Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) yasaklamasına rağmen, tarımda pestisit kullanımının dünyada rekor seviyelere çıktığı açıklandı.
Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından hazırlanan “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası” çalışması kamuoyuna açıklandı.
Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Yonca Verdioğlu ve Pestisitin Türkiye’ye dair uygulama örneklerini paylaşan Gıda Mühendisi, Yazar Dr. Bülent Şık’ın katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi.
Konu başlığı ‘Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit’ olan açıklamada Pestisitin ortaya çıkan zarar ve risklerin boyutu ve çözüm önerilerini içeren paylaşımında 26 başlıkta makalelerle durum tespiti yapıldı.
Pestisit, tarımda ekinlere ve bitkilere zarar verme potansiyeli bulunan haşereleri, istenmeyen yabani otları, böcekleri yok etmek ve kontrol altında tutmak için kullanılan kimyasal bir zehir olarak tanımlanıyor. Pestisitler kimyasal yapılarına ve işlevlerine göre sınıflara ayrılıyor. Pestisit Atlası’nda böcek öldürücüler (insektisit), ot öldürücüler (herbisit), mantar öldürücüler (fungusit) zehir grubunda en sık kullanılan pestisit çeşitleri olarak geçiyor ve pestisitlerin gıdalarda kalıntı bıraktığı ve sağlık açısından ciddi zararlara neden olduğu belirtiliyor.
Pestisit Atlası, tarımda kullanılan pestisitlerin insan sağlığı başta olmak üzere, böceklere, bitkilere verdiği zararlar bilindiği halde; pestisitlerin izlerine meyve-sebzeden, bala, parklardaki otlardan insanlara kadar her yerde rastlandığını ortaya koyuyor.
Dünyada yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor
Yarattığı tehlikelerine rağmen pestisitsiz endüstriyel tarımın imkânsız hale geldiğine dikkat çekilen Pestisit Atlası’nda yer alan verilere göre, dünya çapında yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor. Küresel pestisit pazarının bu yıl itibariyle, 130,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Pestisit Atlası’nda, AB’nin kullanımını yasakladığı pestisitlerin üretiminin ve ihracatının engellenmediği ve bu zehirlerin dünyanın dört bir yanına ihraç edilmesine engel olmadığına dikkat çekiliyor.
Pestisit Atlası’na göre her yıl dünyada 385 milyon kişi pestisit zehirlenmesi yaşıyor. Mağdurların kendilerini yorgun, halsiz ve bitkin hissedebildiği, ya da gripte olduğu gibi baş ağrısı ve eklem ağrıları yaşayabildikleri vurgulanıyor. Bunun ötesinde sindirim sistemi etkilenebiliyor, mide bulantısı, kusma ve ishal görülebiliyor. Sinir sisteminin pestisitlerden etkilendiği vakalar da bulunuyor. Pestisit zehirlenmesinde ağır seyreden vakalarda kalp, akciğer ya da böbrek gibi organların iflas etmesine de sıkça rastlanıyor. Her yıl yaklaşık 11.000 kişinin bu şekilde hayatını kaybettiği belirtilen Pestisit Atlası’nda bunun en yoğun tarım sektöründe çalışanları etkilediğine vurgu yapılıyor.
Pestisit hem insan sağlığını bozuyor hem biyolojik çeşitliliği yok ediyor
Pestisitler havaya ve suya kolayca karışabildiği için tarımsal alanların dışında yaşayan ya da tarımla uğraşmayan insanlar açısından da tehlike yaratıyor. Bulaş yoluyla çevreyi kirleten pestisitler sadece kullananları değil pestisit kullanılmış ürünü tüketenleri de etkiliyor. Bu maddelerden zehirlenen kişilerin pek çoğunda uzun vadeli etkilerin gözlendiğine dikkat çekilen Pestisit Atlası’nda, son yıllarda özellikle parkinson hastalığı veya lösemi gibi kronik rahatsızlıklarda önemli bir artış yaşandığına vurgu yapılıyor. Bu alanda önemli bilimsel çalışmaların olduğu ifade edilen Atlas’ta pestisitler ayrıca karaciğer ve meme kanseri, tip 2 diyabet ve astım, alerji, obezite ve hormon bozuklukları açısından artan risk oranlarıyla da ilişkilendiriliyor. Yine doğum kusurları, erken doğum ve büyüme bozukluklarını da pestisitlerle olan temasla gerekçelendiren Pestisit Atlası’nda, son yılların en yoğun pestisit tartışmasının ise glifosat üzerinden yürütüldüğü ifade ediliyor. Bu herbisitle temas eden ve kanser olan sayısız insanın, pestisit üreticisi Bayer’e tazminat davası açtığı belirtilen araştırmada, bu davaların 30 bin kadarının ise halen devam ettiği vurgulanıyor. Geçmiş yıllarda birçok davayı kaybeden Bayer’in yaklaşık 96 bin davacıyla uzlaşmaya vardığı bilgisi de veriliyor ve bugüne kadar varılan uzlaşmaların 11,6 milyar Euro’ya mal olduğu tahmininde bulunuluyor.
Yararlı böcekler zararlıların doğal düşmanı
Pestisitler sızarak, rüzgârla ya da hava yoluyla çok uzaklara, bazıları ise 1000 kilometre kadar uzağa taşınabiliyor. İnsan sağlığına verdiği büyük zararların yanı sıra bu taşınmanın da etkisiyle biyoçeşitliliğe zarar verdiğine, toprak ekosistemini yok ettiğine değinilen Pestisit Atlası’nda gıdalardaki pestisit kalıntılarının insan sağlığına ciddi zararlar verebildiği de belirtiliyor. Sentetik kimyasal pestisitler kullanılmadan uzun yıllar boyunca organik tarım yapılan arazilerdeki bitki çeşitliliğinin, sadece birkaç yıldır organik tarım yapılan arazilere oranla 17 kat daha fazla olduğuna değinilen Atlas’ta, yararlı böceklerin zararlıların doğal düşmanı olduğu belirtiliyor. Atlas’a göre yararlı böceklerin önceliklendirilmesiyle pestisit kullanımı önemli ölçüde azaltılabilir.
Pestisit ile faydalı böcekler de yok oluyor. Atlas’ta doğal faydalılar olarak tanımlanan uğurböceği, tırtır sineği veya kulağakaçanlar gibi canlıların doğal zararlı savaşçısı ve etkili bitki koruyucuları olduğuna dikkat çekiliyor. Bunların hem çevreye zarar vermediği hem de çiftçilere masraftan tasarruf ettirdiği belirtilirken pestisitler nedeniyle yaşam alanlarının büyük bir tehdit altında olduğuna yer veriliyor.
Pestisit yeraltı sularını da tehdit ediyor
Toprağın yanı sıra nehirler, denizler ve yeraltı su kaynakları da kirleniyor Pestisit Atlası’nda su kaynaklarının pestisitlerle kirlenmesi başlığı yer alıyor. Atlas’a göre çevre uzmanları nehirlerin, denizlerin, karasularının ve yeraltı sularının pestisitlerle ne kadar kirlendiğini düzenli aralıklarla yapılan testlerle ortaya koyuyor. Zararlı maddeler akarsulara genellikle tarım alanlarından sızma yoluyla, yüzeysel akıntıyla ve sürüklenmeyle ulaşıyor. Atlas’ta Türkiye’deki akarsu ve göllerde bulunan pestisit kalıntılarını belirlemeye yönelik bilimsel çalışmalarda tarımsal faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde sularda ve dip tortularında çeşitli pestisitlerin kalıntılarına rastlandığı belirtiliyor. Türkiye’deki akarsu ve gölleri pestisit kirliliğine karşı koruyacak bir kıyı-kenar şeridi uygulamasının olmadığı da Atlas’ta vurgulanıyor.
Ekolojik mahşer pestisitle geliyor!
Tarım için çok önemli olan yararlı böcekler de pestisitten nasibini alıyor. Pestisit Atlası, yapılan bilimsel çalışmaların yararlı böceklerin yok oluşunu hızlandırdığını gösteriyor. Pestisit Atlası yapılan araştırmalarda bütün böcek popülasyonlarının yüzde 41 oranında azaldığını ve bütün türlerin üçte birinin yok oluşla karşı karşıya kaldığını dikkat çekiyor. Sydney Üniversitesi’nin yaptığı araştırmayı baz alan Atlas, her yıl böceklerin toplam biyolojik kütlesinin yüzde 2,5 oranında azaldığını vurguluyor. Böcek ölümlerine dair bölgesel örnekleri de veren Pestisit Atlası, Birleşik Krallık’ta kelebek popülasyonun 1976’dan beri yaklaşık yarıya indiğini söylüyor. Alman doğa koruma bölgelerinde, rastgele alınan örneklere göre uçucu böceklerin biyolojik kütlesi 1989 ile 2016 yılları arasında yüzde 76 azaldı. Kuzey Amerika’da doğu kral kelebeğinin sayısı 30 yılda yaklaşık yüzde 80 geriledi. Hollanda’daysa evcikli böceklerin sayısı 2006 ile 2016 yılları arasında yüzde 60 azaldı.
Bakanlık’ tan hassasiyet bekleniyor
Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 yılında aldığı kararda hormonal sistem bozucu tiakloprid aktif maddesini içeren pestisitlerin kullanımı hakkında daha sonra karar vereceğini, şimdilik kullanıma devam edileceğini belirtmişti. Avrupa Birliği 15 Ocak 2020 tarihinde aldığı bir kararla tiakloprid kullanımını yasakladı. Yasaklama kararının tiaklopridin yeraltı sularına bulaşma potansiyelinin yüksek olması ve insanlarda üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler göstermesi nedeniyle alındığı belirtiliyordu. Bu ciddi gerekçelere rağmen tiakloprid Türkiye’de hâlâ yasaklanmadı. Pestisit Atlası’nda, 2021 yılında çıkarılan son pestisit yönetmeliğinde de hormonal sistem bozucu tiaklopridin çeşitli tarımsal ürünlerde kullanılmasına hâlâ izin verildiğini de ifade ediliyor.
Konuyla Tarım ve Orman Bakanlığı daha güçlü bir hassasiyet bekleniyorken Türkiye’ de pestisit kullanımındaki artışın, 1990-2017 yılları arasında yüzde 80’lere ulaştığı gözardı edilmemeli.
En yoğun pestisit kullanımı Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya… Pestisit Atlası’nda 2020 yılında Türkiye’de kullanılan pestisit miktarının 50 ile 60 bin ton/yıl olduğu tahmininde bulunuluyor.
Pestisit hangi illerde daha yoğun kullanılıyor?
Atlas’ta pestisit kullanılan illere yönelik çarpıcı bilgiler yer alıyor. Pestisit Atlası’nda kullanılan pestisit miktarının yaklaşık yüzde 50’sinin Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya’da kullanıldığı ifade ediliyor. Bu illerde hektar başına kullanılan pestisit miktarı çok fazla. Antalya’da 2020 yılında hektar başına pestisit kullanımı yaklaşık 14 kg, Manisa’da 9 kg seviyesinde. Pestisit kullanımının yoğun olduğu illerde halk sağlığı, biyoçeşitlilik kaybı, kimyasal kirlilik gibi önemli sorunların görülmesi bekleniyor.
Yasak var, uygulanmıyor
Pestisit Atlası’na göre Türkiye’de kullanılan pestisit etken madde sayısı 2018 yılında 385 adede düştü. 2008-2021 yılları arasında da 213 etken maddenin kullanımına yasak getirildi. Ancak Atlas’ta Türkiye’den ihraç edilen gıda ürünlerinde yasaklanmış pestisit kalıntılarının çıktığına bu nedenle pestisit etken madde sayısının resmi kurumların bildirdiği sayıdan çok daha fazla olduğuna işaret edildi.
Türkiye’ de 23 milyon çocuk pestisit tehlikesiyle karşı karşıya
Pestisit Atlası’nın Türkiye’ye dair bilgilerini oluşturan ve bilimsel okumaları yapan Gıda Mühendisi Yazar Dr. Bülent Şık, Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’ini çocukların oluşturduğunu kaydederek 23 milyon çocuğun pestisit tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Pestisit Atlası’nda sağlık ve çevre için özellikle yüksek düzeyde akut ve kronik risk oluşturduğu kanıtlanmış zehirlerin ‘Yüksek Riskli Pestisitler” olarak tanımlandığını söyleyen Şık, “Yüksek Riskli Pestisitler’lerin tanımlanması konusunda kriter var. Ancak hiçbir uluslararası anlaşma veya protokol bunların tamamına yer vermiyor. Tüm dünyada kullanılan bütün pestisitlerden hukuken bağlayıcı uluslararası sözleşmeler kapsamında düzenleme altına alınan pestisitlerin oranı sadece yüzde 4 seviyelerinde” olduğunu belirtti.
Dünyada biyoçeşitliliğin korunması için konulan uluslararası hedeflere ulaşmanın tek yolunun pestisit kullanımını azaltmak olduğunu vurgulayan Şık, “Her yıl bütün dünyada yaklaşık 385 milyon pestisit zehirlenmesi vakası yaşanıyor. Bu zehirlenmeden en fazla mağdur olanlar ise tarım alanında çalışan insanlar. Öte yandan Avrupa’da ekoloji ve sağlık nedeniyle kullanılmasına izin verilmeyen pestisitlerin üretilmesine ve başka ülkelere ihraç edilmesine ise devam ediliyor. AB’de pestisitlerin kullanım onayı katı kurallara bağlı. Buna rağmen onay verilirken pestisitlerin ekosistemlerin tamamı üzerindeki zararlı etkileri ne yazık ki dikkate alınmıyor” diye konuştu.
Hangi zehirler risk taşıyor
tarimpusulasi.com’ da yer alan habere göre zehirli Pestisitlerin Türkiye’de kullanıldığı alanlar şöyle:
Glifosat: Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kanser araştırma ajansı tarafından “muhtemel kanserojen” olarak sınıflandırılıyor. Türkiye’de zeytin, üzüm, portakal, mandalina, fındık, elma, kayısı, şeftali, greyfurt, limon, asma yaprağı üretiminde kullanılıyor. Bayer tarafından üretilen Glifosat’ın 2018’deki cirosu 841 milyon dolardır.
Tiametoksam: Arılar başta uçucu böceklere zarar verdiği için AB’de tarım arazilerinde kullanılması yasaklandı. Syngenta şirketi tarafından üretilen zehir, Türkiye’de marul, soya fasulyesi, yağlık zeytin, mısır, karpuz, hıyar, patlıcan, biber, domates, patates, şeftali, armut ve elma başta olmak üzere çeşitli ürünlerde kullanılıyor. Ürünün 2018’deki cirosu 242 milyon dolardır.
Glufosinate: Avrupa Kimyasallar Ajansı’na göre “üremeyi riske atıyor.” Türkiye’de zeytin, üzüm, erik, şeftali, kayısı, armut, kiraz, elma, limon ve turunçgillerde kullanılıyor. BASF tarafından üretilen Glufosinate’in 2018 yılı cirosu 227 milyon dolardır.
Klorantraniliprol: Su organizmaları için çok tehlikeli. Türkiye’de kullanılmasına izin verilen ürünler arasında en başta gelen pestisitlerden biri. Pamuk, şeker pancarı, mısır, yer fıstığı, mercimek, asma yaprağı, baş lahana, karnabahar, kornişon, hıyar, patlıcan, biber, domates, patates, ceviz, Antep fıstığı, fındık ve üzüm başta olmak üzere yaygın olarak tüketilen tüm meyve çeşitlerinde kullanılıyor. FMC tarafından üretilen Klorantraniliprol 2018 yılında 255 milyon dolarlık ciro elde etti.
Siprokonazol: AB’ye göre “üremeyi riske atıyor.” Türkiye’de şeker pancarı, buğday, mısır, pirinç, asma yaprağı ve üzümde kullanılıyor. Corteva tarafından üretilen Siprokonazol 2018 yılında dünyada 144 milyon dolar ciro elde etti.