Gözlerini ne kadar kaçırsan da benden, ne kadar duymak istemiyor görünsen de ve ne kadar ilgisiz gibi görünmeye çalışsan da seni fark ediyorum, anlıyorum seni çocuk!
Seni bunca zaman görmeyen, görmek istemeyen çağdaş, sosyal, medeni dünyanın aklına şaşayım!
İletişim çağı diye övünüp, burunlarının dibindeki seni bile görmekten aciz kalan bilim insanları için de koca bir özür diliyorum senden çocuk.
Tüm dünyada otizm konusunda farkındalığı, otizmden kaynaklanan sorunları ve çözümlerini daha görünür kılabilmek için 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 2 Nisan, “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi.
Yani seni koca bir dünya olarak şunun şurasında resmi olarak ancak 13 yıldır tanıyoruz.
Renk skalamız meğer ne kadar eksik, meğer ufkumuz ne kadar yarımmış senden önce.
Geç de olsa tanıdık, gördük, fark ettik ya!
Yoksa içimizde halen fark etmeyenler mi var?
Onların işi yeni dünyada daha zor.
Çünkü rakamlar otizmin hızla arttığını, ortalama her elli çocuktan birinin otizmli olduğunu ve bunların aileleri ve birinci derece yakınlarıyla beraber artık sosyal hayatta çok daha fazla olarak yer alacaklarını söylüyor.
Otizmli olmanın yanında bir de otizmin etkileme alanında olmak da artık sosyal hayatta yeni düzenlemeler gerektirecek gibi görünüyor.
Otizmli birinin ebeveyni olmak iş hayatında da sosyal hayatın çeşitli alanlarında da başlı başına bir farkındalık gerektiriyor. Otizmli bir ebeveynin iş yerindeki dikkat eksikliği, çocuğuna olan yoğun ilgisi, onun geleceği ile ilgili kaygıları, sağlığı için aşırı gibi görünen tedavi arayışları tıpkı otizmli bir birey gibi ebeveynini de sosyal hayatta farklı hale getirmektedir.
Ne yazıktır ki kurumlarda idarecilik yapan birçokları henüz otizmin ve otizmli bireylerin ebeveynlerinin farkında değiller.
İşin bir başka hazin yanı da tıp eğitimi almış olanların bile önemli bir kısmının halen otizm farkındalığından haberleri yok ve otizmden etkilenen birinci derece yakınlarının iş ve sosyal hayatta çektiklerinden haberdar değiller.
Otizm farkındalığında erken tanı çok önemli. Özellikle çocuklarının iki yaşına kadar rutin aşıları için Aile Hekimliklerine giden ailelere burada verilecek olan kısa eğitimlerle veya buradaki personelin bebeğe yapacakları kısa testlerle bile otizm şüphesi oluşturulması ve bunların olabildiğince erken yaşta çocuk psikiyatri kliniklerine yönlendirilmeleri çok önemli.
Erken teşhis edilebilecek bir otizm vakasının ekonomik olarak da ülkemize katkıları çok büyük.
Çocuk ve ebeveynlerini erken yaşlarda edinecekleri farkındalık ile hem kendilerinin hem de çocuklarının daha sağlıklı, uyumlu bireyler olarak toplumda yer almaları hiç de zor değil. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtilerinin kontrol altına alınabildiğini, gelişim sağlanabildiğini, hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmadığını bugün resmi istatistikler göstermektedir.
Eğitim her çocuğun anayasal hakkı olduğu göz ardı edilmemeli ama otizmli çocuklar için ise eğitimin, hakkın da ötesinde tek çare olduğu unutulmamalıdır.
Dünya ile birlikte ülkemizde de bu alanda özellikle son yıllarda önemli çalışmalar yapılmakta, farkındalık bilinci yolunda önemli kazanımlar elde edilmektedir.
Bunlardan biri de otizmli bireylerin, toplumsal hizmetlerden diğer bireylerle eşit olarak yararlanmalarını sağlamak ve bağımsız biçimde toplumsal yaşamın her alanına katılımlarını kolaylaştırmak amacı ile 3 Aralık 2016 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanan Ulusal Otizm Eylem Planı’dır.
2016-2019 yılları arasında uygulanması öngörülerek, yürürlüğe girmiştir. 6 başlık altında toplanan ve 26 tedbir bulunan Otizm Eylem Planı’nda her bir hedef Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, RTÜK, YÖK gibi kurumların sorumluluğuna verilmiştir.
Yani artık sana karşı çok duyarsız, ilgisiz değiliz çocuk!
Seni fark ediyor, seni seviyoruz.
Sen bizim belki bozulmayan yanımız, yalana tenezzül etmeyen özümüzsün.
Belki bu yüzden bizimle göz göze gelmek istemiyorsun.
Bu yüzden belki konuşma dilin de bizimkine pek benzemiyor ve çoğumuz seni anlamakta halen zorlanıyoruz ama şartlar ne olursa olsun sana ulaşmakta kararlıyız.
2 Nisan Otizm Farkındalık Gününüz kutlu olsun.
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com