İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin gurup toplantısında konuştu.
Akşener konuşmasında ekonomiye değinerek “Dolar 8 lirayı geçmiş, Euro 10 liraya yürüyor. Bu tabloya bakınca, senin keyif çayı içesin geliyor mu Sayın Erdoğan? Gençlerin yaklaşık üçte biri işsiz, üçte ikisi memleketten umudu kesmiş.” ifadesini kullandı.
”Çaresiz vatandaşa keyif çayı veren utanmazlık; o beş müteahhitten biri biraz ağlayınca ne yaptı, hatırlıyor musunuz? 500 milyon liralık vergi borcunu tek kalemde sıfırladı. Yandaş müteahhidini, milletinden daha çok düşünen bir anlayış, bizi elbette anlayamaz.” dedi.
Akşener, İktidarın tarım hayvancılık, süt politikalarını eleştirirken, ette dışa bağımlılığın arttığını, süt politikalarının ise çiftçilerin hayvanlarını kesmeye zorladığını söyledi:
”Ulusal Süt konseyinde sütün fiyatını belirleyen 12 üyenin 9′ unun ineği yok!’ dedi.
‘2021 Bütçesi Türkiye’nin fakirleştiğinin itiraf belgesidir’
Akşener, bütçeye ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
”Şöyle özetleyeyim: 2021 bütçesi, iktidarın 2023 hedeflerini, 2053’e erteliyor. Yani bugünün sorunlarını gidermiyor, dertli vatandaşımıza 30 yıl sonrasının hayallerini pazarlıyor. Ana hatlarından anlıyoruz ki bu bütçe, Türkiye’nin fakirleştiğinin itiraf belgesidir. Bu bütçe, Türkiye’nin, aynı 1990’lı yıllarda olduğu gibi, yeniden “bütçe açığı – borçlanma – faiz sarmalına” girdiğini söylüyor. Bu bütçede, kişi başı milli gelir, 14 yıl öncesine dönüyor. Bu bütçede, yatırımların oranı 2002’nin bile altına düşüyor.”
‘Güçlü olan, vatandaşını boykota çağırıp, kendi işini milletine yıkmaz.’
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’ya boykot çağrısına değinerek, “Güçlü olan, vatandaşını boykota çağırıp, kendi işini milletine yıkmaz.” dedi.
Fransa’ya karşı boykot çağrılarına ilişkin olarak şunları söyledi:
”Emmanuel Macron’u, ve onun temsil ettiği bu barbar zihniyeti kınıyorum. Ne var ki, bizim kınamak ve kınanmaktan öte dertlerimiz var. Türkiye’nin karakteri, bize saygısızlık yapana hakaret etmek değil, bize saygısızlık yapanı pişman etmektir. Ama bu, lafla olmaz. Ağız dalaşına girmek, güçsüzlerin, acizlerin başvurduğu bir yoldur.
Güçlü olan, ağız dalaşına girmez. Güçlü olan, “Ey Fransa, Ey Amerika, Ey İsrail” deyip, perde arkasında al gülüm, ver gülüm yapmaz. Güçlü olan, vatandaşını boykota çağırıp, kendi işini milletine yıkmaz. Güçlü olan, gerekeni yapar.
Ama güçlü olmak için, akıllı bir dış politika yürütmek gerekir. Güçlü olmak için, üreten, sağlam bir ekonomiye sahip olmak gerekir. Güçlü olmak için, memlekette demokrasiyi, hukuku ve adaleti hakim kılmak gerekir.
O nedenle Sayın Erdoğan’a sesleniyorum;
Türk dış politikasını, egona meze yapmaktan artık vazgeç. Yabancı ülkelerin ergen tavırlı liderlerine, hak ettikleri cevabı, aynı ergen tavırla değil, devlet adamlığıyla ver. Bulunduğun makama yakışan da, ülkenin menfaatine olan da budur.
‘Cumhuriyet şereftir. Bu şeref, bize şanlı tarihimizin bir armağanıdır.’
Bizler, Atatürk gerçeğini, Cumhuriyet gerçeğini, tam bağımsız Türkiye gerçeğini, şerefle yaşamaya devam edeceğiz.
Çünkü, Cumhuriyet şereftir. Çünkü bu şeref, bize şanlı tarihimizin bir armağanıdır.
Çünkü bu şeref bizimdir,
Çünkü bu şeref, memleketin tüm evlatlarınındır.
Selam şanlı mazimize! Selam yarına! Selam zafer ordusunun silahlarına!
Ey geçmişin yiğitleri! Selam sizlere!
Ey yarının şehitleri! Selam sizlere!
Bize bu güzel günü, insanca ve özgür yaşama onurunu hediye eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm istiklal kahramanlarımıza, bir kez daha minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Türk Milleti.”