DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

EĞİTİMDE KAYBEDİLECEK BİR TEK GENCİMİZ YOKTUR

Yayınlanma Tarihi : Google News
EĞİTİMDE KAYBEDİLECEK BİR TEK GENCİMİZ YOKTUR

Öğretmenlik hayatımda yaptığım yanlışlıklar ve acemilikten dolayı ” Keşke öyle davranmasaydım, öyle yapmasaydım” dediğim çok yıllar sonra çok üzüldüğüm, pişmanlık duyduğum hatıralarım da vardır. Her meslekte acemilik oluyor, Gazi eğitim Enstitüsünün efsane Kimya Öğretmeni- yazar ve öğretmenlerin öğretmeni rahmetli Ömer BAYIN Bey, son sınıfta okuyan öğretmen adayları olan öğrencilerime şu sözü söylermiş: ” Harp Okulundan yeni mezun olan Teğmen, kendisini Orgeneral zannedermiş, Orgeneraller de kendisini üsteğmen zannedermiş.” Bunun anlamı insanların rütbesi, makamı, kültürü, tecrübesi ve bilgisi artınca gönlü alçalır, tevazu sahibi olur. Ben de stajyer öğretmen iken kendimi profesör zannediyordum, yıllar sonra anladım ki asistan bile olamamışım.

Giresun ilinin Görele ilçesine 1981 yılında İsmet AKÇABAY isimli bir kaymakam atanmıştı, meşhur kimya öğretmeni Arif AKÇABAY Bey’in yeğeni idi, eşi de öğretmendi. Bu yüzden eğitime ve öğretime önem verir, öğretmenlere sahip çıkardı, beni çok korumuş ve her konuda yardım etmişti.

1984 yılında okulumuzda hafta sonrası veya akşamları gençlere Daktilografi kursu veriyordum o yıllarda memur olabilmek için on parmakla daktiloda yazı yazma şartı ön plana alınıyordu. Bir gün Kaymakam İsmet AKÇABAY bey bana telefon ederek, bir genç kızı göndereceğini ve kızımıza on parmak daktiloda yazma yazmayı öğretip kurs Bitirme Belgesini vermemi. söylemişti. Genç kız okula gelerek kursa katıldı, kızımıza bir daktilo vermiş en ön masaya oturmasını sağladım. Bir de ne göreyim kızımın sol kolunun dirseğinden aşağısı hiç yoktu, ya doğuştan veya sonradan kaza neticesinde kopmuştu. Daktiloyu on parmak öğretebilmek için öğrencinin on parmağının sağlam olması gerekir. Ertesi gün Kaymakam Bey’in makamına giderek, kız kursiyerin durumunu anlattım, ben bu kıza on parmak daktilo öğretemem deyince Kaymakam bey bana hayat dersi verdi: ” Müdürüm, siz eğitimcisiniz, bu kıza daktilo yazmasını öğretir ve belge verirseniz bu kızımızı Giresun Fiskobirlik’e sakatlar kontenjanından memur olarak alacaklarına dair söz aldım. Engelli kızımıza sahip çıkmazsak sokakta ırzı kırıklar sahip çıkar, Batakhaneye mi göndereyim.” deyince kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü, Kaymakam bey bana unutamadığım bir ders verdi. Bu kızımız sağ kolu ve tek kolu ile kursta en hızlı daktilo yazan kursiyer oldu, kursu birincilikle bitirdi.

Manisa Merkez Ticaret Lisesinde Müdür Yardımcı olarak görev yaparken kayıt zamanı bir orta yaşlı bayan ile genç kızın koridorda ağladığını görünce yanlarına gittim, ağlama sebebini sorunca annesi: “Kızımı kolu çolak olduğu için okula kaydını yapmadılar, bir Meslek Lisesini bitirirse engelliler kontenjanında bir fabrikaya girebilir.” deyince kendilerini odama davet ettim ve kaydını yaptım, ismini de akıl defterime yazdım. bizim bilgisiz. ilgisiz, eğitimcilikle ilgisi bulunmayan ve yeteneksiz Müdür Yardımcısı Kültür Dersleri öğretmenin ” M.E.B.TALİM VE TERBİYE KURULU Parmakla ve kol noksan öğrencilerin daktilografi derslerine alınacağına ancak bakım ve tamir işlerinden sözlü notu verileceğine dair genelgesinin” bir adet fotokopisini verdim. Bu hanım kızımızla üç sene boyunca yakından ilgilendim, mezun oldu, evlendi çoluk çocuğa karıştı, yolda karşılaşınca elimi öper bana dua eder, kendisini odasından kovan o yöneticiye de beddua eder, annesi de her zaman bana dua ediyor.

Öğretmenlik mesleki bilginin çalışkanlığın yanında yetenek, kendisini geliştirme, insani ilişkiler, yaşantısı, özel hayatı, aile hayatı, kıyafeti ve davranışları, adaleti ile iyi örnek olmak zorundadır.

” EN KÖTÜ BİR OKULUN, EN KÖTÜ BİR ÖĞRETMENİN VERDİĞİ EĞİTİM EN İYİ SOKAK EĞİTİMİNDEN DAHA İYİDİR. ÖĞRENEMEYEN ÖĞRENCİ YOKTUR, KİŞİSEL FARKLILIKLAR VARDI, BİR ÖĞRENCİ BİR DEFADA, DİĞER ÖĞRENCİ BİRKAÇ DEFADA ÖĞRENEBİLİR. ÖĞRETİM METODLARI YANLIŞ OLABİLİR. EĞİTİLEMEYECEK GENÇ YOKTUR, SABIRLA KORUK HELVA OLUR, DÜNYANIN EN YUMUŞAK MADENE OLAN SU EN SERT OLAN MADENLERİNDEN MERMERİ SABIRLA DÖ VEREK ERİTİYOR, BUNUN ÖRNEĞİNİ TARİHİ CAMİLERİMİZİN MERMER ŞADIRVANLARIDA GÖRÜYORUZ. EĞİİMDE KAYBEDECEĞİMİZ HER GENCİMİZİ SOKAKLAR KAZANIYOR.

Öğretmenlik hayatımda bedensel engelli, öksüz ve yetim, yoksul öğrencilerime saygılı ve terbiyeli olması şartıyla hep torpil yaptım, yazılı notu on puan ise , sözlü notu yüz puan yazdım, hiç de pişman olmadım. Önemli olan kimsesizlerin kimsesi olmaktır.

HAKİKATİN ÖLÇÜSÜ İNSAN OLMAKTIR.

YORUM YAP