Güvenlik ve Terör Uzmanı Dr. İmbat Muğlu TSK’ nın Irak’ ın kuzeyine, Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk’ taki terör yuvalarına harekâtı üzerine açıklamalar yaptı.
DAHA Haber TV’de Gazeteci Hakan Özen’in video konferans konuğu Dr. Muğlu’ ydu. Söyleşide Pençe-Kartal Operasyonu başta olmak üzere Irak ve Suriye sınırında devam eden terörle mücadele hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Dr. İmbat Muğlu konuşmasında öncelikle terörün kanlı yüzünü, terörün kimliğinin olmadığını, terörün dini, mezhebi, meşrebinin olmadığını vurguladı.
Türkiye’ nin Pençe-Kartal Operasyonu’yla terörle mücadeledeki kararlılığını bir kez daha dünyaya gösterdiğini söyleyen Dr. Muğlu şunları söyledi:
‘’Daha önce Kandi’i ateş altına alındığında teröristler Mahmur’a, Sincar’a kaçıyordu; son operasyonla hepsine aynı anda İHA-SİHA’ larımızla, aynı anda bölgedeki askerlerimizin takviyesiyle, Hava Kuvvetlerimiz önce 81 hedefi imha etti. Birçok terörist etkisiz hale girildi, depoları yıkıldı, silahları vuruldu. Bu bölgede terör örgütünün kamplaşmış olduğu, eğitsel faaliyetlerini yürüttüğü, lojistik merkezi olarak kullanmış olduğu noktaların tamamı ateş altına alındı.
Operasyonlar çok başarılı bir şekilde yürütüyor.’’
Dr. İmbat Muğlu, bölgede imha noktalarının tespit edilmesinde ve Haftanin’de Komandolarımızın belirlenen hedeflere yönelik başarılı operasyonları’ nda terör örgütünün büyük darbe yediğini söyledi.
İçimizde halen Türkiye’ nin Suriye’ de ne işi var diyen ‘bize Fransızlar’ var!
Dr. İmbat Muğlu, TSK’ nın başarılı harekâtlarına karşılık terör örgütünün sınır hattının diğer bölgelerinde, Barış Kalkanı, Fırat Kalkanı harekat alanında faaliyetlerini devam ettirme çabasında olduğunu hatırlattı.
‘’Dönem dönem taciz atışları, canlı bomba ya da araçlarına bomba yükleyerek şehir merkezlerinde patlatıp oradaki birçok masum insanı maalesef şehit ettiler,’’ dedi.
Konuyla ilgili olarak Türkiye’ nin Suriye’ deki varlığına da değinen Dr. İmbat Muğlu şunları söyledi:
‘’Suriye meselesi de beka meselemiz. Hakkari’ de, Kamışlı’ da bir eylem nasılsa, İdlib’ te, Afrin’ de, Azez’ de, bir Resulayn’ da, Tel Abyad’ da, o bölgenin tümünde bir olay olduğu zaman Türkiye Cumhuriyeti’ nin her yerinde hissettirecek şekilde etki yaratıyor. Çünkü hem Suriye topraklarıyla ‘kapı komşusu’ ilişkisi, hem de 402 yıllık bir kardeşlik ilişkimiz var. Bu süre zarfında o bölgedeki kardeşlerimiz Osmanlı İmparatorluğu’ nda, İslam çatısı altında yaşadı. Daha sonrada bu kardeşlik bağı hiç kopmadı. Hatay’ a gittiğinizde bir vatandaşımızın özkardeşini az ötede İdlib’ te görebilirsiniz, bir Resulayn’ da görebilirsiniz. Urfa’ daki insanımızın Tel Abyad’ daki bir kardeşimizle kan bağını görebilirsiniz. Yani orada bir Arap, Kürt, Türkmen kardeşlerimizin hepsinin kan bağı Türkiye’ de.
O bölgede en az 50 ülke Suriye’de bağlantı içinde. Onlar 5-10-20 bin kilomere uzaktan geldiler, Kimi doğrudan kiminin paralı askerleri var, kiminin DEAŞ unsuru var, kimi pkk –pyd-ypg terör örgütü içinde unsurları var; kimi Şii milisleri var, Irak’ın, Fransız’ın, İngiliz unsurları var; ve baktığımızda aslında hiçbirinin orda olmaması gerekirdi, Türkiye hariç!.. Oysa orası bizim sınırımız. Buna rağmen Türkiye’ nin halen ‘Suriye’ de ne işi var diyen ‘bize Fransızlar’ var!
Türkiye neden orada, sınır hattını korumak için; beka meselesi olduğu için. Türkiye orada ‘bayrağının daimi dalgalanması için var.”