Erkeklerimiz cephelerde çok zor şartlar altında savaşırken, asıl çileyi cephe gerisinde köy, kasaba ve mahallelerde yaşayan kadınlarımız çekmiştir. Libya, Balkanlar ve Birinci Dünya Savaşında Arnavutluk ve Kafkasya dağlarında, Yemen ve Arabistan çöllerinde, Galiçya bataklıklarında kısacası yedi cephede yedi düvele karşı milyonlarca Mehmetçik kanlarını su gibi akıtırken taze gelinlerimiz dul, çocuklarımız babasız kalmıştır. Kastamonu’nun bir köyündeki erkeklerini tümü cepheden dönmeyince köyün adı Ersizler olarak değiştirilmiştir, Giresun Bulancak ilçesindeki bir köyde cenaze kaldıracak erkek kalmayınca vefat eden bir yaşlı erkeğin cenazesini kadınlar defnetmiştir.
Türk kadınları, Türk kızları, yaptığı etkili konuşmalarla Milletimizi Kurtuluş Mücadelesine davet eden Onbaşı Halide Edip ADIVAR hanımı, İnebolu’dan cepheye cephane taşıyan Fatma Nine ve Necibe Bacıları, kağnısına yüklediği cephaneyi Ankara’ya götürürken bebeği ile birlikte donarak şehit olan Şerife Bacıyı, Kadınlardan oluşturduğu Askeri Birlikle İzmit Bölgesinde cephe gerisini koruyan ve yirmi beş Yunan askeri teslim alan Erzurumlu Kara Fatma lakaplı Seher ERDEN Hanımı, Kocayayla Baskınında kocası Ustrumcalı Halil Efe ile birlikte şehit düşen Gördesli Makbule hanımı,
Çanakkale Savaşında şehit düşen kocasından miras kalan elmas küpelerini bozdurarak kendisine satın aldığı tüfekle dağa çıkarak Yörük Ali Efe’nin zeybeklerine katılan Emir Ayşe’yi, Karakol Teşkilatının yöneticisi Naciye Faham’ı, işkence görmesine rağmen Karakol Teşkilatının adresini vermeyen Topkapılı Ebe Şahende’yi, Felah Grubu’na Saray’dan bilgi taşıyan Sultan 5.Murat Han’ın kızı Fehime Sultan’ı, Anadolu’nun işgalini kınayan mitinglerde on binlerce kişiye hitap eden Şükufe Nihal, Sebahat ve Zeliha hanımları, Darülfunun’lu Saime’yi , babası Dadaylı Miralay Halit( AKMANSÜ) Bey ile birlikte cepheden cepheye koşan, siperlerde asker ağabeylerine su ve mermi taşıyan ve İstiklal Savaşında ilk altın madalya ile ödüllendirilen 12 yaşındaki Nezahat Onbaşı’yı,
Çerkez kadınlarını teşkilatlandıran Hayriye Melek hanımı, Alaşehir’deki yunan zulmünü tüm dünya ülkelerine çektiği telgraflarla duyuran Makbul ve Nebile hanımları, Yunan ordusuna karşı savaşan Turgutlu ilçesinden Çavuş Ayşe’yi, Aydın’lı Ayşe’yi, Yörük Ali Efe’nin zeybeği Emine Ayşe’yi, balta ile Menderes köprüsünde nöbet tutan Arşın Teyzeyi, Sarayköy’e gelen Nasihat Heyeti’nin üzerine yürüyen Adöv Ayşe’yi, başındaki yırtık örtüsünü erkeklerin üzerine atarak “ Alın bunları örtünün, verin silahları ben savaşayım.” diyen Kezban’ı, Mavzeri hiç susmayan Maraşlı şehit eşi Senem Ayşe’yi, düğününde takılan altınlarını Ankara’ya gönderen Kastamonulu 17 yaşındaki Hatice’yi, üç kızını da Mustafa Kemal Paşa’nın emrine vererek Sakarya Savaşına gönderen Gazi Ayşe Çavuş’u,
Yunanla işbirliği yapan öz oğlunu vurup öldürerek dağa çıkan Domaniçli Habibe’yi, erkek kılığında savaşan, kadın olduğu sonradan anlaşılan Halime Çavuşu, Fransız Mesnil Taburunun 44 kişi ile teslim olmasını sağlayan Gülekli Klavuz Hatice’yi, Osmaniyeli Tayyar Rahime’yi, her savaşta en önde çarpışan Adil Hala’yı, Derviş Ağa’nın kızı Gülsüm Bacıyı, Ulaşlı Bey’in hanımını ve daha binlerce Anadolu kadınını unutma ve unutturma.
Genç kızlarımız, yukarıda isimlerini saydığım bu mübarek kadınlarımızı kendilerine örnek almalı, sizler ve bizler hepimiz bu kahraman kadınlarımız sayesinde ülkemizde bağımsız olarak yaşamaktayız. Unutma ki sen onların torunusun, sen onların emanetisin, unutma ki cennet senin ayağının altındadır, sen o nesillere layık olmak zorundasın.