Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğünde Dünya Biyoçeşitlilik Günü kapsamında düzenlenen “Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı Etkinliği”ne katıldı.
Bakan Pakdemirli yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden biri olduğunu belirtti.
”Tüm Avrupa kıtasında yaklaşık 12 bin bitki türü bulunmasına karşın, ülkemiz yaklaşık 4 bini endemik, toplam 12 bin türe ev sahipliği yapıyor. Toplam 115 bin 348 tohum örneğimizi de koruma altına aldık.” dedi. ”Kayıtlar şunu gösteriyor ki dünyada biyolojik çeşitlilik azalırken Türkiye’de envanterle yeni yeni kayıtlar olduğundan biyolojik çeşitliliğimiz artmaktadır.” dedi
‘Biyolojik çeşitliliği korumak ve kayıt altına almak artık bir tercih değil, zorunluluk’
Bakan Pakdemirli, biyolojik çeşitliliği korumanın ve kayıt altına almanın artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldiğine dikkati çekerek, dünyada biyolojik çeşitliliğin, insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir hızda azaldığına işaret etti; bugün iklim değişikliği ve habitat tahribatından dolayı yaklaşık 1 milyon türün risk altında olduğunu söyledi.
“Türkiye, dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden biridir. Dünyadaki 8 bitki gen merkezinden 3’ünün kesiştiği tek ülkeyiz. Biyolojik çeşitlilik bakımından adeta bir kıta özelliği gösteriyoruz. Tüm Avrupa kıtasında yaklaşık 12 bin bitki türü bulunmasına karşın, ülkemiz yaklaşık 4 bini endemik yani bu coğrafyaya has olmak üzere toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor.” diye konuştu.
Pakdemirli, Türkiye’nin çok sayıda kültür bitkisinin de orijin ve çeşitlilik merkezi olduğu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Anadolu, buğdayın, mercimeğin, nohudun, zeytinin, elmanın, kirazın ve daha sayamadığımız yüzlerce bitkinin anavatanıdır. Tiftik keçisi, İvesi koyunu, Kafkas arısı bu toprakların ürünü, bu toprakların değerleridir. Çam, meşe, köknar, sığla gibi onlarca ağacın anavatanı, bu coğrafyadır. Biyolojik çeşitlilik envanterimizi ortaya koymak ve bu envanter sonucu belirlenen türleri ve alanları izleyecek sistemleri oluşturmak zorundayız. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi sayesinde, 81 ilimizde biyolojik çeşitlilik envanterimizi tamamladık. Bu proje, Cumhuriyet tarihi boyunca biyolojik çeşitlilik alanında yapılan en kapsamlı çalışmadır. Proje süresince, yaklaşık 853 bin gözlem noktasından toplanan verilerle 13 bin 404 adet türün tespiti yapılmıştır. Bunlardan 12 bin 141’i bitki, 1263’ü ise hayvan türüdür. Envanteri yapılan türlerden 428’i lokal endemik, 3 bin 275’i de endemik tür olup bu türler dünya üzerinde sadece Türkiye’de bulunmaktadır.”
Pakdemirli, proje sonunda, bilimsel ve güncel verilere dayalı olarak ülkenin Biyolojik Çeşitlilik Haritası’nın oluşturulduğunu vurguladı.
“Ülkenin en büyük biyolojik çeşitlilik veri tabanı”
Pakdemirli, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında, ülkenin tamamından elde edilen verilerin, Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı’na aktarıldığını belirterek, “Bugün sizlere tanıtımını yaptığımız Nuh’un Gemisi Veri Tabanı, Türkiye’deki en büyük biyolojik çeşitlilik veri tabanıdır. Bu veritabanının ismi Hazreti Nuh Peygamber’den esinlenerek verildi. Ülkemizin zengin biyolojik çeşitliliğini kayıt altına alan bu veri tabanı, elimizdeki değerin büyüklüğünü ortaya koyması ve bu değeri korumak için yapacağımız çalışmalara yol göstermesi açısından son derece önemlidir. Bugüne kadar Nuh’un Gemisi Veritabanı’na 1,9 milyonun üzerinde veri girişi yapıldı. Bu verilerin yarısını son 3 yılda buraya girdik ve sistemi kullanıma hazır hale getirdik. Bu verilerin bir kısmını istatistik ve bilgi amacıyla vatandaşlarımızın kullanımına da açtık. Veri tabanındaki bilgiler, biyolojik çeşitliliğin ekonomiye dönüştüğü, gıda, tarım, ormancılık, tıp, eczacılık, ilaç, kozmetik, parfüm, doğal boyalar, enerji ve savunma gibi pek çok alanda önemli bir altlık teşkil edecektir.” dedi.
“Yabancıların patent alması önlenecek”
Biyolojik Çeşitliliğe Dayalı Geleneksel Bilginin Kayıt Altına Alınması Projesi’ni de 2017 yılında başlattıklarını anımsatan Pakdemirli, projeyle halkın tabii biyolojik kaynaklardan faydalanarak geliştirdiği ilaç, maya, boya gibi geleneksel ürünlere ilişkin bilgilerin büyük kısmını derlemeyi hedeflediklerini söyledi. Pakdemirli, 2020 yılında 21 ilde projeyi tamamlayarak 20 binden fazla geleneksel biyolojik veriyi kayıt altına aldıklarını ifade ederek, 2023 yılı sonuna kadar 81 ilde de bu projeyi tamamlamayı ve biyolojik çeşitliliğe dayalı geleneksel bilginin önemli bir kısmını kayıt altına almayı hedeflediklerini bildirdi. Elde edilen bilgileri Ulusal Geleneksel Bilgi Yönetim Sistemi’nde kayıt altına aldıklarını belirten Pakdemirli, “Bu proje sonunda ülkemize ait genetik kaynaklara dayalı geliştirilen ürünlerde yabancıların patent almasını önleyecek ve Ar-Ge faaliyetlerine ışık tutacak bir veri tabanını da ülkemize kazandırmış olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.