Dünyamız, bağlı bulunduğu güneş sistemi içinde canlı barındıran tek gezegen olarak biliniyor.
Biz, yani insanoğlu da bu gezegen içinde tek düşünen canlı türü olarak kabul ediliyoruz, tabi bu bizim kendi kendimize verdiğimiz bir karar.
Düşünen ve akıllı varlıklar olarak kendimize bir paye biçmişiz, ama bu bir yanılsama içeriyor da olabilir.
Çünkü, yine aynı insanoğlu düşünce ve aklın tanımını da kendince yapmış, oysa bu tanımlarla uygulamaları asla örtüşmüyor.
Düşünce ya da fikir, dünya modellerinin var oluşuna izin veren ve böylece etkin olarak onların amaçlarına, planlarına, sonlarına ve arzularına bağlı olan uğraş olarak tanımlanıyor.
Akıl ise felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesini ifade ediyor.
Şimdi, eğer gerçek buysa ve diğer canlılar bu vasıflara sahip değilse -iyi ki de sahip değiller- dünyayı yaşanmaz bir hale getiren kim oluyor?
Akıllı olduğu iddia edilen insan mı, yoksa akılsız olduğu ve düşünemediği iddia edilen hayvanlar mı?
Binilen dalın kesilmesi deyimini herkes bilir, aptallığı anlatır, çünkü sadece aptal, yani akılsız kişiler bindiği dalı keser.
Siz hiç oturduğu dalı kesen bir kuş, kedi veya maymun gördünüz mü?
Biraz daha genişletelim, siz hiç ormanları yakan, ağaçları kesen, dereleri kurutan, denizleri kirleten, beslenme amacının dışında gruplar halinde birbiriyle savaşan, toplu katliamlar yapan, doğasına zarar veren tek bir hayvan gördünüz mü?
Görmediniz, görmedik, görmeyeceğiz.
Ama çok yakında insanlık 3’üncü dünya savaşını da görecek.
Düşündüğü ve bunu yapabilmesi için aklı olduğu iddia edilen insanlık, bebek, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden birbirini katledecek.
Şimdi siz bu eylemleri hayata geçirenlere akıllı diyorsanız, bu sizin sorununuz.
Ben bunca aptala, akıllı diyemeyecek kadar düşünebiliyorum.
Ve bunca aptalın, dünyanın ve diğer tüm canlıların selameti için imha olmasını diliyorum.
Zira, doğru kullanılmayan akıl, akıl değildir, olsa olsa ölümcül bir virüstür.