DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, kurucusu olduğu AK Parti’ den ayrılış sürecinin ilk dönemini anlattı.
Ağustos 2001 tarihinde kurucu üyesi olan Ali Babacan, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde ‘Başbakan Yardımcısı’, ‘Dışişleri Bakanı’ ve ‘Ekonomi Bakanı’ olarak görev yaptı. 14 yıl MKYK üyeliğinde bulundu. 2019′ da istifa dilekçesinde şu satırlar dikkati çekti: ”Son yıllarda pek çok alanda yapılan uygulamalar ile inandığım ilke, değer ve fikirler arasında derin farklılıklar oluştu. Aklen ve kalben bir ayrışma yaşadım.”
Ardından Deva Partisi’ ni kuran Ali Babacan, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde kendisiyle ilk ters düştüğü olayı TELE 1’de yayınlanan Hayatın Rengi programında Tuluhan Tekelioğlu’na anlattı.
Mali kurallara bağlı disiplinli bir maliye politikalarının benimsenmesi gerektiğini belirttiği önerinin Erdoğan tarafından “Kendi içimizde IMF yaratmaya gerek yok” sözleriyle reddedildiğini belirten Babacan, şunları söyledi:
“Başarıları kalıcı kılalım istedik. Bunu mali kuralla yapmak istedik. TBMM’de Plan Bütçe Komisyonu’nda oy birliğiyle geçti. Genel Kurul’da oylamaya birkaç saat kala gelen talimatla durduruldu. Bana sordular o zaman, ben o konuda konuşmama kararı aldım dedim.”
TÜİK AÇIKLAMALARINI BASINDAN ÖĞRENİRDİM
TELE 1’de Tuluhan Tekelioğlu’na gündeme dair açıklamalarda da bulunan Ali Babacan, ekonomik endekslere ilişkin TÜİK verilerini de değerlendirdi.
”Eskiden çok yakından takip ederdim. Her ayın üçüncü günü saat 10.00’da açıklanırdı. TÜİK bağımsız olduğu için bakan olduğum dönemde bile saat 09.59’da bile rakamları istemezdim onlardan. Ben basından öğrenirdim enflasyonun yüzde kaç çıktığını.
”Ben artık bakmıyorum çünkü bakmanın bir anlamı yok. Veri güvenilirliği kalmadı Türkiye’de. Bu veri güvenilirliğini devletin açıkladığı rakamlara güvenin tekrar inşa edilmesi çok önemli.
İNSAN KAYNAĞINDA LİYAKAT KALİTESİ ÖNEMLİ
Ali Babacan, bürokrasi ve yönetim kadrolarında ‘liyakat’ üzerine görüşlerini de açıkladı. ”Türkiye ne oldu da bu kadar büyük krizlerin içerisinde yuvarlanıyor?” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
”İki tane önemli sebep gösteririm. Birincisi insan kaynağı kalitesindeki erozyon. Kamu yönetiminde, devlet yönetiminde, işini bilen, yetkin insanların sayısı artık bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar…
”Kararlar da istişare yapılmadan alınıyor. Hangi kurum olursa olsun. Önce dürüst ve yetkin insanlarla çalışacaksınız ve kararlarınızı istişare ile alacaksınız. Şu anda ikisi de yok.”