Emral Cömert; bir işadamı, hayvan yemi üreten bir ilaç firmasının sahibi. 25 yıldır bu işin içinde; sektörde hem eğitim hem de uzun yılların deneyimine sahip. Mesleğiyle ilgili dünyanın çeşitli ülkelerinde gelişmeleri takip ediyor; deneyimini birçok üniversitede konferanslar vererek öğrencilere de anlatıyor.
Emral Cömert ile özellikle tavukçuluk ve balıkçılık üzerine bölgemizde yaşanan süreçleri ele aldık.
formathaber sitesinin imtiyaz sahibi Osman Özbaş, Emral Cömert’e sordu.
Son dönemde Türkiye’de tavukçuluk ve balıkçılık üzerine durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beyaz ette dünya dördüncüsüyüz; yumurta ihracatında geçen yıllarda ihracatın yüzde seksenini Irak’a yapıyorduk, Irak bu sene hareketi durdurunca biz zora girdik ülke olarak; ancak genel anlamda bakıldığında Türkiye’ nin yumurta ve tavukçuluktaki yeri dünya sıralamasında yükseklerde, dünya üçüncüsüyüz; (beyaz et ve yumurta ihracatı rakamları bunlar; üretimde ise yumurtada 8, beyaz ette ise 9 sıradayız) yani üretimimiz iyi. Yumurta ihracatında birinci Hollanda, fakat ithalatta da dünya üçüncüsü…
Yani Pazar sorunları dikkat çekiyor; peki balıkçılıktaki durum nedir?
Balıkçılıkta büyük atak yaptık; Türkiye şu an levrekte dünya birincisi; sadece Kılıç’ın bir buçuk milyon cirosu var. Sektördeki bazı firmaların çalışan sayısı da arttı. Bunun yanında barajlardaki balıkçılıkta büyük mesafe aldık; birkaç yıl önce küçük firmalar zordaydı; ama bu sene özellikle alabalıkçılar çok iyi para kazanıyor. Bizim barajlardaki alabalıklar özellikle Japonya’ ya somon olarak gidiyor, oradan da dünyaya da Norveç somonu olarak pazarlanıyor.
Nasıl yani?… Barajlardaki alabalık, somon ve ardından Japonların Norveç somonu dediğiniz süreç nasıl işliyor?
Şu an barajlarda büyüttüğümüz alabalıklar alınıp, mesela Sinop ve Trabzon açıklarında bir sene de orada besleniyor, palazlanıyor büyüyor, somon diye satılıyor; işte bu üretime sadece Japonya’ dan yapılan sipariş bu sene 40.000 ton! Japonlarda bu somonlara gıda boyasıyla pembeleştirip Norveç somonu diye satabiliyor.
Alabalık somon’a dönüşürken, Japonlar Türkiye’den aldığı bu balıklara pembe renk mi kazandırıyorlar?
Evet, Japonlar gıda ile Türkiye’ den ithal ettikleri somona kazandırdıkları pembelikle Norveç Somonu diye pazarlıyorlar dünyaya. Ancak yanlış anlaşılmasın süreç doğal olarak işliyor; alabalıkları biz 16 ay barajlarda besliyoruz, oradan alıyorlar Karadeniz’e, bir sene de burada besleniyor somon diye satılıyor. Sonra gıda boyası katkısıyla ki doğal normal bir besleme sürecinde pembeleşiyor ki böyle daha çok para ediyor…
Bu renk dönüşümü nasıl sağlanıyor, bira daha açar mısınız?
Yumurtayla alabalık renk almaya çok müsait; mesela yumurtaya yonca verirseniz, daha yeşilimsi ama sarıya yakın çok güzel bir rengi olur; kırmızıbiber verirseniz yine değişik güzel bir renk alır. Yumurtanın sarısı gıdada, direkt karoten dediğimiz etkiyi veriyor; normalde A vitaminin püre, belki şöyle de diyebiliriz A vitaminin şekillenmemiş haliyle renk katkısı olunca nitekim Japonların yaptığı da bu, bizim alabalık-somon sürecinde kendileri bir de pembe rengi kazandırıyorlar ve dünyaya satıyorlar.
Fiyat fark ediyor haliyle, bizimkiler 2 dolarsa, pembe olunca 4 dolar ediyor.
Epey bir fiyat farkı varmış.
Evet, ama eskiden Japonlarla bağlantılar üretim sıkıntılıydı, şimdi böylelikle yeni pazar elde ettik, balıkçılıkta bu süreç devam edecek. Bana göre piyasada eksiğimiz ‘ticaret’; biz daha çok üreticiyiz; satamadığımız için sektörler zaman içinde zarar ediyor. Bunun için Türkiye’ nin ticareti öğrenmesi lazım. Yani ciddi anlamda ürettiğimizi satabileceğimiz bir pozisyona gelmemiz lazım.
Teşekkür ederim