Anadolu Düşünce ve Strateji Merkezi Temsilcisi, eski il başkanı, siyasetçi İlkay Şimşek, mevcut iktidar döneminde toplumsal yapının bozulduğunu belirterek, “Araştırma şirketleri bu durumu doğruluyor, sadece toplumsal yapımız değil, kültürel değerlerimiz de olumsuz yönde değişim gösteriyor, dayanışma ruhu giderek azalıyor, yerini gıybet alıyor” dedi.
HABER MERKEZİ- Anadolu Düşünce ve Strateji Merkezi Temsilcisi, eski il başkanı, siyasetçi İlkay Şimşek, mevcut iktidar döneminde toplumsal yapının bozulduğunu belirterek, araştırma şirketlerinin bu durumu doğruladığını, sadece toplumsal yapının değil, kültürel değerlerin de olumsuz yönde değişim gösterdiğini, dayanışma ruhunun giderek azaldığını ve yerini gıybetin aldığını söyledi. İlkay Şimşek gelinen noktada Müslüman Türk milletine yakışmayan söylem ve olaylar yaşandığını, sosyal ilişkilerin belki de tarihte hiç bu kadar hızlı bozulmadığını, bu durumun telafisi mümkün olmayan boyutlara ulaştığını ifade etti. Şimşek, güvenilir bir araştırma şirketinin Türk toplumunun paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma kültürü üzerine 2 bin 94 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma sonucunun, halkın yüzde 51,2’sinin toplumun dayanışma ruhunun giderek azaldığını düşündüğünü ortaya koymasının da üzüntü verici olduğunu belirtti. Şimşek, araştırmanın ayrıca halkın yüzde 57,3’ünün toplumundaki kültürel değerlerin olumsuz yönde değişim gösterdiğini düşündüğünü ortaya koyduğunu da vurguladı.
DUYDUKLARIM BENİ ÇOK ÜZÜYOR
İlkay Şimşek, konuyla ilgili yaptığı açıklamasında şu detaylara yer verdi: “Maalesef toplumsal yapımızda yaşanan bu bozulma, siyasetten spora, devlet dairelerinden sokağa kadar her toplumsal katmanda gıybet olarak karşımıza çıkıyor. Ahmet’i duydun mu? Batmış. Kesin kumar oynamıştır, bara, pavyona gitmiştir! Mehmet’i duydun mu? Kısa sürede zengin olmuş. Kesin tarlasında altın buldu bu herif. Hasan yeni bir işyeri açmış, çulsuzun tekiydi bu, nereden buldu parayı? Uyuz oluyordum zaten, kesin gayri meşru işler yapıyordur! Hüseyin son model araba almış, alsa ne olacak, ben biliyorum bankalara trilyonlarca borcu var! Veli eşinden ayrılmış; ayrılacakları belliydi zaten, eşi nemrut bir kadındı! Ali’nin çocuğu olmuyormuş, olmaz tabi bir sürü kötülüğü var, Allahın sopası yok. Halil abiler yepyeni bir ev almışlar, alırlar tabi adam yıllarca devlet memurluğu yaptı, rüşvet almıştır! İşte Müslüman Türk milletinin kendi aralarındaki bazı muhabbetlerinden kesitler, daha da kötüleri var, ama tabi ki burada yazılmaz. Şeytan fiziki bir varlık değildir, şeytan işte bu tip muhabbetlerin görünmeyen onur konuğudur. Müslümanlık Cuma günleri, kandil günleri, bayram günleri kafiyeli mâniler paylaşmakla olmaz. Müslümanlık dürüstlükle, gıybet denen hastalıktan uzak durmakla, insanların arkasından kötü kelam etmemekle olur. Yukarıdaki sohbetlere denk gelmeyen varsa ben de Ay’da yaşıyorum demektir. Toplumsal ilişkiler belki de tarihte hiç bu kadar hızlı bozulmamıştı. Aile, bireyselleşme, narsisizm, sapkınlıklar, minimize olan kişisel ilişkiler ve inançsızlık, telafisi mümkün olamayacak boyutlara ulaşmıştır. Türk ve Müslüman halkımızın içine düşürüldüğü bu durumdan bir an önce kurtulması ve özüne dönmesi gerekmektedir.”
ÖZELLİKLE GIYBETTEN UZAK DURALIM!
İlkay Şimşek, Bir Türk ve Müslüman’a yakışmayan bir davranış olan gıybettin dinimizce de yasaklanmış olduğunu belirterek açıklamasında şu uyarıda bulundu: “İslam’da insan haklarının en önemlilerinden olan ve ‘Irz’ kavramıyla ifade olunan kişinin dokunulmazlığı ilkesine büyük değer verilmiştir. Bu itibarla bir kimsenin gıyabında hem şahsıyla ilgili maddi, manevi, ruhi, ahlaki ve dini kusurlarından söz edilmesi, hem de kendi çocukları, annesi, babası ve diğer yakınlarından hoşlanmayacağı şekilde bahsedilmesi gıybet sayılmıştır. İnsanın kalbinin kırılmasına, onurunun incinmesine, insanlar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının incelmesine neden olması dolayısıyla Allah Resûlü insanları gıybetten şiddetle sakındırmıştır. Gıybet, önlem alınmadığında toplum için ciddi sorunlar yaratır. Gıybetle başlayan afetler zinciri insanlar arasında kin, nefret, düşmanlık, bozgunculuk meydana getirebilecek fiilleri tetikler. Bu nedenle öncelikle Devlet yöneticileri, makam ve mevki sahipleri, idareciler, belli grup ve kuruluşların başkan ve yöneticileri, toplum önderleri hâl, hareket ve davranışlarına dikkat etmeli, husumet yaratacak eylemlerden uzak durmalı, insan onur ve şerefine yönelik sözler sarf etmemeli, toplumu bölen, ezen ve aşağılayan cümleler kurmamalıdır. Toplum bireylerinin örnek aldığı yönetici ve idarecilerin gıybet eylemi içinde olması, toplumun geri kalan tüm üyelerinin de bu eylemi normalleştirmesine neden olacaktır. Allah, Türk milletini ve Müslüman alemini bu illetten uzak tutsun, geri dönüşü olmayan bu yoldan kurtulmayı, Milli birlik ve beraberlik içinde, barış ve kardeşlik duygularıyla yaşamayı nasip etsin.”