Günümüzdeki memuriyet kurallarının gereği, kendi iline, kendi doğum yeri olan ile yönetici yapılamayan memurlar genelde hemen yakındaki şehirlere tayinlerini yaptırarak bu şehirlerde yaşantılarını sürdürürler. Bundan dolayıdır ki Muğla, Aydın’ lı kamu yöneticileri için bir tercih sebebi olurken, Aydın’da Muğla’ lı kamu yöneticileri için bir tercih sebebi sayılmıştır.
70’li yıllarda Muğla’da kaç tane Aydın’ lı lise öğrencisi olduğunu bilemem ama Aydın’da yüzlerce lise öğrencisinin Muğla’ lı olduğuna bizzat tanıklık etmişimdir. Ortaokulları kendi il ve ilçelerinde okumalarına rağmen mesleki ve teknik lisede okumaları istenen bu öğrenciler ildeki o sıralar tek olan Muğla Endüstri Meslek ve Teknik Lisesi’nde okuyamadıkları için Aydın’a gelmişlerdi.
Muğla, o zamanlar sol grupların hâkim olduğu bir il olduğu için liselerine de sağ görüşlü, ailelerin ülkücü çocukları alınmıyor, onlar da herhangi bir riske girmemek adına çocuklarını en yakın il olan Aydın’a gönderiyorlardı.
Benim hayatıma Muğla ve Muğla’ lılar ilk olarak, o yıllarda öğrencilik yaptığım Aydın Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi yıllarında girmiştir.
Ortaokul yıllarında olduğu gibi lise yıllarında da çalışarak okuduğum için her hafta sonu İzmir’e gelir, iki gün çalışıp Pazar akşamı tekrar Aydın’a dönerdim. Bu yolculuklarımızı otobüs yolculuklarına göre çok daha uygun olduğu için trenle yapardık.
O zamanki yaygın adı Aydın Sanatlar olan okulumuzda Muğla’ lı öğrenci sayısı çok fazlaydı. Sanıyorum üç yüzün üzerinde büyük çoğunluğu erkek olan Muğla’ lı çok sayıda arkadaşımız vardı. Aydın’ lılara göre onlar da bizim gibi bekâr evlerinde yaşadıklarından, okul sonrası çarşıda, pazarda daha çok onlarla karşılaşıyor, zamanla beraberliklerimiz bekâr evlerine kadar uzanıyordu.
Cuma akşamları okul biter bitmez biz hemen tren istasyonuna koşar ve saat 18.00 gibi hareket eden İzmir trenine binerek gece 23.00 civarlarında İzmir’e inerdik.
Muğla’ lı öğrencilerin ise otobüs dışında seçenekleri olmadığından ve bizim gibi de pek ekonomik durumları kötü olmadığından her hafta memleketlerine gitmek zorunda olmasalar bile gittiklerinde ise mutlaka otobüse binmek için gece yarısını beklemek zorunda kalırlar ve ancak gece saat 23.00 sonrası kalkan otobüslere bilet alırlardı. Çünkü daha erken saatlerde Muğla garajına giren otobüsler bile sol gruplarca kontrol edilir ve yakaladıkları ülkücü öğrencileri darp ettiklerinden onlar da geç vakit Muğla’dan geçerek ailelerinin de sözünü tutmuş olurlardı.
Fethiye’li, Dalaman’lı böyle onlarca arkadaşım olmuştu. Üçyüz civarında Muğla’ lı öğrenciye ev sahipliği yapan ‘Aydın Sanatlar’, doğal olarak o sıralar Aydın’ ın diğer okullarına nazaran ülkücülerin kalesi gibi olan bir okul haline gelmişti. Bundan dolayı da Aydın’ın bazı ilçelerinde var olmasına rağmen buralarda da sol gruplarca okula sokulmayan ülkücü öğrenciler de bu okulu tercih ederlerdi. Yine ilçelerinde meslek lisesi olmayan Aydın ilçelerinin dar gelirli ailelerinin çocukları da bu amaçla Aydın Sanatlar’ ı tercih edince şehir, bolca öğrenciyi misafir eder olmuştu.
Dar ve orta gelirli ailelerin çocuklarıydı zaten geneli. Hayata bir an önce atılıp, bir an önce yuvalarını kurma çabasındaydılar. Öyle de oldular zaten. Bir kısmı çevrelerinde yeni açılmaya başlayan termik santrallerde, bir kısmı yine buralardaki SEKA gibi büyük sanayi tesislerinde kolaylıkla iş bulurken bir kısmı da mütevazı bütçeleriyle kendi işlerini kurarak tutundular hayata.
Hep iyi haberlerini aldım ve gururla izledim çabalarını.
Hayatıma Muğla’nın girmesinde ve özellikle de kamu hizmetimin en verimli yıllarını Muğla’da geçirmiş olmamda o yıllar, Muğla’ lı tanıdığım arkadaşların etkisi büyüktür. Birçoğuyla halen ailece görüşür ve o günleri anarız.
Yeri gelmişken bu vesileyle ebediyete irtihal eden, o yıllardan sıcakkanlılığı ve sevimliliğiyle hafızalarımızda yer eden Dalaman’ lı işadamı kardeşim İlhan TURGUT’ u rahmetle anıyorum.
Yine Dalaman’dan Mustafa YILDIRIM, Kıvanç, Metin ve Efe başta olmak üzere, Fethiye Karaçulha’ dan Hüseyin KUŞGÖZ, Bayır’dan Muammer Otçu ve isimlerini tek tek sayamayacağım bütün arkadaşlarıma, ayrı ayrı muhabbetlerimi iletiyorum.
Bu arada aynı evde kalmamış olsak bile, birlikte birçok tabağa kaşık salladığımız, okul sonrası üniversiteye gittiği yıllardan başlamak üzere hiçbir an unutmayıp, görev yaptığı yerlerden bile selamını kesmeyen; evlendiğinde eşini alıp İzmir’e ziyarete gelecek kadar vefada ayrı ve müstesna yer edinmiş sevgili Yılmaz GÜNEY kardeşime ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Allah birlikteliğimizi ebedi kılsın!
Ben bugün göğsümü gere gere Muğla’ lıyım diyor ve Muğla için kendimi öne serebiliyorsam o ateşli yıllarda, Aydın’da olan Muğla’ lı kardeşlerimin payı büyüktür. Çileler çekerek okudular. Öz yurtlarından sürgün edildiler ama vatana bağlılıklarından bir an olsun ödün vermediler. Yedikleri bir dilim ekmeği bile paylaştıklarına şahitlik ettim. Acılarında beraber ağladık, toylarında beraber eğlendik.
İyi ki hayatıma girmişler, iyi ki tanımışım;
Aydın’daki Muğla’ lıları.
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com