DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

VATAN GARDAŞLARI- HIRİSTİYAN TÜRKLER

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
VATAN GARDAŞLARI- HIRİSTİYAN TÜRKLER

2016 YILI Nisan ayında, basında Mimar Sinan’ın kayıp kafatası konusu kamuoyunda çok konuşulmuştur. Mimar Sinan’ın milliyeti konusunda yıllardır tartışmalar yaşanmaktadır, Sayın Başbakanımız mimar Sinan’ın kayıp olan kafatasının araştırılacağını açıklamıştı. 1935 yılında Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda Ankara Üniversitesinde Antropoloji bölümü kurulmuştur. Bu bölümde görevli antropologlar İstanbul, Aksaray, Konya gibi kadim şehirlerde bazı mezarları açarak gömülü olan mevtanın kafatasları ortaya çıkarılmış ve antropoloji bölümüne gönderilmiştir. Mimar Sinan’ın Karamanlı Türk hatta Ermeni kökenli olduğu iddiası ortaya atılmıştır, 1 Ağustos 1935’te    mezarı yetkili ve uzmanların nezaretinde açılmış, inceleme sonucunda Brakisefal yani yassı yuvarlak olduğu tespit edilmiştir. İşlem bitince kafatası Prof. Aziz KANSU’ya teslim edilmiş ve bu arada kafatası kaybolmuş, mezarına tekrar konulmamıştır. Antropoloji, bir ilim dalıdır, Türkiye’de Atatürk başta olmak üzere hiçbir kimse kafatasçı değildir, antropoloji bölümü bilimsel çalışmalar için açılmıştır, işi başka yönlere çekenler gaflet içine düşmüşlerdir.

Anadolu’daki Hıristiyan Türkler kimlerdir?

Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Niğde, Karaman, Kırıkkale, Mersin ve Antalya’da islamiyetten önceki Türklerin isimlerini taşıyan Hıristiyan Türkler vardı, Türkçe konuşurlardı ve Türkçeden başka bir dil bilmezlerdi. Bunlar Şamani Türkler idi, Oğuz, Kıpçak, Peçenek asıllı idiler, Bizans hakimiyetine girerek Hıristiyanlaşmışlardı. 1071 Malazgirt Savaşında Selçuklulara yardım etmişlerdir. Tarihçi, şehirlerin tarihini araştıran İsmail Hakkı KONYALI, 1584 Yılı Vergi  Nüfus Tahrir defterinde Kayseri Ağırnas’ta yaşayan Karamanlı (Hıristiyan Türklerin) Türkçe isimler taşıdığını ve Türkçe konuştuklarını yazmaktadır.  Bu Hıristiyan Türklerin bir kısmı Selçuklu ve Osmanlı döneminde Müslüman olmuşlar, diğer bir kısmı ise Kayseri’deki Türk Ortodoks kilisesine bağlı olarak Cumhuriyet dönemine kadar yaşadılar. Asla Türk Milletine ve Osmanlı Devletine ihanet etmemişlerdir, İstiklal Harbinde Ankara Hükümetini desteklemişler, Sakarya ve Büyük Taarruz’a beş yüz kadar Hıristiyan Türk genci de katılmış ve bu topraklar için can vermişlerdir. Bir Amerikalı gazeteci o yıllarda Kayseri’ye gelerek Papa 2. Eftim ile görüşmüş, Papa’ya “ Size Türk dostu diyorlar, Mustafa Kemal’i desteklediğiniz iddia ediliyor, ne diyorsunuz?” deyince Papa 2. Eftim:” Hayır, ben Türk dostu değilim, Türkoğlu Türk’üm, bu ülke benim vatanımdır.” diye cevap veriyor.

İstanbul’da bulunan Rum Ortodoks kilisesi, Kayseri’de bulunan Türk Ortodoks mensuplarını aforoz ediyor.

1924 yılında Nüfus Mübadelesinde orta Anadolu’daki bazı illerde yaşayan Ortodoks Türkler, Rum olmadığı halde zorla Yunanistan’a gönderilmiş orada Yunanlılar tarafından da dışlanmışlardır. Atatürk sadece Papa 2. Eftim ve ailesi ile bazı kişileri sürgünden muaf etmiştir, 2. Eftimin ölümünden sonra  kilise İstanbul’a taşınmış, oğulları Selçuk ve Turgut ERENEROL cemaatinin kilisesini idare etmiş, aileden sadece Sevgi Hanım  hayatta kalmıştır. Bu kilisenin cemaati kalmamıştır, Ağırnas’tan Yunanistan’a gönderilen bu yurttaşlarımızdan biri komşularına yazdığı mektupta “ Vatan Gardaşlarım” diye hitap ediyor. Aksaray Gelveri’den gönderilen bir yurttaşımız olan Dimitri ise yıllar sonra Aksaray’a gelirken Ankara yolundan Hasan dağını görünce “ Vatanım” diye ağlamaya başlıyor. T.V. de bu konudaki belgeselde Türkçe konuşan Türk asıllı Yunanistan vatandaşlarının ağlayarak hasret çektiklerini anlatmaları beni duygulandırmıştı. Rahmetli İsmail Hakkı KONYALI’nın yazdığı 3 ciltlik “Aksaray ve Ortaköy Tarihi” eserini okuyunca çok derin bilgilere sahip oldum. Aksaray’da çalışırken bu eski vatandaşlarımızın evlerini Ihlara vadisinde ve civarında görmüştüm.  Kişilerin kafasının dışı ve ölçüsünü  değil içini ve düşüncelerini önemsemeliyiz, önemli olan  ülkeye mideden değil gönülden bağlı  olmaktır.

YORUM YAP