Son günlerde Tanzim satış marketlerinin açılması gündemde; nedeni ise büyük marketlerde fiyatların spekülatif olarak yükseltiliyor iddiası…
Hükümet birkaç yıl öncede patates-soğan fiyatların yüksekliği nedeniyle tanzim çadırlar kurmuştu…
Şimdi tanzim marketler açılacak.
Bence rezillik… Üretim ekonomisi, fiyat mekanizması, kaynak dağılımı, büyüme stratejisi, enflasyonun yapısı, sosyal fayda gibi alanlarda piyasa düzenleyicilerinin işbilmezliği bu duruma getirdi bizi. Yani tarımda bir türlü gıda fiyatları artışı engellenemiyor ve enflasyonun önemli bir nedeni bu.
Nedense şu tarımı bir türlü halledemedik!..
Örneğin tarımsal üretim konusunda ‘Örümcek Ağı Teoremi’ ya da Corweb Teorisi diye bir şey var; yani biraz bu meseleleri kafa yoran bile tarım ürünleri fiyatlandırmaları, üretim planlaması, stok rantabilitesi gibi kavramları bilir…
Ama bunları anlatmayacağız; size global etkileri olabilecek kriz senaryoları üzerinden tarihten örnekler vereceğiz.
Örneğin tarım sektörü. Biliyorsunuz tarımdaki arz sıkıntıları pandemi döneminde daha da etkili oldu; dünyada da bu fiyatlar artıyor, ayrıca enflasyon yükseliyor. Ekonominin genelinde son günlerde yok dolardı, faizdi, FED (Amerikan Merkez Bankası) tahvil alımını azalttı filan, derken ekonominin genel durumunda para arzı politikalarında sıkıntıların arttığını görüyoruz.
Biz de karınca-kararınca bu konuda bir şeyler söyleyelim dedik…
İlk olarak şunu soralım; dünyada kriz neden çıkar?
Krizlerin birkaç nedeni olabilir; mesela aniden teknolojik bir ‘sıçrama’ yapmış olabilirler, geleneksel üretim darbe yer; buluş-icat yapılmış olabilir, diğer ara mallar bir anda çöpe atılabilir; pazarın aniden genişlemesi olabilir, ama borçluluk rasyoları bozulmuştur; stratejik ya da sektörel ani bir avantaj yakalanmış ancak planlamalarda geç kalınmış, olabilir… Bunlar normal; arz-talep, gelir-gider, üretim tüketim dengelerine yakın bir oturmuş sistemde, verimlilik-satış şartlarının genişlemesi; bunun aleyhinde olanla için gelir azalmasıdır.
Ancak bizim sözünü ettiğimiz kriz, spekülatif para kazançlarının büyümesiyle riskli pozisyonların sağladığı servet artışlarındaki fiyatlardır. Peki spekülatif olmayan kazanç oranı nedir; yani dünyada makul bir sermaye kazanç oranı var mıdır?
…Yani değişik ülkeler ve dönemler ortalamalarına bakarak sermayenizle kazanacağınız ‘normal’ bir getiri değeri var mıdır?
Vardır.
Sermayenin getirisi, enflasyondan arındırılmış olarak yüzde yedi olması normal kabul edilmiştir; bundan çok fazla getiriler, ekonomide ‘balon’ fiyatlar oluşturabilir, denir. Çünkü bir kesim aşırı zengin olmuşsa öte yanda halkın aşırı fakirleşmesi, parasını –daha fazla- harcayamayacak kadar gelir sıkışmasına düşmesi, balon’u patlatır…
Zamanımızda bu finansal fiyatlamalar biraz da borç bulma imkânlarının genişliğiyle atbaşı gider; bu konuda çağımızın ilk krizlerinden biri Hollanda’da yaşanmıştır. O günlere dek Avrupa, (15. Yüzyıldan sonra,) kendisini adlandırdığı biçimiyle ‘Karanlık Çağ’ dan çıkmaktadır…
Fatih Sultan Mehmet’in Doğu Roma’ yı alması; Osmanlılar için parlak bir dönemken Batı için zamanın durduğu-hatta geriye gittiği bir çağdır;
Hollanda bu tarihi dönüşümün kavşak noktalarından biridir; sömürge imparatorluklarının kurulduğu bir çağda, buradan Hindistan’a, Uzak Asya’ya, Afrika’ya çok yüksek kar oranlarıyla ticaret yapmaya başlarlar.
Amsterdam o dönemde Osmanlı’dan getirilen lale soğanlarıyla zenginliğin en gösterişli simgesi olarak bir medeniyet üstünlüğü yaşamaktadır!.. Renklerindeki çeşitlilik asilzadelerin, güçlerini açığa vuracakları bir sosyal itibar konusu yapılmaktadır. Lale soğanları o kadar değerlidir ki tıpkı değerli madenler gibi çok itibarlı fiyatlarla işlem görmektedir; mesela bazı çeşitlerinin değeri memurların yıllık gelirlerinin 15 katına kadar çıkabilmektedir.
Bu fiyatlandırmada Spekülatörlerin hisse alıp-satmasında borç verme mekanizması yardımcı oluyordu;
Şubat 1637.
Birden lale borsasında fiyatlar alaşağı olur; çünkü son fiyatları verenler borç bulamamaya başladı; birden-bire tereddüt başladı; o an Lale borsası çöktü;
Bu tarihteki ilk spekülatif ekonomik kriz olarak anlatılır…
O yıllarda Avrupa, pek çok ülke yeni sömürgeler bulma peşindedir; uzak-seferlerin bir amacı da bir çeşit köle ticaretidir. Madenlerde ağır koşullarda çalıştırılan insanlar; incik-boncuk verilerek takas edilen değerli taşlar, Avrupa’ nın zenginliğini arttırır…
Bu ticaretten gelen şatafatlı hayat aile kavramını bile vurmuş ve bel soğukluğu gibi hastalıkların artmasına yol açmıştır…
Ancak bir başka sorun daha kapıdadır: Gıda fiyatlarının aşırı yükselmesi… Finansal kazançlardaki açgözlülük öyle tüketim iştahına dönüşmüş ki, gelir adaletsizliğinin büyümesiyle, halkın büyük kısmının gıda stoklarına erişimi kısıtlanmıştır. Hastalıklar artar, veba salgını gelir.
Böyle bir örnek, 1800’ lü yıllarda da yaşanmıştır; İngiltere’ de binlerce insan gıda kıtlığından ölmüştür. Hem de basit bir nedenden ötürü; patates mantarı yüzünden.
Anlatalım;
Avrupa’daki toprak sahibi zengin insanlar şatafatlı hayatlarını sürdürürken artık topraklarıyla ilgilenmez olur. Topraklar kiralanmaya başlanır. Ama kiralamada iş üretici köylüye gelinceye kadar toprak dört-beş kez el değiştiriyor, maliyet yükseliyor ve bu da ürün fiyatlarının aşırı derecede artmasına yol açıyormuş. Bunun sonucu olarak toprak az ekilmeye başlanır; o dönemde İngiltere gıda arz açığına kapatmak için nispeten daha geniş topraklara sahip olan İrlanda’dan gıda alımını yapıyordu; buğday ve et buradan getirtiliyordu.
İrlanda’da patates mantarı ortaya çıkınca ürün alınamaz oldu; birkaç yıl içinde 500 bin ile bir milyon insanın ölümüne neden olan bir gıda kıtlığı yaşandı. Çünkü ne kadar zengin olursanız olun; kasanızdaki altını, cebinizdeki para’ yı, aç kaldığınızda, karnınızı doyurmak için yiyemezsiniz!
Nitekim sonuç tam bir faciaydı. İngiltere’deki bu olayın o yıllarda hiç akla gelmeyen ama dünya tarihine çok önemli bir etkisi daha oldu:
Bu patates mantarı yüzünden ürün alınamayınca, 1845-1849 yılları arasında iki milyona yakın insan göç etti…. Büyük ölçüde, Amerika’ya gitti.
Örneğin Eski Amerika Başkanı Bill Clinton, İrlandalıdır.
İşte kârlılık oranlarındaki yüzde yedinin üstünde getirilerin, spekülatif yatırımların dünya tarihindeki rolüne ilişkin birkaç örnek verdik…
Siz siz olun, ekonomik rakamlardaki yüzde yedilere dikkat edin;
Tarım fiyatlarına bir de bu gözle bakın!.
OSMAN ÖZBAŞ