Yazmasam olmayacak. Bunu mutlaka yazmam lazım. Her an sizlerin de başına gelebilir. Yazınca bir şeyin değişmeyeceğini biliyorum ama en azından kayda geçsin.
Bankanın birinde otomatik ödeme hesabım var. Banka her ay neyi ödediysem, bilgilendirme amacıyla bir ekstre gönderir. Tarih tarih, kalem kalem yazılıdır tüm ödemeler…
26 Mart 2024 tarihinde MASKİ benim hesaptan 80.41 TL tahsil etmiş. MASKİ’ye sordum, bu nedir diye… Yetkili, “sizin apartmanın giderinden bir işlem yapılmış, onun sizin hissenize düşen payı” dedi. Ben de, bizim apartmanda böyle bir işlem yapılmadığını belirterek itiraz ettim. Sayın yetkili, itirazı duyunca, bu parayı iade edebileceklerini söyledi. 70 gün geçti. Halen bir işlem yapılmadı. Yapılacağı da yok gibi görünüyor. Tekrar sorduğumda “Sizin paranız iade edilir, sorumlusuyla görüşüyorum” dediğinden beri de 30-35 gün geçti. Hâlâ bir haber yok.
Bunu niye yazdım?
İbrahim Yıldırım arkadaşımızın başından geçen de ayrı bir hikaye, tam da “Aziz Nesinlik” denilen türden… O da yazdı… Hem de defalarca… Mahkemeye de götürdü konuyu…
Yazdı da ne oldu? Mahkemeye verdi de ne oldu? Beş-altı kez uzun uzadıya konuyu anlattı köşesinde… Merak edenler şu bağlantıya tıklayıp İbrahim Yıldırım arkadaşımızın yaşadığı süreci öğrenebilirler: https://www.egemanset.com/yazi-maski-ile-mahkememiz-sonuclandi
Peki ne oldu? Neticede İbrahim dostumuz mahkemeyi kaybetti… Ama zaten mesele benden tahsil edilen 80.41 TL değil, İbrahim Yıldırım’dan alınan birkaç bin lira değil… Mesele akla, mantığa, izana aykırı bu uygulamalar neden başımıza geliyor?
Ferdi başkan işbaşına geldiğinde bu aksaklıkların düzeleceğini söylediler, halen de söylüyorlar… Peki ne zaman düzelecek. Bunların yanıtlarını kimden alabiliriz… İki ayı geçmesine rağmen MASKİ eski tas eski hamam!
***
İsterseniz bir de Gülşah Durbay hikayesi yazayım… Bir önceki yazıyı okuyanlar bilirler, okumayanlara sözüm yok. Bundan önceki yazımızda şehrin en merkezi yerlerinden olan Hatuniye-Sultan arasındaki Çarşı bulvarındaki sıkışıklığı, çift sıra ve hatta yer yer üç sıra parkları, kaldırımların yürünemez hale geldiğini, bulvarın adeta bir köpek parkı haline dönüştüğünü anlatmıştım. Yazıyı okuyan Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban da, yazıda anlattıklarıma katıldığını belirmişti. Ama yazının muhatabı Gülşah Hanım’dan ne bir ses ne bir nefes…
31 Mart seçimleri öncesinde şimdiki belediye binasının karşısında Musa’nın Yeri’nde oturup çay içmişliğimiz, bu konuları konuşmuşluğumuz da var, beni kendileri gayet yakından tanırlar, 2019 seçimleri öncesinde de eski büromda ziyaret etmişlerdi, iyi niyet ve dileklerimi ifade etmiştim… Bugün yine aynı iyi niyetimi, başarımı dileklerimi sürdürüyorum…
Taşçılar mescidi civarındaki sokaklara taşıt girmesi yasak olmasına rağmen, o sokaklardan geçmek, sokakları adımlamak, yürümek mümkün değil. Yasaklı bölgede dolaşan elektrikli, elektriksiz her türden araca çarpmadan adım atmak için büyük gayretler sarf etmek, nerdeyse cambazlık yapmak gerekiyor. Engelliler için ayrılan yollara park eden araçlardan tutun da, bir mendil kadar boş alan bırakmamacasına yığılan otomobillere kadar… Çok rahatsız edici görüntüler bunlar. “YAYA HAKKI”nı tümüyle ihlal eden haller.
Motor tamircilerinin önleri, araçla girilmesi yasak yaya sokaklarına park eden araçlar, gelişigüzel park edenler, tüm bunların bir düzene konulması gerekiyor. “YAYA HAKKI”nı özgürce kullanmak isteyen vatandaşlar olarak, çiçeği burnunda başkanımızdan beklentilerimiz bunlar.
Eski adıyla “Uzun Çarşı”, sonradan “Sadık Ahmet Caddesi” ve nihayetinde Kuyumcular Çarşısı dediğimiz caddeden günde sekiz-on kez trafik zabıtası anons ede ede geçiyor ama hiçbir şey değişmiyor. Kalıcı önlemler alınması gerekiyor demek ki…
Yayaların kullanması gereken kaldırımlarda motosikletlerin, bisikletlerin, skuterların, kaykayların vızır vızır işlemesi, ben ve benim gibi belli bir yaşın üzerindekileri son derece rahatsız ediyor.
Büyükşehir Belediyesi denetiminde dükkan önlerine çekilen sarı çizgilerin Uzun Çarşı ve kesen sokaklara da çizilmesi, sarı çzigiye uyulup uyulmadığının denetlenmesi gerekiyor.
Gülşah başkandan randevu talebimize bir yanıt alabilsek, bunları anlatacağız da, henüz o yanıtı da alamadık.