Herkes Manisa’nın diyebilir, bence Türkiye’nin kooperatifçilikteki duayen isimlerinden biridir Mustafa Pala.
O’nun hayatını burada anlatmak bir köşe yazısının boyutlarını aşar, kelimeler taşar, belki bir kitap yazmak gerekir, zaten ortaya koyduğu eserleriyle yaşamı tam bir roman.
Manisa Birlik, Lale Kule, OBASYA gibi tüm projelerinde doğa, ağaç ve hayvan sevgisini ön planda tutan Mustafa Pala, sanata ve edebiyata adanmış yönüyle de şiir ve öykülerinde çevreye olan duyarlılığını ortaya koyar.
Çektiği fotoğraflar ve yazılar bir çok dergi ve gazetede yayımlanmıştır, ‘Kent Kooperatifçinin El Kitabı’, ‘Bir Kent Kooperatifinin Özgün Öyküsü Anadolu Sentezi’, ‘Çöp Deyip Geçme’ adlı eserleri geniş bir okuyucu kitlesi bulmuştur, Ulusal basında köşe yazarlığı, yerel basında radyo ve televizyon programcılığı yapmaktadır, kooperatifçilikte olduğu gibi medya dünyasındaki işlerinden de tek geliri sosyal tatmindir; Pala için takdir edilmek ve aldığı alkışlar yeni çalışmalarının itici gücünü oluşturuyor.
Mustafa Pala projeleri, eserleri ve hizmetleriyle Manisa, Ege ve Türkiye’de kooperatifçiliğe önemli katkılar sunarken, sivil toplum ve siyasetin de içinde yer almış, ancak evrensel bakış açısı O’nu hep siyasetüstü bir noktaya taşımış, akil insanlar sınıfına koymuştur.
İşte ben de son dönemin en çok cevap aranan “Ne olacak bu CHP’nin hali?” sorusuna artık parti yöneticilerinin, delegelerin, üyelerin, hatta sokaktaki kendini solcu ve sosyal demokrat hisseden her bir vatandaşın görüş belirtmesi gerektiğine inanıyorum.
Tabi bu katkı anlamında akil insanların düşünceleri çok daha dikkate alınmalı, değerlendirilmeli, uygulamaya konulmalıdır.
Mustafa Pala’nın benim de dikkatle takip ettiğim ve feyz aldığım sosyal medyadaki hesabında, geçtiğimiz günlerde paylaştığı bir yorum ve önerisinin sol partilere, özellikle CHP’nin işine çok yarayacağını düşünüyorum, o nedenle buradan bir kez daha paylaşıyorum;
“Nasrettin Hoca’yı evinin önünde bir şey ararken görenler ‘Hocam ne arıyorsun?’ diye sormuşlar.
‘Anahtar’ demiş Hoca. ‘Nerede kaybettin?’ diye sorduklarında da ‘Bodrumda’ demiş.
‘Niye bodrumda aramıyorsun Hoca?’ dediklerinde, Hoca ‘Bodrum karanlık’ demiş.
CHP ‘Biz nerede, neden kaybettik?’ sorusunun yanıtını Anadolu’da aramalı.
SWOT (GÜZAFT) analizler yapmalı.
Bu amaçla illerde, ilçelerde düşünce atölyeleri kurulmalı.
1. Güçlü yanlar
2. Zayıf yanlar
3. Fırsatlar
4. Tehditler saptanmalı.
Sol, sosyal demokrat partilerde halkın görüşü alınmadan başarı sağlanamaz.
Tartışarak karar almayı, alınan kararlara tartışmasız uymayı tüm partililer öğrenmeli.
Üye sayısı mutlaka çoğaltılmalı.
Delegelerle yapılan önseçimler yerine her düzeydeki aday adayları tüm üyelerin katılımıyla yapılacak seçimlerle belirlenmeli.
Her üyeye mutlaka içinde parti programı, parti tüzüğü, hatta Anayasa olan kitapçıklar verilmeli. Parti üyelerinin toplumun her kesiminden olmasına özen gösterilmeli.
Delegelerle yapılan aday belirlemeleri kırgınlıklar yaratıyor, partide derin yaralar açıyor.
‘Delege Ağalığı’ ve pazarlıklar önlenmeli.
Ülkede yaratılmak istenen sevgi ortamı öncelikle parti içinde yaratılmalıdır.
Katılım özendirilmelidir, katılım olmadan atılım olmaz.
Düşünce ve proje üretim süreçleri hızlandırılmalı.
Sadece yöneticilerin konuştuğu toplantılar yerine farklı kesimlerin temsilcilerinin ve üyelerin konuştuğu toplantılar yapılmalı.
Toplantılarda bir kişinin etkin diğerlerinin edilgen olması önlenmeli.
Yayın çakışmalarına ağırlık verilmeli.
Parti okulu hayata geçirilmeli.
Sendikalar, kooperatifler ve tüm STK’larla sürdürülebilir üretken ilişkiler başlatılmalı.
Bu tür düşünceler, Düşünce Atölyeleri’nde geliştirilebileceğinden çalışmalara hemen başlanmalı.
Yeni bir siyaset biçimi geliştirilmeden yüzde 25 eşiğinin aşılamadığını görmeliyiz.
CHP’de en çok yayın çalışması Ecevit’in genel başkanlığı döneminde yapıldı.
Parti üyeleri düzenli çıkarılacak yayınlarla bilgilendirilmeli, eğitilmeli.
Üyeler düşünce üretim süreçlerine etkin biçimde katılmalı.
Bir çırpıda aklıma geliverenler bunlar; bunların yaşama geçirilmesi için parti kademelerinde konuşulması gerekiyor.
Toplumcuların önceliği toplumun gelişmesi olmalı.
Kişisel öncelikler öne geçirilmemeli.
Parti üyesi olmanın getirdiği sorumlulukların bilincinde olunmalı.
Sosyal demokrat partilerde örgüt her şeydir, önemine yaraşır biçimde değerlendirilmelidir.”
CHP’nin Atatürk ve İnönü’den sonra en önemli sivil liderleri arasında hiç kuşkusuz Bülent Ecevit gelir, O Ecevit ki Mustafa Pala’nın bilgi, donanım ve tecrübelerine güvenmiştir.
O halde bugünün CHP yönetenleri de Mustafa Pala’yı ve O’nun gibi akil insanların önerilerini dikkate almalıdır.