DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

İzmir’de arı ırkı ıslah projesi ve Efe Arısı üretim çalışmaları devam ediyor

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
İzmir’de arı ırkı ıslah projesi ve Efe Arısı üretim çalışmaları devam ediyor

Haber: Fulya OMAÇ / İZMİR

‘Ülkesel Arıcılık Projesi’ kapsamında Çeşme Eşek Adası’nda başlatılan arı ırkı saflaştırma projesi 10. yılında ‘Efe Arısı’ adıyla tescillenmesinin ardından, bal üretiminde dünya ikincisi olan Türkiye, bal verimi yüksek bu arı ırkıyla zirveyi hedefliyor..

Arıcılıkta Türkiye ve dünyadaki ilkler İzmir’de uygulanıyor

Türkiye’de  ilk   kez   İzmir’de  oluşturulan   Arı  Davranışları   Laboratuvarı   ile   dünyada   ilk   kez TAGEM tarafından tasarlanan ve uygulamaya koyulan motorize kamera sistemiyle arıların davranışsal etogramı çalışmaları 2020 yılından itibaren ülke arıcılığına hizmet veriyor…

‘Ülkesel Arıcılık  Projesi’   kapsamında  2008 yılında Ege Tarımsal   Araştırma   Enstitüsü’nce başlatılan ve 2019 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye’nin ikinci arı ekotipi olarak ‘Efe Arısı’ adıyla tescillenen arı ırkı ıslah projesi 2020 yılından itibaren “Efe Arısı’nın Islahı, Damızlık Üretimi ve Korunması” olarak sürdürülüyor. Efe Arısı’nın bölge arılarına göre bal veriminin yüzde 25-35 oranında daha yüksek olması ve yavru veriminin de yükseltilmesi amaçlanan   projede   istenilen   verimler   alınmaya   başlandı.   Ancak  küresel   ısınmaya   bağlı olarak  doğal   floranın   yetersiz   olması   2020   yılında   çoğu   kolonileri   güçsüzleştirerek,   ülke genelinde   bal   arılarının   yeterli   nektar   toplayamamasına   sebep   oldu.   İklim   değişikliği sebebiyle florada yaşanan sıkıntılar, genetik tabanlı olmasının yanı sıra, çoğunlukla doğaya bağlı olarak yürütülen bal verimini de olumsuz etkiledi.

SAF ARI IRKI ÜRETİMİ ÇEŞME EŞEK ADASI’NDA BAŞLATILDI

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü (ETAE) Arıcılık Ar-Ge İnovasyon ve Ticari Ana Arı Üretim Şubesi   Şefi   Zir.   Yük.   Müh.   Neslihan   Özsoy   Taşkıran,   ülkemiz   arıcılığının   gelişmesi   ve arıcılığımızın   dünya   çapında   önem   kazanması   açısından   2013   yılından   bu   yana   arıcılık üzerine bilimsel çalışmalar sürdürdüğünü söyledi. Zir. Yük. Müh. Taşkıran, hedefinin tescilli Efe   Arısı’nın   çeşitli   verim   yönlerinde   ıslah   çalışmaları   olduğunu   belirterek, “Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından 2020 yılında kabul edilen, doktora tez konumu da bu amaca yönelik belirledik ve çalışmalara başladık. Arıcılığın önemli sorunlarından biri zengin floraya sahip ülkemizde bal arısı kolonilerinin birim üretkenliğinin düşük   olması,   farklı   ırk   ve  ekotiplerin   bölgelere   uyum   göstermesi   yönünde   ıslah çalışmalarının az olmasıdır. Biz de ETAE olarak Zir. Yük. Müh. Üzeyir Karaca önderliğinde 2008   yılından   itibaren  Ege   ekotipinin   ıslahına   başladık.   İzmir   ve  çevresinde   kolonileri taşınmamış, içine başka arı girmemiş yerlerden seçmeler yaparak 201 koloni oluşturarak, bunların arasından en iyilerini  seçerek ana arılar ürettik.  Projenin damızlık ana arılarının çiftleştirilmesini  tecritli   bir   koşul   olan   (diğer   arıların   karışmasını  önleyecek   şekilde)   Eşek Adası’nda gerçekleştirdik.” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN EN UZUN SÜRE ISLAH EDİLEN VE KORUNAN ARI KOLONİSİ

Saf Arı Irkı Üretme  Projesi kapsamında yıl içinde üç kez 21 günde bir yapılan periyodik kontrollerde; kolonilerin arılı ve yavrulu çerçeve sayıları, bal verimleri, kışlama yetenekleri ve davranış (hırçınlık) ölçümlerini yaparak, koloni indeks değerleri hesapladıklarını ve ilk 50’ye giren   kolonileri   damızlık   olarak   seçerek   bir   sonraki jenerasyonun   ebeveyn   hatlarını oluşturduklarını vurgulayan Zir. Yük. Müh. Neslihan Özsoy Taşkıran, sözlerine şöyle devam etti:

“10  yıl   boyunca   Çeşme,   Uşak,   Afyon,   Kütahya,   Menemen   beşgeninde   yürüttüğümüz projemizi,   2017’de   “İzmir   Yöresi   Bal   Arılarında   Saf   Hat   Oluşturma   Çalışmaları   Projesi”, 2018’de de “Batı Ege Bal Arılarının Islahı ve Korunması” ismiyle sürdürdük. Projemiz 11. yılında mutlu sona ulaşarak ‘Efe Arısı’ ismiyle 2019’da tescillendi. Efe Arısı’nı çama yatkın, yani kendisini çama hazırlayan, çam balı üretiminde diğer bölge arılarına göre çok üstün olan, diğer arılara göre çok hızlı gelişim sağlayan, yavru verimi yüksek ve yeterli flora olduğu sürece bal verimi de yüksek olan bir arı ekotipini üretmiş olduk. TAGEM ve Hayvancılık Genel Müdürlüğü  (HAYGEM)  Araştırmaları  sistemi  içerisinde  sürdürdüğümüz  bu projeyle Türkiye’nin   en   uzun   süre   ıslah   edilen  ve   korunan   arı  sürüsüne   sahip  olundu.  Şu   anda Damızlık koloniler (damızlık ana arı üretimi kolonileri) Bozcaada’da, F1 kolonileri (ana arı üretim kolonileri) ise ETAE Arılığı’nda bulunuyor.”

TAŞKIRAN: PANDEMİ DÖNEMİNDE ÇALIŞMALARIMIZI AKSATMADIK

Pandemi döneminde de en üstün nitelikli arı ve en verimli bal üretimi için ıslah çalışmalarına devam   ettiklerini,   ana  arı   üretimlerini  aksatmadıklarını,   kolonileri  flora   takibine   aldıklarını kaydeden Zir. Yük. Müh. Neslihan Özsoy Taşkıran, “Son yıllarda yaşanan küresel ısınmanın iklim değişikliklerine sebebiyet vermesi nedeniyle doğal flora etkilendi, bu durum bal arılarına da tesir etti. Doğal floranın yetersiz olması 2020 yılında çoğu kolonileri güçsüzleştirdi ve bal arıları yeterli nektar toplayamadı. Durum böyle olunca da bal verimi yeterli seviyede olmadı.

Kolonilerimizin flora takibindeyiz. Pandemide de projelerimiz ve ıslah materyali ölçümlerimizi hiçbir şekilde aksatmadan devam ettiriyoruz. Sokağa çıkma yasağının olduğu bazı günlerde de özel izinle gelip çalışmalarımıza aksatmadan yine devam ediyoruz. Kovanlarımızı, her yıl olduğu gibi, yine aynı rotasyonda flora takibine aldık. Ekip arkadaşlarımla beraber çok güzel bir   sinerji   oluşturduk   ve   ülke   arıcılığını   aydınlatacak   bilimsel   araştırmalar  ışığında çalışmalarımızı   sürdürüyoruz.   Bizler   işimizi   seviyoruz,   değer   veriyoruz   ve   bilime   önem veriyoruz.   Ayrıca   şubemizde   ana   arı   üretimlerimiz   ile   arı   ürünleri   (propolis-mum) üretimlerimizi sürdürüyoruz. Aynı zamanda, oluşturduğumuz “teknik destek hattı” ile arıcılık ile ilgili konularda üreticilerimize teknik konularda destek veriyoruz.” dedi.

ARILARI, DÜNYADA İLK KEZ TASARLANIP UYGULANAN SİSTEM İLE İZLİYORLAR

2020   yılından   itibaren   Türkiye’de   ilk   kez   oluşturulan   Arı   Davranışları   Laboratuvarı   ve dünyada  ilk  kez TAGEM  tarafından  tasarlanan  ve  uygulamaya  koyulan   motorize  kamera sistemiyle   arıların   davranışsal   etogramı   yani   bal   arıları   tarafından   sergilenen   davranış kalıplarının ve söz konusu davranışların ne amaçla gerçekleştirildiği, çevresel değişikliklere verdikleri   davranışsal   tepkilerin   belirlenmesi   üzerine   çalışmalar   yürüten   Arıcılık   Ar-Ge İnovasyon ve Ticari Ana Arı Üretim Şubesi’nin genç ve dinamik teknik personellerinden Dr. Miray Dayıoğlu, yaptığı çalışmayla ilgili şu bilgileri verdi:

“Bal arılarının, kovana sadık, aşırı disiplinli-çalışkan, ölümüne savunmacı ve bir o kadar da gizemli dünyalarının aydınlatılması için özveri gerektiren bir alan olan Bal Arısı Davranışlarını laboratuvar ortamında yürütüyoruz. Sitemin planlanıp, kurulması ve çalışır hale gelmesi iki yılı kapsayan bir süreçti. Son bir yıldır da gözlem kovanlarında sistemi oturtmaya ve kolonide ana   arının   kabulü,   polen   ve   propolis   taşıma,   istifleme   konularında   ön   denemeler yürütüyoruz.”

ARI HASTALIKLARININ TEDAVİSİ

ETAE Arıcılık Ar-Ge İnovasyon ve Ticari Ana Arı Üretim Şubesi Veteriner Hekimi Tuğçe Olgun   da   dünyadaki   ve   Türkiye’deki   arı   populasyonlarının   kaybına   neden   olan   arı hastalıklarının tedavi edilmesi ve kontrol altına alınabilmesi amacıyla çalışmalar yapılmasını amaçladığını ifade ederek, TAGEM tarafından 2020 yılında kabul edilen “Efe Bal Arısında Islah Parametreleri ile Hijyenik Davranış ve Hastalıkların İlişkisi” projesini ekip arkadaşlarıyla birlikte yürüttüklerini, ayrıca arı hastalıkları üzerine yapmakta olduğu çalışmalarının genetik yönlü çalışmalarla da desteklenebilmesi amacıyla 2020 yılında doktora eğitimine başlayarak. biyoteknolojik   yöntemler   ile   Varroa   mücadelesi   üzerine   çalışmalar   yapmayı   planladığını söyledi.

Fulya OMAÇ / İZMİR

YORUM YAP