
Çinli Otomotiv Firması BYD’nin, Manisa Organize Sanayi Bölgesi sınırlarında kalan 1.647.720 m2 alanda kurmak istediği, devletin tüm organlarıyla yanında olduğu ve ayrıcalıklar tanıdığı Elektrikli Binek Araç Üretim Tesisi ile ilgili yazılarımızı sürdürüyoruz.
* * *
Eski bir Amerikan efsanesine göre, bir gün ormanda büyük bir yangın başlamış.
Tüm hayvanlar dehşet içinde kaçışıyorlarmış.
Birden bir jaguar, yangına doğru uçan bir arı kuşu görmüş.
Birkaç dakika sonra jaguar, kuşun tekrar geçtiğini görmüş. Bu kez yangının aksi yönüne doğru uçuyormuş. Jaguar, “Ne yapıyorsun arı kuşu?” diye sormuş.
“Göle gidiyorum” diye cevaplamış arı kuşu, “Gagama su dolduruyorum ve yangını söndürmek için üzerine döküyorum.” demiş..
“Delirdin mi sen? Bu büyük yangını, o küçücük gaganla taşıdığın su ile söndürebileceğini mi düşünüyorsun gerçekten?” diye sormuş jaguar.
“Hayır” demiş arı kuşu; “Söndüremeyeceğimi biliyorum, ama orman benim evim, beni besliyor, bana ve aileme yuva oluyor, bunlar için ona minnettarım. Ve orman da benim bir parçam. Yangını söndüremeyeceğimi biliyorum; ama üzerime düşeni yapmak zorundayım.”
O anda arı kuşunun sözlerini duyan, onun cesareti, fedakârlığı ve ormana olan bağlılığından derinden etkilenen orman ruhları, harekete geçerek gökyüzünü kara bulutlarla kaplamış ve bir anda şiddetli bir sağanak yağmuru başlatmışlar. Yağmur, hızla yangının üzerine dökülerek alevleri söndürmüş ve ormanı kurtarmış.
Yerli Amerikalı büyük anneler, bu hikâyeyi torunlarına anlatırlarmış ve şu sonla bitirirlermiş: “Hayatına mucizelerini mi çekmek istiyorsun? O zaman üzerine düşeni yap. Dünyayı kurtarmak gibi bir sorumluluğun yok; ya da tüm sorunlara birer çözüm bulmak gibi; ama evrenin senin üzerine düşen kısmıyla ilgilenmelisin. Her insan bunu yaptığında, Dünya kendi kendini kurtaracaktır.”
Bu efsanede anlatılanlar gibi bizim kültürümüzde de nesiller boyu aktarılan bir hikâye vardır: Kral Nemrut’un emriyle, kendisine biat etmeyen Hz. İbrahim’i yakmak için devasa bir ateş yakılmış. Alevler gökyüzüne yükselir ve tüm hayvanlar korkuyla kaçışırken bir karınca ağzında bir damla suyla ateşe doğru ilerliyormuş. Bunu gören başka bir karınca şaşkınlıkla sormuş: “Bu kocaman ateşe senin taşıdığın bir damla su ne yapabilir ki?” Su taşıyan karınca ise kararlılıkla cevap vermiş: “Olsun, en azından hangi tarafta olduğum belli olur.”
Kuran-ı Kerim’deki Enbiyâ Sûresi’nin 68 ila 71. ayetlerinde de, üç semavi dinin ortak atası sayılan Hz. İbrahim’in, yakılmak için ateşe atıldığında, Allah tarafından kâfirlerin elinden kurtarılışı anlatılmıyor mu?
* * *
Daha önceki yazılarımızda da belirttik. Biz BYD Firmasının yapacağı bu yatırıma, bazı çekincelerimiz olmakla birlikte karşı değiliz. Ancak ülkemizin en verimli ovalarından olan ve başka yer yokmuş gibi Manisa Büyük Ova Koruma Alanı kapsamında kalan arazi üzerinde yapılmasına karşıyız.
Manisa Büyük Ova Koruma Alanı içerisinde kalan bu arazinin seçimi, maalesef yatırımcı firmanın talep ve tercihi gözetilerek yapılmıştır. Aslında ülkemizde bu süreç, yıllardır benzer şekilde işle(til)mekte, ülke ve yatırımın yapılacağı kentin gerçekleri bütüncül bir yaklaşımla incelen(e)memekte, kararlar çoğunlukla egemen piyasa güçlerinin istekleri doğrultusunda verilmektedir.
Acaba Türk firmaları, Çin’in en büyük ve en verimli Kuzey Çin Ovasında Sarı Irmak’ın (Huangho-Yellow River-Mother River-Altın Nehir-Sarı Nehir) oluşturduğu alüvyal (akarsuların taşıdığı kil, kum, çakıl gibi maddelerin birikmesiyle oluşan mineral ve organik madde yönünden zengin ve verimli oldukları için yoğun tarım yapılan) topraklar üzerinde bu tür bir yatırım yapmak istese, Çinliler buna izin verirler mi? Geri kalmış ve/veya geri bıraktırılmış ülkeler hariç, Almanya, Fransa, Hollanda gibi gelişmiş ülkelerin verimli bir ovasında bu tür bir yatırım yapabilir misiniz? Yapamazsınız. Yapmak isteyen denesin de sonucunu görelim!
Ama Türkiye’de Gediz Nehri’nin taşıdığı alüvyal topraklardan oluşan ve Manisa Büyük Ova Koruma Alanı’nda yer alan sulu mutlak tarım arazisi, dikili tarım arazisi ve zeytinlik vasfındaki, yılda iki kez ürün alınan verimli araziler üzerine, Çinli BYD firması yatırım yapabiliyor ve gerekli izinleri alabiliyor!
Bir adım daha ileri gidelim. Bir Türk firması, Çin’de yatırım yapmak istese, bırakın BYD’nin merkezi Shenzhen’i, herhangi bir Çin kentinde Türk işçileri için lojman yaptırabilir mi?Yahut Çin’in merkezi yönetimi ve/veya yerel yönetimlerinden biri, “Türkler geliyor, onlar için Türk Mahallesi ve Türk Sokağı yapalım!” der mi?
Siz, Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’a (Çinlilere göre Sincan Uygur Özerk Bölgesi) izinsiz girebiliyor musunuz? Çin’in, “Terörden Arındırma” ve “Mesleki Beceri Eğitimi ve Öğretim Merkezleri” adları altında uyguladığı asimilasyon, zorla çalıştırma ve kırsaldan ihtiyaç duyulan bölgelere zorunlu göç ettirme politikaları ile etnik soykırım, doğum kontrolü, kısırlaştırma ve insan hakları ihlallerine, cılız birkaç ses dışında somut ve planlı bir karşı çıkış gösterebiliyor musunuz?
Akıl yoluyla düşünelim. Neden Manisa’nın en verimli toprakları tercih ediliyor? Fazla kafa yormamıza gerek yok. Nedeni belli; daha az yatırım maliyeti hesabıyla düz ve derin topraklı araziler seçiliyor. Burada yüksek kamu yararı gözetilmiyor. Kısa vadeli yarar hesapları yapılıyor. Yüzlerce yıldır tarım yapılan ve bundan sonra yüzlerce yıl daha tarım yapılabilecek araziler yok ediliyor. Verimli tarım arazilerinin yok edilmesi sonucu, gelecekte ciddi biçimde tarımsal üretim azlığı ve buna bağlı olarak beslenme sorunlarıyla karşılaşabileceğimiz ne yazık ki öngörülmüyor.
Çin, Uygur Türklerine yaptığı insanlık dışı uygulamalara, Türkiye’nin karşı çıkmasını önlemek için bizimle iş birliği ve çıkara dayalı dostluklar kuruyor ve burada bir Çin kolonisi oluşturmak istiyor.
BYD tarafından yapılması planlanan Binek Araç Üretim Tesisi Projesi ile ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı’nda, planlanan projenin inşaat aşamasında ortalama 2.500, işletme aşamasında ise 3 vardiya hâlinde toplamda 12.000 kişinin çalışacağı belirtiliyor. Bu rakamı, yan sanayilerle birlikte 20.000 işçi olarak belirleyebiliriz. 20.000 işçi, aileleriyle birlikte yaklaşık 100.000 kişi demektir. 100.000 kişi, daha fazla konut, daha fazla trafik ve otopark, daha fazla çevre kirliliği, daha fazla okul, daha fazla kamu hizmeti vb. demektir. Manisa, bunu kaldırabilir mi? Cevabımız açık ve net: Mevcudu kaldıramayan Manisa, bunları hiç kaldıramaz. Haydi merkezi idare bunları görmezlikten geliyor diyelim. Manisa Büyükşehir ve Yunusemre Belediyeleri bunları görmüyor mu, bilmiyor mu? Görüyorlar ve biliyorlarsa niye ses çıkarmıyorlar?
Çok yazık… Topraklarımız ve bir kentin geleceği yok ediliyor… Vicdanlar sızlasa da, karşı duruş sergilen(e)miyor… Kurtuluşumuz mucizelere kalmamalı… Bizi, ancak biz kurtarabiliriz… Aklımızı kullanalım ve kendimize gelelim… Ülkemiz müstemleke değildir…
‘Kırmızı Pazartesi’ başlıklı yazılarımızı yazmayı sürdüreceğiz…
———+———-
Güzel Sözler
Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Mustafa Kemal Atatürk.
Ya yeni bir yol bulacağız, ya da yeni bir yol yapacağız. Hannibal
Bir ülkede küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir. Çin Atasözü
Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. Paul Valery