EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, yatırım hizmetleri ve varlık yönetimi grubu ÜNLÜ & Co işbirliği ile düzenlediği “2021 Yılı Global Makro Ekonomik Görünüm, Türkiye Ekonomisi ve Piyasalar” başlıklı webinar ile ekonomik gündemi masaya yatırdı. ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay’ın konuk konuşmacı olduğu webinarda pandeminin global ekonomiye etkileri, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan değişimler ve piyasalara etkileri ele alındı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, 2020 yılından bu yana tüm dünya ekonomilerinin pandeminin yarattığı ağır etkilere karşı önemli ekonomik adımlar atmak zorunda kaldıklarını vurguladı.
“Merkez bankalarının genişleme için para basması ve pandemi nedeniyle duran işlere ve çalışanlara yüklü mali politika desteği izlenen yöntemler olarak başı çekti. Türkiye ekonomisi ise bu sürece hem dolarizasyon seviyesi %25’lerdeyken hem de yüksek enflasyonu 2018’den bu yana çift hanelerde seyir ettiğinden dolayı oldukça kırılgan bir yapıda girdiği için atabileceği adımlar oldukça kısıtlıydı. Gelinen bu noktada 2021 yılı tüm dünya genelinde aşılamanın hızlıca yapılacağı, ekonomik aktivitelerin küresel olarak destekleneceği, yardımların devam edeceği bir yıl olacağı düşüncesiyle tüketimin artmaya devam edeceği öngörüleriyle global olarak dünya ekonomisinde bir büyüme trendine girilebileceği bir yıl olarak bekleniyordu. Hatta yılbaşında özellikle TÜSİAD ekonomistlerinin yaptığı tahminler global olarak ekonominin %5,5, Türkiye ekonomisinin de %4.5 büyüyeceği şeklindeydi. Ülkemizin ancak doğru iktisadi politikalar inşa ederek sermayeye erişimi ve büyümeyi yakalaması mümkün olabilir. Her ne kadar geçen hafta merkez bankasının aldığı faiz arttırmama kararı mevcut politikanın devamı gibi yorumlansa da para ve kredi politikalarında erken gevşeme potansiyeli, mevcut olan enflasyon trendini daha da arttırma riski taşımaktadır. Global olarak artış trendinde olan gıda emtia fiyatları da enflasyonun seyri konusunda bir başka risk unsurudur” dedi.
ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay, Dünya ekonomisi genelinde Avrupa, Amerika ve Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri, fırsatları ve riskleri değerlendirdi. Mart 2020’den itibaren hayatımıza giren Covid salgını ve pandemi koşullarının sağlık sistemini zorlayarak gelişimine sebep olurken ekonomilerin ise ülkelerin zorlanmasına ve daralmasına sebep olduğunu kaydetti.
Dünya Ekonomisi Kırılgan
Vaka sayılarının azalmaması sebebiyle Dünya’nın büyük bir risk altında olduğuna dikkat çeken Uskuay, ekonominin kapalı halinin 2022 senesine kadar sirayet edebileceğini kaydetti. Pandemi sonrası ekonomilerin toparlanma sürecinin de devam edebileceğine işaret eden Uskuay, “ABD’de -6’ya kadar finansal koşullarda bozulma yaşandı. AB Merkez Bankası da aynı sıkıntıyla karşı karşıya kaldı. Pandemi ülkelerdeki birçok sorunu büyüttü. Dünya zaten son 10 yılda parlak bir senaryoya sahip değildi, pandemi süreci ile tablo bu noktaya ulaştı. ABD’de 20 milyon iş kaybı oluştu sonrasında geri dönenler olsa da 9 milyon işsiz hala mevcut durumda. Tüketici güveni en düşük seviyeye ulaştı. Merkez Bankaları bu süreçte devreye girerek Dünya’yı batmaktan kurtardılar. Tüm Dünya’da tedarik zincirlerinin yetersizliği, stokların tükenmesi, arz eksikliği fiyatlar üzerinde etkili oldu. 2023 yılına kadar pandemi öncesindeki üretim noktasına gelinmesi mümkün olmayacaktır. ABD’de bu süreçte evde oturan halka 1.9 trilyon $ teşvik paketi verildi. Bu denli büyük bir tasarruf bulunmakta. Büyümenin ve enflasyonun çok kırılgan olduğu bir evredeyiz. Enflasyon hedefleri, çıktı açıkları, kapanma durumu ekonominin teşviklerle devam edebileceğini göstermekte” dedi.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin normalleşmesinin 2022’i sonunu bulacağını kaydeden ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay, Türkiye ekonomisinin son 4-5 yılının belirsizlik içinde geçtiğine dikkat çekerek, yeni büyüme oranının en fazla yüzde 4’lerde kalabileceğine vurgu yaptı. Uskuay şöyle konuştu: “2020 zaten toparlanma yılıydı ve krize bu toparlanma anında yakalandık. Ancak şu da var ki; Türkiye’de pek çok sektör kapansa da üretim tedarik zinciri kapanmadı. Dünya ülkelerinde tedarik zinciri sıkıntıdaydı ve Türkiye bunu avantaja dönüştürmeyi bildi. Bu açıdan pandemi bizim için fırsat oldu. Üretim kapasitesinin yüzde 110 şeklinde gerçekleştiği, sanayi üretiminin son 10 yılın en yüksek rakamına ulaştığı dönem oldu. Ancak Merkez Bankası tartışmaları ve süreci sonrasında bu fırsatı büyümeye dönüştürme konusunda kararlı adımlar atamadık ve fırsatı kaçırdık.”
Fırsatları ve riskleri de özetleyen Gökhan Uskuay, maddeleştirerek şu şekilde sıraladı.
Fırsatlar:
- Normalleşme ve baz yılı etkisi ile yüksek global büyüme,
- Merkez Bankalarının teşviklerini devam ettirmesiyle global likiditenin ve risk alma iştahının sürecek olması,
- Riskli varlıklara yönelimde tarihi düşük çarpanlarla işlem görmemiz ve tarihi düşük seviyelerde bulunan yabancı yatırımcı seviyesi,
- Enflasyonun baz etkisi ile düşmesi ile yılın son çeyreğinden itibaren faizlerde normalleşme,
Riskler:
- Global likidite ve risk alma iştahında artışa bağlı olarak finansal varlıklarda balon oluşma olasılığı ve yüksek volatilite,
- Pandemi nedeniyle yasakların uzaması nedeniyle büyümenin ve turizm gelirlerinin düşük seviyede kalması,
- Yüksek global büyümeye karşılık yıl içerisinde dalgalı bir global enflasyon. Tedarik ve arz sıkıntılarının yaşandığı emtiaya ek olarak normalleşme ile birlikte artış gösterecek hizmet ve gıda fiyatları,
Çekirdek enflasyonun katılığı ve TL’de reel olarak değer kazanımının kur geçişgenliği içerisinde zaman alacak olması, ters dolarizasyonun hızının yavaş olması