Bir önceki yazımızda “yaya hakkı” ihlallerinden söz etmiştik… Konumuz motosiklet, elektrikli bisiklet, skuterler… Bu taşıtların seyir yerleri nerelerdir, mesela kaldırımlar mı, trafiğe kapalı yollar mı; hepimizin merak ettiği bir konu…
Başka şehirleri bilemem ama söz konusu Manisa olduğunda, motosikletleri, elektrikli bisikletleri, skuterleri kaldırımlarda, yayalara ayrılan yürüyüş yollarında görüyoruz. Peki bunların denetim yetkisi kimde? Trafik polisi mi, belediye trafik zabıtası mı?
Bu yazdıklarımızı, yetkililerin okuduğunu, okuyup üzerinde düşündüğünü, çözüm aradıklarını hiç sanmıyorum. Havanda su dövdüğümüzün farkındayım ama kelimelere dökmeden de duramıyorum.
***
Manisa’nın en merkezi bölgelerinden biri olan Sultan camisi meydanı ile Taşçılar mescidi arası yaklaşık 200 metredir. Bu 200 metrede beş adet sokak giriş-çıkışı bulunur. Bu sokakların başlarında, kaldırımdan iniş için rampalar vardır. Yaşlılar, engelliler, çocuklar, bebek arabalılar, pazar arabalıların yaya hakkı için bu rampalar konulmuş. Ancak gelin görün ki, bu iniş-çıkış rampalarının hiçbirinin önü açık değil. Ya bir motosiklet, ya bir elektrikli bisiklet, ya bir skuter ya bir otomobil, kamyonet ile kapatılmış. Yayanın geçmesi olanaksız. Hele ki engelli bir yurttaş asla geçemez.
Peki ne olacak? Vatandaş mı kazanacak, yaya hakkını ihlal edenler mi? Bu sorun, her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Sorun halledilecek mi, yoksa böye gelmiş böyle gidecek mi?
Manisa’nın tüm sokak ve caddelerinde, içinden çıkılmaz bir yaya hakkı ihlali yaşanıyor. Manisalılar bunu mu hak ediyor, yoksa ben yanlış şeyler mi yazıyorum?!
***
9 Aralık Pazartesi saat 15.25… Yer Sultan önü kavşağı… Sultan camisinden İzmir caddesine inen yolun başı. Virajda tek sıra park eden araçlar. Bir kişi de gelip ikinci sıraya park edip gitmiş. Dönmek isteyen büyük bir servis aracı dönemiyor. Arkada trafik birikiyor. Korna sesleri birbirine karışıyor. En arkada da iki itfaiye aracı siren çalıyor. Trafik kilit. Tam bir kaos durumu. Kimse yerinden kıpırdayamıyor. Kornaya basınca trafiğin açılacağını sanan sürücülerin eli sürekli kornada. Bir yandan yağmur yağıyor… Sesler yükseliyor, gerilim artıyor… Yürüyüp uzaklaştım da, daha sonra trafiğin nasıl açıldığını göremedim… Ama günün herhangi bir kesitinde yaşanan bu kaotik duruma üzülerek tanıklık ettim.
***
16’ncı yüzyıl Osmanlı eseri Taşçılar mescidi, birinci derecede korunan anıtsal bir yapı… Ancak gelin görün ki, bu yapının girişine de, kıblesine de, doğu kapısına da, batı tarafına da otomobiller, kamyonetler park ediyor. Beş yüz yıllık tarihi yapı, park eden araçlar tarafından kuşatılmış halde. Girmek, çıkmak, etrafından dolanmak nerdeyse olanaksız. Tarihi Taşçılar mescidinin çevresine gerekirse demir bariyerler yapılmalı, bu 16’ncı yüzyıl eserinin etrafı, otopark olmaktan çıkarılmalıdır.
Tüm bunları yazıp çizmenin, söylenip ilenmenin bir faydası yok. Sadece üzüntüsü kalıyor bize.