DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

“Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek” kitabı üzerine…

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek” kitabı üzerine…

George Ritzer bir sosyolog olarak yazmış olduğu kitaplarında modern dünyada yaşamış olduğumuz süreçleri ele alan ve bu süreçler içerisinde içine düştüğümüz kompleks yapıları sorguluyor.

Ritzer tarafından kaleme alınmış “Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek” kitabında da Dünya’nın büyüsünün çoktan bozulduğu iddia edilmekte. Ancak yazar bununla birlikte modern ajitasyonun ve modern yönlendirme mekanizmalarının Dünyayı yeniden büyülemek için çaba sarfettiğini, atağa geçtiğini eserinde anlatmaya çalışıyor.

İçinde yaşadığımız Dünya’da haz ve hızın ne denli önemli ve iç içe olduğuna dair sanıyorum ki hiç birimizin şüphesi yok. Sürekli bir alışveriş süreci içerisinde, sürekli marka ve moda takibindeyiz ve tüm bunları yaparken de metaları çok hızlı bir şekilde içselleştiriyoruz.

Eğlence mekanlarını sürekli ziyaret edilen kutsal mabetlere dönüştürmekte, tüketim çılgınlığını tüm biçim ve formlarıyla yaşamakta, bunların sonucu olarak bizi bu Dünya’ya çeken ve bağlayan bir büyülenmenin birer parçası olmaktayız.

Yazar kitabında bir Sosyolog olarak çağdaş sosyologların söylemlerini ve kavramlarını harmanlayarak içinde yaşadığımız Dünya’yı anlama konusunda bir güzergâh sunmayı amaçlıyor.

İçinde bulunduğumuz dünyada tüketiciler olarak sayısız mal ve hizmetle çevriliyiz. Bunlara gerek internetten gerekse de mağazalardan ulaşabiliyoruz ve bu mal ve hizmetlerden yararlanmamızı sağlamak için üretim dünyasında birçok şey deneniyor. Sonuç olarak; ekonomi tarafından kontrol ediliyoruz ve sahip olduğumuz paranın bir şekilde ekonomiye akması sağlanıyor. Kapitalizmin baskın olduğu dünya ekonomisinde her türlü teşvik verilerek; örneğin kredi kartı almak gibi tüketmeye davet ediliyoruz.

Ritzer, Toplumun McDonaldlaştırılması’nda modern akılcılaşma sürecinin yaşamlarımıza dayattığı tekdüzeliği gözler önüne seriyor: McYemek, McYatak, McDoktorlar, McOto tamircileriyle montaj hattına benzeyen bir McToplum algısı ise sürekli üzerimize dayatılıyor.

Yazar kitabında, Tüketim araçlarını elinde bulunduranların, sonsuz bir tüketimi körükleyebilmek için, dünyayı “eğlenceli” kılarak nasıl yeniden büyülediklerini araştırıyor. Bunu yaparken Marx’tan üretim araçları; Weber’den akılcılaştırma, büyüleme ve büyünün bozulması; Baudrillard’dan simülasyon kavramlarını eksen alıyor. Görünen o ki, tüketim çılgınlığı durulmak bilmeyecek; peki biz Amerikanlaşmaya dur deyip doğaya, zaman ve mekânın sıkıştırmadığı ilişkilere, sahiciliğe yüzümüzü dönebilecek miyiz?

Tüketim çılgınlığı sadece ücretini ödeyerek aldığımız bir meta değil. Buna bağlı olarak sürekli bizi kalıba sokmak istedikleri bir zihniyet yapısı, buna bağlı olarak artan bağımlılık ve tüm benliğimizi ve bedenimizi aslında esir almak isteyen zevkler. Bunların hepsi kitapta aynı bağlamda ele alınmış. Bir alışveriş merkezine girdiğimizde onun ritüellerine tabi oluyoruz. Saatlerce bir alışveriş merkezinde dolaşmayı ve vakit geçirmeyi göze almak demek orada bulunan tüm ritüelleri büyük bir sadakatle ve kabullenmişlikle gerçekleştirmeyi göze almak demek aslında…

George Ritzer’in Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek kitabını okurken okur kendini sorgulamaya başlıyor; Tüketiciliğe ilgimiz var mı ya da bir tüketim çılgını mıyız veya tüketim çılgınlığını kafa sallayarak dinleyen, izleyen anlam veremeyenlerden miyiz? Bunlardan birine yanıtımız evetse Ritzer kitabıyla bunu mükemmel bir şekilde yorumlamış. İnsanların nasıl harcamaya teşvik edildiklerini, tüketimi gerçekleştirirken nasıl kışkırtıldıklarını ve adeta bastırılmış birer zombiye dönüştüklerini, para harcarken almak istedikleri metalar karşısında kendilerinden nasıl geçtiklerini tüm ayrıntılarıyla ele almış. Kitabı okurken bir anda kendimizi sorgulamaya başlıyoruz. Bir avm’ye, markete ya da havalimanına gittiğimizde bize oynanan oyunları okuyoruz. Gayet keyifle okuduğum yoğun bilgi içeren bir eser ve sizi de bu eseri okumaya, üzerimizde oynanan oyunları sorgulamaya ve tüketimcilik adı altında bizi tüm benliğimizle hapsetmeye çalıştıklarını görmeye davet ediyorum….

Hakan Özen

Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Gazetecilik Bölümü / Y. Lisans Öğrencisi

 

YORUM YAP