Gelecek – Saadet TBMM Grup Toplantı’nda konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Meclis’te görüşülen 9. Yargı Paketine ilişkin de değerlendirmeler yapan Davutoğlu ”Yargıyı manipüle etmeye alışmış bir iktidar, adalet tesis edemez.” dedi.
”Avrupa’daki suç oranlarında zaten en ön sıradayız. Dünyada ise on dördüncüyüz. Bu yüz karası tabloyu bitirmek zorundayız.” ifadesini kullanan Davutoğlu Diyarbakır’da görülen Narin davasına da değindi. ”İki buçuk ay oldu, hâlâ daha katilin kim olduğu tam olarak belirlenemedi.” ifadesini kullandı.
9. Yargı Paketi’nde tartışılan Terörizmin Finansmanını Önleme Hakkındaki maddeleri üzerine de eleştirilerde bulunan Davutoğlu, ”Bugün partimizin ilgili kurullarına talimat verdim. Türkiye’den kaçan sermayeyi bir çıkarın, dedim. Yabancı sermaye gelmediği gibi, Türkiye’den de sermaye kaçıyor. Neden? Adam çalışıp çabaladıktan sonra malına el konulur diye korkuyor da ondan.” dedi.
‘Neden enflasyonu durduramıyorlar?’
Ahmet Davutoğlu’ nun ekonomik gündeme ilişkin açıklamalarındaki bazı başlıklar şöyle:
”Sayın Erdoğan, ‘Bana yetki verin, görün bakalım bu faizi ne yapacağım, bu enflasyonu ne yapacağım,’ demedi mi? Verilen yetkiyle enflasyon küçük bir tehlikeydi, koca bir canavar oldu.
Peki neden enflasyon durmuyor? Faizi artırdınız, enflasyonu düşürecektiniz, değil mi? Sayın Erdoğan’ın düşük faiz teorisine tamamen zıt hareket ettiniz. Faiz artırıldı, ama enflasyon düşmedi. Sebebi çok açık: Arz artmıyor. Üretim artmadığı için arz da artmıyor, talep düşerken halk fakirleşiyor…
Sonuç gayet açık. Ekonomik yoksullaşmanın mekanizması bu. Türkiye’nin omuzlarına büyük bir borç yükü bindirdiler.
‘Saniyede 62 bin 693 lira devletin bütçesinden çıkıp faizcilere aktarılıyor.’
Şimdi, faiz oranlarının neden artırıldığını anlayalım. Devletin faiz harcamaları sürekli artıyor. Bakın, devletin bu yılki faiz ödeme tablosuna göre, bir yılda toplamda 1 trilyon 950 milyar lira faiz ödenecek. Bu, aylık 162 milyar 500 milyon, günlük yaklaşık 5 buçuk milyar lira demektir. Saatte 225 milyon 694 bin, dakikada 3 milyon 761 bin ve saniyede 62 bin 693 lira devletin bütçesinden çıkıp faizcilere aktarılıyor. Sonra da “Bu faiz miktarı az” diyorlar. Utanın, ya! Utanın!
Bu miktar bir vatandaşın aylık maaşı kadar; üstelik bu rakam zengin kesim için değil, dar gelirli vatandaşlar için geçerli.
Peki, faizin bütçedeki payı nedir? 2006’dan bu yana faizin bütçedeki payına baktığımızda, 2014’te en düşük seviyeye, yani %10,5’e kadar düşmüştü. Vergi gelirlerindeki pay da düşmüştü. Bizim başbakanlık dönemimizde faiz oranı %10,6’ya kadar düşmüştü, ancak bugün %17,5’e kadar çıktı.
Biz devam etseydik, uluslararası kuruluşların yorumlarına göre 2017’de denk bütçeye geçiyorduk.
Bir de iç borçları ele alalım. Şimdi bakın, 2014 yılında iç borç miktarı 414 milyar lirayken, döviz cinsinden borcumuz sıfırdı. 2015’te de sıfır, 2016’da da sıfırdı. Biz ayrıldıktan sonra döviz cinsinden borçlanma başladı. Şu anda ülkenin 815 milyar dolar döviz cinsinden borcu var. Amerikan dolarına bağımlı hale getirildi bu ülke.
Türk lirası bağımsızlığımızın sembolüdür. Ancak şimdi iç borç 4 trilyon 374 milyara ulaştı, yani on kat artmış. Peki, bu paralar nereye gitti? Söyleyeyim: Yolsuzluklara, hırsızlıklara, kamu-özel iş birliği adı altında bir avuç faizciye, kur korumalı mevduat adı altında tefecilere gitti. Biz bunların hesabını sormayacak mıyız?
Birileri lüks içinde, şaşaalı bir hayat yaşarken, birileri evine ekmek götürecek para bulamıyor. Biz böyle bir düzene karşı baş kaldırıyoruz arkadaşlar. Bu düzeni değiştireceğiz. Toplam dış borç stoklarına baktığımızda da durum aynı. Toplam borç stokumuz içeride 8 trilyon 643 milyar lira, yani on trilyona yakın borcumuz var.
Bu borcu nasıl kapatacaksınız? En az sesi çıkan kimse, gidip ondan alacaklar. Ülkede fakir fukaranın cebine göz dikmiş durumdalar. Faiz borcunun yükü, fakirden çıkartılmak isteniyor.
Peki, bu vergi yüzsüzlüğüne ne diyeceksiniz? Toplamda 914 milyar lira vergi ödemesi yapılmamış durumda. Bir de vergi muafiyetlerini ekleyin; inanın bu faizlerin tümünü karşılar, hatta borcun büyük kısmını kapatır. Ama vergi muafiyetlerine dokunmuyorlar, çünkü onlar kendi yakınları. Bir berber dükkânı mı var? Küçük bir esnaf mı var? Dünyayı dar ediyorlar ona.
Halk böyle bir düzene tahammül edebilir mi? Ama tahammül ediyor, çünkü ezan susmasın, bayrak inmesin istiyor. Bu milletin ezanına, bayrağına sahip çıkan biziz. Bu milletin değerlerini savunduğunu iddia edenler, bütçeyi faizcilere, dış borç çetelerine heba edenlerin istismarına bakmayın.”