DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Acar Baltaş’tan, Cezasızlık Kültürü, Öfke ve Sosyal Molozlar!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Acar Baltaş’tan, Cezasızlık Kültürü, Öfke ve Sosyal Molozlar!

Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş Türkiye’nin ruhsal durumuyla ilgili tespitlerini yaparken ”Artık tasa ve sevinçte bile birlikte olamıyoruz. Büyük bir kırılma içindeyiz. Mutluluk araştırmalarında Türkiye’nin Irak, Lübnan, Tunus, Mısır, Ekvator, Namibya, Nepal, Bangladeş gibi ülkelerle aynı kategoride olması vahim.” ifadesi yer aldı.

diken.com.tr’de Mesude Demir’in haberinde ‘Hayat En Çok İyileri Kırar’ kitabıyla ilgili gazeteci Mert İnan’ın zoom üzerinden röportajına yer verildi. Satırbaşı olarak röportajda yer verilen bazı başlıklar şöyle:

-”Çevrenizdekiler nasılsa siz de yavaş yavaş onlara daha çok benziyorsunuz. Ne yazık ki toplum olma özelliğini kaybetmeye başladık. Toplumsal birliktelik için ortak değerlerin olması gerekir. Türkiye bu ortak değer sisteminden uzaklaştı. Artık tasa ve sevinçte bile birlikte olamıyoruz. Büyük bir kırılma içindeyiz. Mutluluk araştırmalarında Türkiye’nin Irak, Lübnan, Tunus, Mısır, Ekvator, Namibya, Nepal, Bangladeş gibi ülkelerle aynı kategoride olması vahim.”

-”Mutsuzluğun önemli sebeplerinden biri ekonomik koşullar. Tablonun bireysel yansımaları var kuşkusuz. Eşlerin, çocukların önünde yetersizlik duygusu yaşatıyor. Bu durum insanları daha öfkeli ve tahammülsüz yapıyor. Biliyoruz ki fakirlik hayat süresini kısaltır. Yaşam kalitesini düşürür. Türkiye’de sadece fakirlik değil, derin yoksulluk yaşanıyor. Derin yoksullukta en temel ihtiyaçlar bile karşılanamaz. Geleceğe dönük umutlar tükenmeye başlar. Böyle bir ortam mafyalaşmayı artırırken buna bir de cezasızlık kültürü eklendiğinde öfke patlamaları kaçınılmaz olur. Tüm olumsuz koşullar birleşerek, toplumda ‘fay hatları’ oluşturuyor.”

-”Fırsat eşitsizliği ülkede daha iyi yaşayabilmenin önündeki engellerden biridir. İnsanlar liyakatlarıyla sahip oldukları, özellikle hak ettikleri yerlere geleceğine inanmıyorlarsa o zaman ister istemez ‘ilişki’ aramaya başlarlar. İlişkiyle öne geçildiğini gördükleri zaman da kendilerini geliştirme ihtiyacı hissetmez. O ilişkileri kuracakları topluluklar içine girmeye çalışırlar. İçine giremiyorlarsa da o ilişkileri kuranların altlarında, onlardan sızanlarla beslenmeye çalışırlar. İşte bunlara ‘sosyal moloz’ deniyor. Tabii ki bu içinde yaşadığımız akvaryumun suyunun kalitesini bozuyor. Biz de o suyun içinde nasıl daha iyi yaşayabiliriz diye bakmak zorundayız.”

-”Liyakatsizliğin bir sebebi de insanların farklı dini tarikatların çatısı altına girmesi. Tarikatların her alanda söz sahibi olmaya başlaması. Din faktörü bunları daha daha kabul edilebilir ve meşru hale getiriyor. İnsanlar ihtiyaç duydukları dayanışmayı, inanç sistemi kılıfı üzerinden bu tür gruplaşmalar içinde çözmeye başlarlar. Bunlar da kendi yandaşlarına her türlü ayrıcalıkları sağlamayı sistemin varoluşunun temeli olarak kabul ederler. Hakkı mıydı, değil miydi diye ilgilenmezler. Zaten kamuda liyakatin olmamasının en önemli sebeplerinden biri öteden partiydi, sağdı, soldu vs. gruplaşmalardı. Şimdi daha da özelleşti. Din faktörünün de etkisiyle nihayetinde sorgulamadan boyun eğiliyor. Ama istekler de yerine geliyor. Tarikatların sizden istekleri olduğu zaman da siz onları yerine getiriyorsunuz.’

 

YORUM YAP