Biliyorum o kadar zor ki beyanınız.
Aslında yeriniz, zevkleriniz, düşünceleriniz bile çok kolay biliniyorken günümüzde, sizin bunu ifade etmeniz ise gerçekten çok zor oluyor.
Neredesiniz?
Ortalama aynı coğrafyada beraber yaşadıklarınız gibi mi düşünüyorsunuz?
Mensubu olduğunuz dinin, sunulan yanlış örnekleriyle mi berabersiniz?
Zıvanadan çıkmış partili arkadaşlarınızla aynı mı düşünüyorsunuz?
Sıkıysa gelin de cevap verin!
Aforoz edilmeyi, linç edilmeyi, onuncu köyden bile kovulmayı göze alabilecek kaç kişiyiz hiç düşündünüz mü?
Ama yine de derim ki:
Adresiniz belli olsun!
Çağ zaten sizi konumlandırmışken siz de kendinizi konumlandırmaktan, ifade etmekten kaçınmayın. Farklılığınızı, içinde yaşadığınız açmazları, birlikte olduğunuz kişilerin katılmadığınız yönlerini kırmadan, dökmeden ama mutlaka ifade edin ve tavrınızı koyun.
Elimde bir kitap var.
Türkçeye epey zaman önce Sulhi Dölek çevirmiş.
Peter Tompkins ve ChristopherBird’ in kaleme aldığı, Bitkilerin Gizli Yaşamı.
Bill Gates, Mark Zuckerberg ve ElonMusk’ tan yaklaşık yarım asır önce dünyaya gelen bu ikili, yeryüzünde zaten çipler, cps’ler, manyetik aktarıcılar, uydular olmadan da canlılar arasında müthiş bir iletişim olduğunu görmüş.
Üstelik insanı ve çevreyi hiç kirletmeyen, tehdit etmeyen bir sistemi keşfetmiş bu insanlar.
O dönemlerin gözde icatlarından olan, ‘Yalan Makinası’ na bile gerek olmadan sadece bitkilerin bile gözlenerek bir takım olayların doğru analiz edilebileceğini görmüşler.
“Bir gün şehir dışından gelen bir botanikçi bayan içeri girdiğinde bütün bitkiler sessizleşti. Hiç birinden tepki gelmiyordu. Sanki hepsi birden sessizliğe bürünmüştü. Taaa ki o bayan havaalanından uçağa binip gittikten 45 dakika sonra yeniden tepki vermeye başladılar. Bayan botanikçinin bitkileri kurutup ölçümler yaptığını öğrendiği zaman anladı Backster, bayanı görünce bitkilerin korkudan bayıldıklarını.”
“Amerika’da bazı adlî vakalarda bitkilerin şahitliğine başvurulmaya başlandı. Bitkiler asla yanlış sonuç vermiyordu çünkü yalan nedir bilmiyorlardı.
Bu çalışmalar makale olarak yayınlanmaya başlayınca dünyanın dört bir yanından bilimadamları konu üzerinde çalışmalara başladılar. Sonuçlar akıl almaz.
Koparılmış bir yaprak, kendisine güzel sözler söylenmesi durumunda normal yapraktan aylarca daha uzun süre canlı kalabiliyor. 120 km mesafedeki bir acıyı, sevinci hissedebiliyor.
İnsanların düşüncelerini okuyabiliyor, kötülük yapanları hafızasına kaydedebiliyor. Aynı zamanda bu bilgileri diğer bitkilerle de paylaşıyor.
Kendisine kötü davranılan bitki üzüntüsünden intihar bile ediyor.
Yanındaki bitkinin susuz kalması durumunda kendi suyunu onunla paylaşıyor.”
Kitap, Çağdaş Araştırmalar, Bitki Gizemleri Konusunda Öncü Çalışmalar, Evrenin Müziği, Toprağın Çocukları ve Yaşam Dalgaları adlı, birbirinden ilginç beş bölümden oluşmuş.
O kadar müthiş bir iletişim, öyle güzel bir senkronizasyonla örülmüş ki etrafımız; onlardan saklanacak, saklayacak bir yanımız yok neredeyse.
Onlar, bu denli biliyor, görüyorken kendimizi saklamamız, gizlemeye çalışmamız, ifade edemeyişimiz kadar hazin ne olabilir ki?
Belki mevcut tabelalar, kimliklerle sorunumuz var. Bizi tanımlamakta yetersiz kalıyor olabilirler de. Ama ille de bize uzatılan kimliğe, bize biçilen kefene de girmek zorunda değiliz ki.
Bunların hiçbirisi bizi inandığımız değerlerden, bildiğimiz doğruları söylemekten uzaklaştırmamalı.
Özürlerimiz, mazeretlerimiz, yanıldıklarımız olmalı ama yüzsüzlüğümüz olmamalı.
Bill Gates ve ElonMusk’ un görmeme ihtimalleri var, belki onların kapsama alanının dışına da çıkabiliriz ama kendimizin dışına nasıl çıkabiliriz ki?
İnsanlardan kaçtık diyelim, hayvanlardan, bitkilerden nasıl kaçacağız?
Onlarsız bir hayat düşünebilir miyiz?
En iyisi mi siz, sözümü dinleyin ve kaçak yaşamayın hayatı.
Adresiniz belli olsun!
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com