Faruk Saydam 19. Dönem Manisa Milletvekilliği yapmış değerli bir siyasetçidir. Ancak sadece siyasetçi kimliği ile değil büyük bir özveriyle hazırlanan “Saruhan/Manisa Milletvekilleri (1877-2011)” adlı kitabını da hazırlayan kişidir; edebiyat ve kültür dünyasıyla bağını sürdürmektedir.
Faruk Saydam Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) ’Açılışının 100. Yılında TBMM ve Manisa’ da Siyasi Hayat’ yayınıyla çok güzel bir eserin hazırlanmasına vesile olmuş. Kitabın genel çerçevesindeki konulardan bazı özet başlıklara dikkat çekeyim: ‘Türklerde Milli Egemenlik’, ‘ Toplumsal Katılımın Tarihi Kökenleri’ ‘Osmanlı’ dan Cumhuriyet’e Yönetim Biçimleri’ ‘Basından Örneklerle 12 Eylül’ veya ‘Askeri Darbe Sonrası Siyasal Ortam…’
Kitabın içeriğinde, ana başlıklar ele alınırken hem yerel hem siyasal tarih tanıklığına da yer verilmiş.
Öncelikle şunun altını çizeyim; benim açımdan yerel tarih okumalarımda siyasetin önemi, İktidar ilişkilerindeki eleştiri kavramı ile; siyasal temsilin kökenlerindeki ‘meşruiyet’ anlamı öne çıkar…
Bu yüzden yönetim sistemleri, demokrasi veya rejim yapısı ele alınırken, özellikle Parlamento tecrübesi yaşayan milletvekillerinin bakış açısının kayda geçirilmesi tarihi bir değerdedir.
İşte bu kişilerden kitapta yer alan isimlerden biri, benim de tanımaktan onur duyduğum, Faruk Saydam Ağabeydir.
Şimdi sizlere Faruk Saydam Ağabeyin siyasi anılarına ilişkin 3 olay anlatacağım.
1-Turgut Özal’ la ilgili bir hatıra.
Özal Cumhurbaşkanıdır. Meclis çalışmalarının sürdüğü sırada Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Çankaya Köşkü’ ne çağırılır. Köşk’ ün bekleme salonunda kendisiyle birlikte muhtelik bölgelerden çağrılan başka milletvekilleri de vardır. İçeri alınırlar. Faruk Saydam’ dan önce girenler Cumhurbaşkanı Özal’ ın elini sırayla öperler; Faruk Saydam elini çevirir ve tokalaşır! ‘’Sayın Cumhurbaşkanım, şimdi elinizi öpersem ‘mürailik’ (kelime anlamı ‘İkiyüzlülüktür; menfaatlerine göre süreklideğişen tiplere denir. OÖ) olur. Çünkü ben sizinle hemen hemen aynı yaştayım, der. ‘Bu davranışım çok hoşuna gitti’ diye ekler… (Sayfa/ 513)
Yazıda Sayın Cumhurbaşkanı’nın tebessüm ettiği ve durumu anlayışla karşıladığı belirtilir.
2-PETKİM Yönetim Kurulu ile ilgili bir hatıra.
Bu örnek de çok önemli.
Faruk Saydam milletvekilliği görevi bittikten sonra Petkim Yönetim Kurulu üyeliğine atanır. Kitaptaki ifadeler aynen şöyle: ‘’Ancak iki ay sonra uzmanı olmadığım bir alanda, çok büyük miktardaki işlere, trilyonlara imza attığım için, Petkim’ deki görevimden istifa ettim. Petkim’ den hiçbir Huzur Hakkı/ücret ve maaş almadım. Lekesiz bitirdiğim siyasi hayatımı, burada lekelememek adına, görevimden kendi isteğimle ayrıldım.’’
Faruk Saydam bu hatırasını naklederken şunun altını özellikle çiziyor: ’’ sonra uzmanı olmadığım bir alanda… hiçbir huzur Hakkı/ücret ve maaş almadım.’ (S/515)
Şimdi; siyaset kötüdür-iyidir diyenlere not; esas olan siyasetçinin onurlu duruşudur!
Nitekim Petkim kararı ile ilgili daha fazla bilgi almak için Faruk Saydam Ağabey’i telefonla aradım. Bir örnek verdi:
‘’Nafta gemisi (damıtılmış petrol ürünü) uzak limandan gelirken yolda fiyat değişiyor. Bildiğim bir konu değil; muhasebeyi kontrol imkânı yok. Yönetim Kurulu olarak imza atıyoruz ama bildiğim bir konu değil!’
Kitaptaki açıklamasına ek olarak şunları söyledi bana:
‘’Göreve başladığımız anda Huzur Hakkı istemediğime dair bir dilekçe hazırladım. Vehbi Dinçerler’ le bu göreve getirilmiştik; ben dilekçeyi hazırlarken kendilerine de haber verdim. ‘Faruk Bey benim de ismimi yazın’’ dedi; ‘’Huzur Hakkı’ nı ben de istemiyorum!’
3-‘Muavenet’ gemisinin tazminatı Hakkında.
Yıl 1992. NATO Tatbikatı sırasında ‘Muavemet’ adlı bir gemimizi Amerikalılar füzeyle vurur. Gemi batar ve oradaki subay ve askerlerimizin çoğu şehit olur.
Faruk Saydam bu konuyu incelemeye alır.
‘’Ben bu meselenin Milli Savunma Komisyonu’ nda üzerine gittim. Olayı Meclis’e taşıyarak üst üste konuşmalar yaptım. Amerikalılar, bu kaza sonucunda, bir Amerikalı askerden daha az bir tazminat ödemek ya da ödememek gibi bir tutum sergilediler. Ben buna muhalefet ettim. Meselenin takipçisi oldum.’’ (S/506)
Konuyla ilgili Faruk Saydam Ağabey’e detay sordum. Olayı incelerken önce füze atış evrelerinin detaylarını öğrendiğini; ateşleme 3. Aşamalı bir kontrol sonucunda gerçekleştiği için ‘kaza’ ihtimalinin olmadığını… Sonrasında Amerikalıların şehit ailelerimize ödemeyi kabul ettiklerini, ancak onların teklif ettiği şekliyle ‘erat bir asker’ karşılığı değil, Amerikalılardaki- rütbe karşılıklarının esas alınarak belirlenmesi gerektiğini belirtir.
Sonuç; Faruk Saydam’ ın konunun üzerine gitmesi sonucu, Amerikalılar tarafından şehit ailelerine mümkün olan en yüksek tazminatın ödenmesine çalışır.
…
Birkaç örneğini verdiğimiz bu sayfaların içinde daha pek çok tarihi olayların tanıklığı var.
MCBÜ ‘nin yayınladığı, ’Açılışının 100. Yılında TBMM ve Manisa’ da Siyasi Hayat’ kitabı; genel çerçevesi itibariyle demokratik bir sistemde milletvekillerinin ve siyasal partiler işlevinin, esas olarak Halka karşı sorumluluk ve Halk adına eleştiri getirdiklerini hatırlatıyor.
Ama bunun yanında göreceksiniz ki;
Faruk Saydam gibi ‘karakter’ sahibi insanlar da, özellikle ‘Anayasal meşruiyet’ ve Yasama Meclis’inin onurunu yükselten büyük bir değer taşıyorlar.