Covid-19 resmen İş kazaları sınıfına girmiyor ama İşçi Güvenliğinin sağlanmasında sorunlar devam ediyor; İSİG’e göre (İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği) mayıs ayında 156 işçi hayatını kaybetti. En çok ölüm, 30 can kaybıyla İstanbul’da kayda geçti.
İşçilerin yüzde 19’u Covid-19 nedeniyle, yüzde 19’u servis kazasında, yüzde 16’sı da ezilme-göçük sonucu hayatını kaybetti. Ölenlerin 150’si erkek, altısı kadın. Ayrıca işçilerin arasında altı çocuk, 14 de mülteci/göçmen var.
İSİG Meclisi’ ne göre faal işçilerin Covid-19 ölümü de İş Cinayeti olarak değerlendiriliyor
İSİG Meclisi Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının tespit edilmesinden dokuz gün sonra (20 Mart 2020’de) ‘Covid-19 ve işçi sağlığı taleplerimiz’ konulu açıklamasında, pandemi nedeniyle başta sağlık emekçileri olmak üzere, evden çalışanlar dahil, faal işçilerin ölümcül seyirli mesleki bulaşıcı hastalıktan ölümleri ‘iş cinayeti’ olarak değerlendirdiğini ifade etmişti.
İSİG’e göre Covid-19 nedeniyle Mart ayında 14 işçi, Nisan ayında 103 işçi ve Mayıs ayında 29 işçi yaşamını yitirdi.
Covid-19 resmen İş kazaları sınıfına girmiyor ama İşçi Güvenliğinin sağlanmasında sorunlar devam ediyor
Türkiye’ de iş kazaları ve işçi ölümlerinde korona pandemisinden önce de acıklı tablo devam ediyordu. Nitekim SKG ve Eurostat istatistikleri ülkemizde ölümlü iş kazalarında Avrupa’da ilk sırada olduğunu gösteriyor.
Bu konuda Hükümet önlemleri arttırdı, mesela işyerinde kaza ihtimali oluşturabilecek tehlikelerin tespit edilmesi ve alınması gereken önlemlere ilişkin mevzuatı geliştirdi. Ancak ‘acıklı tablo’ değişmedi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre iş kazası sonucu ölüm sayısı, 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun kabul edildiği 2012 yılında 745 iken, 2017 yılında 1633 oldu.
İSİG Meclisi’ nin çalışmasında ise sonuçlar bu yıl daha çarpıcı rakamlara dönüştü; araştırmada yüzde 79’u ulusal ve yerel basından, yüzde 21’i ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sendikalara ulaşılarak öğrenildiği vurgulanarak, ‘tespit ettiğimiz kadarıyla 2019 yılında en az 1736 işçi yaşamını yitirdi…’ ifadesi yer aldı.
İşyeri güvenliği adımları atılırken meslek hastalığı kavramı hâlâ tartışmalı
TÜİK ve SGK verilerinden elde edilen bilgilere göre kayıtdışı istihdam oranları hâlâ yüksek; bu konuda Hükümetler birçok adım atsa da kayıtdışılık ciddi bir hak kaybı olarak işçilerin kanayan yarası olmaya devam ediyor.
Bunun yanında meslek hastalığı kavramı üzerinden bazı tartışmalar da devam ediyor. Bir kere ‘meslek hastalığı’ sınıflandırması ve mahkeme süreci uzun olarak görülüyor. Öte yandan yeni iş güvenliği yasalarında öncelikle işçiye iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını isteme hakkı getirilmesine rağmen buna ne kadar dikkat edildiği de kuşkulu.
Öte yandan pekçok işyerinde de iş güvenliği denetimi kurumu güçlendirildi, yetkileri arttı. İş güvenliği alanında özellikle tehlikeli işlerde mesleki eğitim almamış kişilerin çalıştırılmasının engellendiği de unutulmamalı.
İşyerinde kaza ihtimali oluşturabilecek tehlikelerin tespit edilmesi ve alınması gereken önlemlere ilişkin mevzuat geliştirilirken, karşılaşılabilecek kaza karşısında alınacak tedbirlere ilişkin kuralların çerçevesi sıkı-sıkıya belirlendi.
İş kazaları önleyici faaliyetlere ödenen para, tazminat ve işyeri üretim kaybının kat kat altında; işyeri güvenliğine dikkat edilmeli
Aslında bu konudaki mevzuatların temel noktası çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden tespitine dayanıyor. Çünkü Uluslarararası Çalışma Örgütü ILO (International Labour Organization) ‘ a göre iş kazalarının sadece %2 ‘si korunması mümkün olmayan riskleri içerirken, önüne geçilmesi mümkün iş kazalarının oranını ise % 98 olarak yer alıyor.
Bu nedenle iş güvenliği ve meslek hastalığı için önleyici faaliyetler için ödenen paralar, tazminat tutarının kat kat altında olduğu unutulmalı.