliyetlerinde % 10-15 verim artırıcı bir etkiye sahip. Ancak Türkiye’de çiftçinin alınterinin karşılığını alması, hem üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesine, hem de satış faaliyetlerinin verimli bir pazarlama stratejisi üzerine oturtulmasına bağlı.
Ancak Türkiye henüz daha işin başında tohum, ilaçlama, gübre, mazot gibi dışa bağımlı girdi nedeniyle, enflasyonun da etkisi ve kur şoklarındaki geçişkenlikle maliyet riski altında.
Üstelik kimyevi gübre ithalat rakamı arttıkça hem ülkemizin dış ticaret açığını büyüyor hem de çiftçinin üretim maliyetini artırıyor. Ortalama rakamlar itibariyle Türkiye, gübrenin yüzde 50’ sini ithal ediyor yüzde 50’sini ise kendisi üretiyor. Ancak ürettiği gübrenin hammaddesinin hemen hemen hepsi ithal.
Gübre ve toprak geliştiricilerin fiyatı sürekli artıyor!
Kimyevi gübre, daha doğrusu kimyevi gübre üretimindeki katkılar (kalsiyum, azot, fosfor, magnezyum, potasyum gibi) özellikle son yıllarda önce COVID – 19, doğalgaz fiyatları ve Ukrayna – Rusya geriliminin etkileriyle yaşanan ani artışlar nedeniyle yükseldi.
2020 yılında kimyasal gübre ithalatına 1 milyar 112 milyon dolar; 2021 yılında 1 milyar 910 milyon dolar; 2022 yılında 2 milyar 700 milyon dolar; 2023 yılında 2 milyar 232 milyon ödendi;
TÜİK’in verilerine göre “gübre ve toprak geliştiricilerin” fiyat endeksi, eylül ve ekim arasında yüzde 15, Ekim 2020-Ekim 2021 arasında ise yüzde 90,15 yükseldi.
İthal edilen gübre olduğu gibi ihraç edilen de var; ama 2022 yılı ihracatı 772 milyon $ iken, 2023 yılında yapılan ihracat %63 oranda azalarak 285 milyon $ oldu.
Yani hem gübre net ticaret haddi aleyhimize işliyor, hem de ödediğimiz rakam artıyor.
Sorunun özü şu: Türkiye gübrenin hammaddesinde hemen hemen tamamında net ithalatçı.
Hem tüketim Artıyor hem de Yoğun Tüketiyoruz!
Ancak gübre tüketiminin artması kadar dekar başına kimyevi gübre kullanımındaki artış da etkili oluyor. Yani Türkiye’de alan başına düşen gübre kullanımının daha yüksek olmasına bağlı olarak çiftçilerin gübre fiyatlarındaki artıştan da ortalamada daha fazla etkilendiği görülüyor.
Dünya kimyasal gübre tüketimi incelendiğinde dekar başına ortalama 12,9 kg gübre kullanılıyor. 2022 yılı gübre tüketim verileri ekilen alan verileri ile beraber değerlendirildiğinde ise Türkiye’de dekar başına ortalama 28,3 kg gübre kullanıldığı hesaplanmaktadır.
Türkiye bu kullanım miktarı ile dünya ortalamasından ayrışıyor.
Bölgelere göre karşılaştırma yapıldığında, yıl içi ürün değişikliği ve hasat sayısının yüksek olduğu Akdeniz Bölgesi’nde gübre kullanımının dekar başına 48 kg, Marmara Bölgesinde ise dekar başına 39 kg ile ülke ortalamasının hayli üzerinde olduğu tahmin ediliyor. (Toprak tuzluluk oranının yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de dekar başına gübre tüketiminin 39 kg seviyelerine ulaştığı hesaplanmaktadır. En düşük gübre tüketiminin dekar başına 7 kg ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapıldığı izlenmektedir.)
Yine 2022 verileri iller bazında karşılaştırıldığında en yoğun gübre kullanımının 71 kg/da ile Adana ve 69 kg/da ile Hatay’da yapıldığı izlenirken en düşük kullanımın 16 kg ile Ankara’da olduğu tahmin ediliyor. İl ve bölge bazında değerlendirildiğinde meyve ve sebze üretiminin yoğun olduğu il ve bölgelerde gübre tüketiminin arttığı gözleniyor.
Nadas alanları hariç tarım arazi büyüklüğü itibariyle Türkiye’de 2022 yılında dekar başına 0,27 kg tarım ilacı kullanıldığı izlenmekte olup 0,18 kg/daa olan dünya ortalamasının üzerinde bir kullanım yapıldığı görülmektedir.
Türkiye’ nin bir an önce ithal gübre katkılarının yurt içinde üretilmesi yanında organik gübre kullanımının artırılması, girdilerin verimli kullanımında ürün bilgisi ve teknolojik gelişmelerin takip edilmesinde çiftçiye yol gösterici çaba içinde gerekiyor.
Tabii ürün yetiştiriciliğinde teknolojik gelişmelerin takip edilmesi önemli adımlar arasında.