DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

ESKİMEYEN KALDI MI?

Yayınlanma Tarihi : Google News

Covid-19 ile birlikte öyle bir yıl geçirdik ki sormayın.

Hani; ‘ bir ömre bedel’ denir ya!

Pandemi öncesi henüz çocukluk dönemlerini hatırlayanlar bile yaşlanıverdi birdenbire.

Şimdi her şey eskisi gibi olur mu?

Tabii ki hayır!

Eskiden enfeksiyonlara karşı hassas olan bazıları takardı maskeyi.

Şimdi ise bunca yaşanmışlığa rağmen maskesiz ortalıklarda dolaşanları garipsiyoruz.

Maske tıpkı mesafe ve hijyen gibi hayatımızın bir parçası artık.

İnsan değişiyor, alışıyor ve beraberinde de kendiyle birlikte birçok şeyi de değiştiriyor.

Yıllar önce İzmir’den Muğla’ya geldiğimde İzmir’deki sosyal yoğunluğumu bilen Muğla’ lı arkadaşlarım, Muğla’da fazla kalamayacağımı, buranın bana dar geleceğini ve kısa sürede dönüş yapacağımı söylemişlerdi.

Geçen zaman içerisinde biz çevremizi geniş tutmaya gayret ederek dar alana karşı mücadelemizi burada da sürdürmüştük. Ama tabii ki birçok kişi ise bu darlıktan dolayı fazla dayanamamışlar, ya çekip gitmişler ya da dar alana hapsolarak daralıp gitmişlerdi.

Pandemi böyle bir fırsat da sürdü insanın önüne. Adeta mesafeler açıldıkça alanlar genişledi. Sosyal medya platformları üzerinden yapılan toplantılar, konferanslar, panellerle tanıştı insan. Şehrin coğrafyasına kapamadı kendini.

İnsan talep edince servis sağlayıcılar da kendilerini genişlettiler, sayılarını arttırdılar.

Hizmet sektörü başta olmak üzere ticari alanda ciddi yapısal değişikliklere gidildi. Özellikle lojistik şirketler kendilerini muazzam geliştirdiler.

Sanıyorum yapay zekâ için çalışanlar bundan daha güzel bir fırsat bulamazlardı ve sektörlerin çoğunda artık insansız hizmet verme şekilleri yaygınlaşarak düne dair ezberlerimiz alaşağı edildi.

Düne ait ne varsa sil baştan tanzim edildi, yenilendi.

Velhasıl zihinlerimiz, bildiklerimiz, alışkanlıklarımız artık eskidi.

Yeni ufuklar beklemekte bizleri ve bu yeni düne göre çok daha acımasız ve hoşgörüsüz.

Önümüzde artık alışmak zorunda olduğumuz yeni araçlar, yeni terimler var.

Bizde balık baştan kokar!

Hangi iktidar gelirse gelsin şişmanlığını azaltamadığımız aksine gittikçe büyüttüğümüz, en önemli ve en büyük sektör de halen kamu ve her zamanki gibi pandemide de yine o, ağır abi rollerinde ve ağır davranıyor.

Belki kendine yakışanı yapıyor.

Sorumluluğu gereği ölçüyor, biçiyor ama o da farkında yeninin kendisinden ne beklediğinin.

Önümüzdeki günlerde kamuda yapılacak düzenlemelerle evden tıklayarak aldığımız hizmetlerin çok daha arttığını göreceğiz. Genel kurullar, kongreler, seminerler hatta normalleşecek olsak bile eğitimlerin bile pek çoğunun internet ortamından yapılmasının zorunlu tutulacağı günlere kendimizi hazırlamamız gerekiyor. Kurum kurum gezerek, çarşı pazar dolanarak yaptığımız işlerin çoğunu evde oturarak yapacağımız günler uzak değil.

Kurumlarımızın çoğu kendilerini yeni döneme hazırlama aşamasında ciddi anlamda kolları sıvamış durumdalar ve çok yakında yeni düzenlemelerin peşpeşe hayatımıza girdiklerini göreceğiz.

Sözün burasında yine bir anımı paylaşmak istiyorum müsaadenizle.

Yakın zamana kadar kamuda iş yapacağımız ve ihaleyi kazanan firmaların yasaklılık sorgusu Ankara’daki Kamu İhale Kurumu’na yazılarak yapılır orası da diğer ilgili kurumlarla haberleşerek yazımıza olumlu veya olumsuz cevabını gönderir ve biz kurum yöneticileri de buna göre ilgili firmayla ya sözleşme imzalar ya da yasaklı olduğunu bildirerek yeni bir değerlendirme yapardık. Tabii bu süre, yani Ankara’ya yazılıp oradan cevabın gelmesi falan yaklaşık onbeş gün ile bir ay arası bir süre kaybının yaşanmasına sebep olur ve hem firmalar hem de kurumlar için bu süre kaybı çok önemli olurdu.

Kısa adı (KİK) olan kurum daha sonra bu işi kolaylaştırarak ilgili diğer kurumların veri tabanlarından da yararlanarak kendi web sayfasına bir pencere açarak işi çok basitleştirip, hızlandırmıştı. Artık kurumun değerlendirmesi sonucu ilgili firmanın Ticaret Sicilinde yer alan ismini bu sayfadaki pencereye yazıyor, anında yasaklı olup olmadığı bilgisine ulaşabiliyorduk. Ama tabii kurumlardan sorumlu olan bazı yöneticiler, kafa olarak buna pek hazır değildiler ve böylesi önemli bir evrakın ille de resmi başlıklı kâğıtla ve ıslak imzalı olması konusunda epey ayak diremişler, bu yolun güvenirliği konusunda ciddi endişeleri olduğunu ifade etmişlerdi.

O süreçte yaşadığımız diyalogları unutamıyorum.

O süreçteki yaşananların bugün de bu süreçte fazlasıyla yaşanacağını tahmin etmek zor değil.

Öyle ya; artık her şeyin adı da tarifi de değişti.

İç ve dış güvenliğin yanına hatta onların da üstüne bir siber güvenlik kavramı eklendi.

‘Tam Bağımsızlık’ tarifi artık siber açıdan güvenliğini sağlayamayan ülkeler için tartışılır konuma geldi. Kendi milli yazılımın, programların yoksa iç güvenliğinin de, dış güvenliğinin de anlamı kalmadı artık.

Vatanın bile tarifi değişmekte.

Mavi Vatan, Gök Vatan, Kara Vatan, Bulut Vatan sınırlarını konuşur oldu uzmanlar.

Vatanımızın sınırları deyince artık kimse, “Edirne’den Van’a kadar” diye başlayan cümleler kurmuyor ve ‘Gönül Vatanımızın’ sınırlarından bahsediliyor.

Velhasıl düne dair ne varsa hepsi eskidi, anlamını yitirdi.

Biz çok hızlı değişimleri görmüş bir nesildik.

Radyoyla büyümüş, televizyonun her türlüsünü izlemiş, internetle kırklı yaşlarda da olsun tanışma şerefine ulaşmış bir nesildik ama bitmemiş!

Görecek günlerimiz de varmış daha.

Hiç eskimeyen değerlerimizle birlikte yeni değerlere, yeni tanımlara kucak açacağımız günler.

Erdal ÇİL

cerdal48@gmail.com

YORUM YAP