Gelişmiş ülke ekonomilerinin üretim bileşenlerindeki verimliliğin arka planında AR-GE harcamaları yatıyor; özellikle büyük teknoloji şirketlerinin AR-GE‘ye ayırdığı bütçeler birçok devletin bütçe harcamalarıyla yarışıyor. Türkiye, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak ve küresel rekabet gücünü artırmak için araştırma-geliştirme (AR-GE) faaliyetlerine verdiği önemi giderek artırıyor, ancak merkezi hükümetin bütçesinde AR-GE’ye ayrılan pay çok düşük. Ve zaten kendi bütçesi olan “Savunmaya” gidiyor büyük kısmı. Oysa Türkiye’nin acilen diğer sektörlere yayılan “yüksek katma değerli teknolojik ürün” geliştirecek şartlara ihtiyacı var.
TÜİK verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’nin toplam AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı %1,4 olarak gerçekleşti. Bu oran, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında hala düşük olsa da son yıllarda artış eğilimi gösteriyor.
AR-GE harcamalarının en önemli etkilerinden biri, sektörlerdeki verimliliği ve katma değeri artırması. Özellikle otomotiv, savunma sanayii, yazılım ve yenilenebilir enerji gibi stratejik sektörlerde yapılan yatırımlar, hem teknolojik yenilikleri hem de uluslararası pazar payını destekliyor. Bu yatırımların meyvesi, yüksek katma değerli ürünlerin üretimi ve ihracatında kendini gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliğiyle yapılan “Sektör Bilançoları 2023” araştırmasına bilgiye göre, geçen yıl itibarıyla 1 milyon 62 bin 328 firmada 12 milyon 448 bin 735 kişi çalışıyor.
Firmaların faaliyet harcamalarındaki alt kalemlerden Araştırma-Geliştirme giderleri’nin düzenli arttığı tespit edildi.
AR-GE HARCAMALARI YILLAR İÇİNDE ARTTI
Firmaların Ar-Ge giderleri 2019’da yaklaşık 15,9 milyar lira olarak kayıtlara geçti.
Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgınının yaşandığı 2020’de bu tutar, yıllık bazda yüzde 10,6 artışla 17,5 milyar lirayı aştı.
Sonraki yıllarda yükselişi hızlanan Ar-Ge harcamaları 2021’de 27 milyar liraya, 2022’de 62,2 milyar liraya ve 2023’te 77 milyar liraya ulaştı.
Bu dönemde firmaların söz konusu kalemdeki harcamalarına bakıldığında, ilk sırayı 70,6 milyar lirayla imalat sektörü aldı.
GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNİN DESTEKLENMESİ GEREKİYOR
Öte yandan, AR-GE harcamalarının sektörel verimliliği artırabilmesi için özel sektör ve kamu iş birliğinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Özellikle girişimcilik ekosisteminin desteklenmesi, teknoparklar ve inovasyon merkezlerinin sayısının artırılması Türkiye’nin küresel ekonomideki yerini güçlendirebilir.
Sonuç olarak, AR-GE harcamaları, yalnızca bir ekonomik büyüme aracı değil, aynı zamanda toplumsal refahı artıracak bir kaldıraç olarak görülmelidir. Türkiye’nin hedefi, AR-GE harcamalarını daha etkili projelere yönlendirerek yüksek katma değerli ürün ve hizmetlerde dünya standartlarını yakalamaktır. Bu doğrultuda yapılacak reformlar, uzun vadede hem ekonomik hem de teknolojik bağımsızlığı pekiştirecektir.