Enpolitik Köşe Yazarı Avukat Dr. İrfan Sönmez Elazığ İl Müftülüğü’ne yolladığı yazısında camilerin vaaz ve hutbelerle siyasete alet edilmesinin son bulması gerektiğini belirterek tarihi çağrıda bulundu.
”Camiler Allah’a yöneldiğimiz, dinlediğimiz vaaz ve hutbelerle dinimizi, diyanetimizi öğrendiğimiz mekanlardır” diyen Enpolitik Köşe Yazarı Avukat Dr. İrfan Sönmez Elazığ İl Müftülüğü’ne yolladığı yazısında vaaz ve hutbelerin siyasete alet edilmesinin son bulmasını isteyerek tarihi çağrıda bulundu.
İrfan Sönmez’in Elazığ İl Müftülüğü’ne yolladığı yazısında ”Dünya görüşlerimiz, siyasetlerimiz farklı olabilir” diyerek ”Camilerde, ortak kutsalımız olan dinimizle ilgili şeyler konuşuldukça kimse rahatsız olmaz. Huzur içinde ibadetini yapıp işinin başına döner. Ama iş siyasete geldiğinde insanlar birbirinden ayrılır, birinin hoşuna giden diğer birini rahatsız eder. Onun için camilerde siyaset yapmak ortak alanlarımızdan insanların bazısını uzaklaştırmaktır. Ne yazık ki, son yıllarda vaazlar, hutbeler dinden çok siyasete yönelir oldu. Birer ahlak kürsüsü olması gereken minberler şu veya bu siyasetin telkin zemini oldu. Cemaatlerdeki azalma, deizmin yaygınlaşması hep camilerin dine değil, siyasete yönelmelerinin bir sonucudur” dedi.
Cuma namazını kılmak için gittiği camide vaaz veren Hoca’nın dini bilgi aktaracağına yalan yanlış ve daha kötüsü tamamen kasıt kokan bilgilerle tarih anlattığını iddia eden Av. Dr. İrfan Sönmez şunları dile getirdi;
”Vaaz veren görevli kişi, Lozan’ın ne kadar kötü bir anlaşma olduğunu anlatarak, cemaate Lozan’ı unutmamalarını tembihledi. Lozan’ın dinle diyanetle alakası olmadığını söylemeye gerek yok. Peki bu vaiz, bunu niye anlattı? Mustafa Kemal’e cepheden vuramadığı için böyle etrafında dolaşarak vurmak istediği için böyle yaptı. Yani dert Lozan değil, Mustafa Kemal’e küfretmek. Vaaz veren bu vatandaşın muhtemelen bir derneğin başkan veya üyesi olduğunu düşünüyorum. Lozan’ı anlamadığını, sathi bilgilerle konuştuğunu söylememe gerek yok. Lozan’dan sonra Yunan ve İngiliz gazetelerinin ne yazdığını, İnönü’nün Atatürk’e çektiği telgrafları bilseydi başka türlü konuşur muydu? Hiç sanmıyorum. Tarihten haberi olmayan tarih, dinden nasibi olmayan din anlatıyor. Hoca olmak, kimseye her konuda konuşma hakkı vermez. İnsan eğitimini aldığı konularda konuşmalıdır. Kürsüler, insanları birbirine düşman eden vaazların mekanı olmamalıdır.”
Avukat Dr. İrfan Sönmez’in Elazığ İl Müftülüğü’ne gönderdiği yazı şu şekilde;
Sn Müftü bey,
Öncelikle saygılarımı sunar Hak’ta sabit kadem olmanızı dilerim.
E postamın nedeni bir konuda duyduğum rahatsızlığı ve şikayeti tarafınıza aktarmaktır.
Camiler Allah’a yöneldiğimiz, dinlediğimiz vaaz ve hutbelerle dinimizi, diyanetimizi öğrendiğimiz mekanlardır.
İslam, hepimizin inandığı, iman ettiği dinimiz, hayat rehberimizdir. Dinimiz bir ama dünya görüşlerimiz, siyasetlerimiz farklı olabilir. Camilerde,ortak kutsalımız olan dinimizle ilgili şeyler konuşuldukça kimse rahatsız olmaz. Huzur içinde ibadetini yapıp işinin başına döner. Ama iş siyasete geldiğinde insanlar birbirinden ayrılır, birinin hoşuna giden diğer birini rahatsız eder. Onun için camilerde siyaset yapmak ortak alanlarımızdan insanların bazısını uzaklaştırmaktır. Ne yazık ki, son yıllarda vaazlar, hutbeler dinden çok siyasete yönelir oldu. Birer ahlak kürsüsü olması gereken minberler şu veya bu siyasetin telkin zemini oldu. Cemaatlerdeki azalma, deizmin yaygınlaşması hep camilerin dine değil, siyasete yönelmelerinin bir sonucudur.
Önceki hafta Cuma namazından önce vaaz veren hoca(ben Tevfikiye’de namaz kıldım) din anlatacağına yalan yanlış ve daha kötüsü tamamen kasıt kokan bilgilerle tarih anlattı. Lozan’ın ne kadar kötü bir anlaşma olduğunu anlatarak, cemaate Lozan’ı unutmamalarını tembihledi.Lozan’ın dinle diyanetle alakası olmadığını söylemeye gerek yok. Peki bu vaiz, bunu niye anlattı? Mustafa Kemal’e cepheden vuramadığı için böyle etrafında dolaşarak vurmak istediği için böyle yaptı. Yani dert Lozan değil, Mustafa Kemal’e küfretmek.
Vaaz veren bu vatandaşın(muhtemelen bir derneğin başkan veya üyesi) Lozan’ı anlamadığını, sathi bilgilerle konuştuğunu söylememe gerek yok. Lozan’dan sonra Yunan ve İngiliz gazetelerinin ne yazdığını, İnönü’nün Atatürk’e çektiği telgrafları bilseydi başka türlü konuşur muydu? Hiç sanmıyorum. Tarihten haberi olmayan tarih, dinden nasibi olmayan din anlatıyor. Hoca olmak, kimseye her konuda konuşma hakkı vermez. İnsan eğitimini aldığı konularda konuşmalıdır. Kürsüler, insanları birbirine düşman eden vaazların mekanı olmamalıdır.
Lozan,bu ülkenin bağımsızlığının tapusudur. Daha iyi olabilir miydi? Bunu anlamak için bugünden düne bakarak hüküm verilemez. Ama bir hoca illa tarih anlatacaksa mesela bu ülkeyi yok eden, Doğu’yu Kürdistan ve Ermenistan diye ikiye bölen, vatanı paramparça eden Sevr’i anlatmalıdır. Bu millet Sevr’den Lozan’a geçmiştir. Aradaki farklar bu milletin kazancı ve başarısıdır. Millet dediysem ben adsız bir milletin üyesi değilim, bizim milletimizin adı bellidir; Müslüman Türk milleti.
Keza, bu vaiz efendi, illa tarih anlatacaksa Osmanlının imzaladığı Mondros Mütarekesini anlatmalıdır. O mütareke ile bir imparatorluk yok edilmiştir. Ama dert Mustafa Kemal olunca,bu milletin ölüm fermanı olan anlaşma ve mütarekeler görmezden gelinmektedir.
Bu tür vaazlarla vatandaş zehirlenmektedir. Müftülüğün görevi vatandaşa dini öğretmek, ve güzel örnek olmaktır. O kürsüler Hz. Peygamber’in (S.A.S) konuştuğu kürsülerdir. Böyle kin ve nefret üretmek, vatandaşı kendi tarihine düşman etmek için kullanılamaz. Camilerimizin küçük, kısır çekişmelerin aleti yapılmasına izin vermeyiniz. Bunu diyen veya anlatan o vaiz kendine çok güveniyorsa istediği zeminde Lozan’ı veya kendi seçtiği tarihi bir konuyu tartışmaya hazırım. Lozan’ı çok merak ediyorsanız Fırat Üniversitesi yanı başımızda,uzmanlık alanı yakın tarih olan bir hocayı çağırırsınız gerekli izahatı yapar. Bence vaizlerimize bu konuda eğitim verilmeli, Lozan’ı doğru öğrenmeleri sağlanmalıdır.
Sayın müftü bey,(bakın hocam demiyorum, çünkü İslam’ı siyasetin emrine verdiklerini gördüğüm için hocalara saygımı kaybettim) gençlerimizi aldatan, yalan yanlış ifadelerle tarih anlatanları bu kutsal kürsülere çıkarmayın. Atatürk düşmanlığı yapacağız diyerek tarihi çarpıtmayın. Mustafa Kemal’de bir insandır, bir kuldur. Herkes gibi hataları, ön göremedikleri de vardır. Eleştirilebilir de. Bunun yeri camiler değil, ilim mahfilleridir. Ama Kurtuluş savaşının komutanlığını Allah ona nasip etmiştir. Evinde oturanların gecesini gündüzüne katanları eleştirmeye hakkı var mıdır? Lozan bir hezimetmiş, bugün Fırat’ın doğusuna ABD izin vermediği için müdahale edemeyen, Suriye’de 10 km derinlikten fazlasına Rusya müsaade etmediği için gidemeyenlerin Lozan’da şunlar şunlar yapılırdı demeye hakkı var mıdır? Bu tür anlaşmalarda ne istediğimiz değil, devletin ve karşı tarafta olanların güç kapasitesi belirleyicidir.Vaaz ve hutbelerde Gazze, Gazze diye feryat ediliyor, hepimiz üzülüyoruz, haydi bu iş o adar kolaysa hocalar önden gitsin, biz de arkalarından gidelim. Gitmeyen namerttir. Bu işler o kadar kolay değildir. Vaazla savaş kazanılmaz, savaş meydanlarda kan ve can vererek kazanılır.
Sn. Müftü, vaaz ve vaizlerinize daha dikkat etmenizi bir Müslüman olarak talep eder, hocaların duruş ve ahlaklarıyla örnek insanlar olmasını dilerim. Av.Dr.İrfan SÖNMEZ” (Kaynak https://www.enpolitik.com)