Kahraman Kadın’dan size daha önce söz etmiştim, Türkiye’de pek çok kadının idolü, nedenini bir kez daha özetleyeyim;
-Özellikle siyasi davalarda görev aldı
-12 Eylül mağdurlarının avukatlığını üstlendi -İşkencenin önlenmesi ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması başta olmak üzere tüm yönleri ile hukukun demokratikleşmesi için çalıştı
-Siyasi cinayetlerde yaşamını yitirmiş olan Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, A.Taner Kışlalı ve diğer aydınların davalarında müdahil avukat olarak görev yaptı
-2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta meydana gelen katliamda yaşamlarını yitiren aydınların yakınlarının avukatlığını yaptı
-ÇHD Genel Başkanlığı sürecinde alanında ilk olan Ceza İnfaz Hukuku ve Kadının İnsan Hakları projelerini gerçekleştirdi
-Hukuk sistemimizin insan hakları ve kadının insan hakları temelinde gelişmesi mücadelesinde etkin görev aldı
-TCK Kadın Platformu Ankara Başkanlığı’nı yürüttü
-4320 Sayılı Ailenin Korunması Yasası, Yeni Medeni ve Türk Ceza Yasaları’nın Kadın Hakları temelinde değiştirilmesi çalışmalarına yoğun katkı sundu ve daha bir çok özelliği ve başarılı çalışmaları var.
Halen 29 Ekim Kadınları Derneği Kurucu Genel Başkanı Av. Şenal Sarıhan, ’25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ ile ilgili çok anlamlı bir açıklama yaptı, şu ifadelere yer verdi:
“Rafael Trujillo 1930 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde darbeyle iktidarı ele geçirdi, 31 yıl sürecek olan bu darbe döneminde ülkede baskıcı bir rejim uyguladı, rejim karşıtı
olan muhalifler ağır baskılara maruz kaldılar.
Muhalefetin öncüleri arasında yer alan üç kız kardeş özellikle hedef alındılar, defalarca tutulandılar, mallarına el konuldu, bununla da
yetinmediler, Mirabel Kardeşler 25 Kasım 1960 tarihinde cezaevinde bulunan eşlerini ziyaretten dönerken tecavüz edilerek ve dövülerek vahşice katledildiler.
Her türlü baskı ve işkenceye karşın demokrasi ve insan hakları mücadelesinden
vazgeçmeyen üç kız kardeşin örnek tavrı önce Latin Amerikalı ve Karayipli Kadınlar, daha
sonra da 17 Aralık 1999’da Birleşmiş Milletler tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddetin
Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan edildi.
Mirabel Kardeşlerin yaşam öyküleri, demokrasi mücadelesi ile kadının insan hakları
mücadelesinin iç içe oluşunun somut bir kanıtı olarak önümüzde duruyor.
Bu nedenle her ülkenin kadınları, kadın hakları mücadelesinin politik bir mücadele olduğunun da bilinci ile hareket ediyorlar.
Bu nedenle kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasının anahtarı olan toplumsal cinsiyet eşitliği için verilen mücadele iktidara egemen olan zihniyetlere karşı da veriliyor.
Kadına yönelik şiddet yaşamın her alanında cinsiyete dayalı olarak kadının fiziksel, cinsel
ve psikolojik zarar görmesi, acı çekmesi, yaşamını yitirmesi ile sonuçlanıyor.
Kadın cinayetleri durmadan tırmanırken ‘Yaşamak istiyoruz!’ talepleri ile alanlara çıkan kadınlara şiddet uygulanıyor.
Kadınlar çeşitli yasal düzenlemelerle eve kapatılmaya, sosyal alandan çekilmeye ve
hak arama bilincinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Kadınlar hâlâ eşit işe eşit ücret alamıyor, tarım işçisi, mülteci kadın ve kız çocukları hem
ayırımcılığın hem de emek sömürüsünün muhatabı oluyor.
Kadınlar olarak kendi haklarımızı alabilmek için dün olduğu gibi bugün de hak mücadelesini sürdürmeye kararlıyız.
Bugün başta İran olmak üzere ezilen ve sömürülen tüm kadınlarla dayanışarak ve elele vererek kadının şiddetten tam olarak korunduğu, cinsiyetimizden ötürü ikincilleştirilmediğimiz, eşit ve özgür bir dünyayı kuracağız.
Bugünlerde ülkemizde konuk olan Minou Mirabel’in deyimi ile yaşam hepimize ‘İnatçı İyimserliği’ öğretti.
Biz kadınlar inatla iyimser olmaya ve kötülüğü yenmeye kararlıyız.”
Peki şiddete karşı Kahraman Kadın’ın tüm bu cansiperhane mücadelesi yeterli olur mu?
Olmaz; bunun için tüm kadınlar kahraman olmalıdır.
Kadınları şiddetten yine kadınların azim ve kararlılığı kurtaracaktır.