Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’ye sağlayacağı katkılar, proje maliyetiyle kıyaslanamayacak kadar yüksek olan Kanal İstanbul, ülkemizin en önemli değerlerinden biri olarak tarihteki yerini alacaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi’nin ilk köprüsünün temelini attı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
”İstanbul Boğazı dünyanın en kalabalık gemi trafiklerinden birine sahiptir. Boğaz’dan, 1930’lu yıllarda, yılda ortalama 3 bin gemi geçiş yapıyordu. Günümüzde bu rakam 45 bine ulaştı. Sadece şehir içi yolculuklar için İstanbul Boğazı’nın her iki yakasındaki 54 ayrı iskelede günde 500 bin kişilik insan trafiği söz konusudur. Dolayısıyla Boğaz’da, hem kuzey hem güney hem doğu-batı istikametinde her sınıftan ve kapasiteden çok yoğun bir gemi trafiği yaşanıyor. Aynı dönemde Boğaz’dan geçen gemilerin uzunlukları 50 metreden 350 metreye kadar da yükseldi. Her büyük geminin Boğaz geçişi şehir için ciddi risk anlamına geliyor.” dedi.
Montrö’de kılavuz kaptan ve römorkör kullanımının zorunlu tutulmamasının ticari gemilerin boğaz geçişindeki riskleri daha da artırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün gemilerin geçişi için boğazın kapatılmak zorunda kalınması ve gemiler arasında bırakılması gereken mesafelerin ciddi zaman kayıplarına yol açtığını kaydetti.
Bu tür gemiler için beklemede geçen her saatin önemli bir maliyet olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapılan projeksiyonlar 2050 yılında Boğaz’dan geçecek gemi sayısının 78 bini bulacağını gösteriyor. Halbuki hesaplamalara göre İstanbul Boğazı’nın güvenli gemi geçiş kapasitesi 25 bindir. Kapasite yoğunluğunun kaynaklanan sintine ve balast sularının yol açtığı sıkıntılar yanında ev ve sanayi atıklarının kirlettiği İstanbul Boğazı alarm zilleri vermeye başlayalı çok oldu.” diye konuştu.
Boğazın gemi geçişlerine kapatılamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, artan trafiği karşılamak için yeni bir kanal inşası düşüncesini gündeme getirdiklerini, Kanal İstanbul’a “İstanbul’un geleceğini kurtarma projesi” olarak baktıklarını vurguladı.
“Amacımız vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projesiyle amaçlarının her şeyden önce İstanbul Boğazı ve çevresindeki vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak olduğunu belirterek, “Boğaz’ın tarihi ve kültürel dokusunu güvenlik altına almak için de bu projeye ihtiyaç vardır. Gemi trafiği yükünün hafifletilmesi, Boğaz’ın giriş ve çıkışındaki beklemelerin azaltılması, Boğaz’daki seyir zorluğundan kaynaklanan sıkıntıların ortadan kaldırılması da projenin amaçları arasında yer alıyor. Elbette ülkemizin küresel ticarette daha etkin rol oynaması, ulaştırma ve lojistik koridorlarından daha fazla pay almasıyla diğer stratejik unsurları da bunlara eklememiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, proje kapsamında yer alan 500 bin kişi kapasiteli yerleşim alanları ile depreme hazırlık için gereken alternatif yerleşim alanları oluşturulması konusundaki eksiğin de kapatılacağını dile getirdi.
“500 bin nüfuslu yerleşim alanları İstanbul’un merkezindeki baskıyı ortadan kaldıracak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanalın her iki yanında planlanan 500 bin nüfuslu yerleşim alanlarının da İstanbul’un merkezindeki baskıyı ortadan kaldıracağına inandıklarını belirterek, “Kanal İstanbul sadece Türkiye’nin değil belki de dünyanın en çevreci projesi olarak hayata geçirilecektir. Proje alanının yüzde 52’si bu doğrultuda kullanılacaktır. Kanal İstanbul’un her biri ayrı emek gerektiren tüm mühendislik ve ÇED çalışmalarının, bilimin ve tekniğin ışığında, hukukun izinde yürütüldüğünün altını tekrar çizmek istiyorum. Bir şeyi daha bilmeleri lazım, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dediğimiz zaman bir duracaksın. ÇED raporlarını rahatlıkla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verir, verebilir. Bunu da öğreneceksiniz.” dedi.
İlerleyen dönemde hem kanal üzerindeki diğer köprülerin ve alt yapı deplase çalışmalarını hem de kanal kazısını başlatacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kanal İstanbul’u yaklaşık 15 milyar dolarlık bir maliyetle 6 yıl içinde tamamlamayı hedefliyoruz. Buradan geçecek gemilerden sağlanacak gelir ve proje kapsamındaki liman başta olmak üzere, diğer unsurlardan elde edilecek kazançlarla Kanal İstanbul kendi kendini rahatlıkla finanse edecektir. Böylece Türkiye, devletin ve milletin kasasından, kesesinden 5 kuruş çıkmadan, kendi gelirleri ile finanse edilerek dünya çapında bir esere daha kavuşacaktır. Projenin bugüne kadar mevcut sürecini nasıl adım adım takip ettiysek, bundan sonra da tamamlanana kadar hassasiyetle takibini sürdüreceğiz.
Türkiye’ye sağlayacağı katkılar, proje maliyetiyle kıyaslanamayacak kadar yüksek olan Kanal İstanbul, ülkemizin en önemli değerlerinden biri olarak tarihteki yerini alacaktır. Rabb’ime bizlere bugünleri gösterdiği için hamdediyorum.” dedi.