Manisa’nın güncel konularından biri, Çinli bir otomotiv firmasının Manisa Organize Sanayi Bölgesinde (MOSB) binek araç üretim tesisi için yatırım yapması.
Bu konu, Devletimizin en üst katmanlarında kotarılarak 08 Temmuz 2024 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile BYD Yönetim Kurulu Başkanı Wang Chuanfu arasında yatırım anlaşması imzalanmış(1); yatırım yeri olarak da Manisa ili Yunusemre ilçesinde bulunan MOSB üzerinde durulduğu Bakan Mehmet Fatih Kaçır tarafından açıklanmış(2); daha sonra da yapılan üst düzey ziyaretler, görüşmeler ve haberlerden, bu yatırımın kesinleştiği ve yerinin de MOSB olduğu anlaşılmıştır.
Üzüntümüz, bu yatırımın yapılacağı MOSB 7. Etap İlave Alanı için başkanı olduğum Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneğinin açtığı davada, Manisa İkinci İdare Mahkemesinin verdiği yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması, yapılan itirazların İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesinin verdiği ret kararına karşın devam ettirilmesidir. Manisa Büyük Ova Koruma Alanında kalan davaya konu mahaldeki tarım toprakları ve bitkiler (zeytin ağaçları dahil) tahrip edilerek yol açma, arazi düzleme, direk dikme, yüksek gerilim hattı kurma, beton dökme vb. inşaat çalışmaları, ağır iş makineleri ile son hızla sürdürülmüş; hukuk hiçe sayılarak bakan yardımcısı düzeyinde ziyaretler gerçekleştirilmiş; Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve diğer yetkililer söylem ve demeçlerini sürdürmüş; yaptığımız tüm başvurulara karşın yetkililer ve görevliler yürütmenin durdurulması kararını uygula(ya)mamış / uygulat(a)mamış ve MOSB de çalışmalarını durdurmamamıştır.
Sonuçta ne mi olmuştur? Verilen yürütmenin durdurulması kararı ve yapılan itirazın reddinden sonra dosya kapsamında bir değişiklik olmadığı hâlde davamız reddedilmiştir. İstinaf süreci devam ettiği için bunun nedenlerini, adalete olan saygımızdan burada kamuoyu önünde irdeleyecek değilim. Günü geldiğinde söyleyeceklerimizi elbette söyleyeceğiz ve tabii ki istinaf dilekçemizde de belirteceğiz.
Çinli otomotiv firmalarının Türkiye’de yatırım yapma kararı almaları ve bunun için de Manisa OSB alanının seçilmesi; mülki erkan, yerel yönetimler ve bir kısım Manisalılar tarafından sevinçle karşılanmıştır. Bizim bu konuda görüşümüz bellidir. Görüşlerimizi ‘Format Haber Sitesi’nde 30 Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan ‘Kırmızı Pazartesi’ başlıklı yazımızda açıklayarak, “Manisa’nın sanayiye doyduğunu, Gediz Havzası ve Ovası’nın büyük zarar gördüğünü, tarım topraklarımızın azaldığını, suyumuzun azaldığını, ileride beslenme ve su sorunları yaşayabileceğimizi” belirtmiş(3); bize gelen dönüşlerden, bu görüşümüzü çok sayıda kişinin paylaştığını, ancak Ülkemizde hükmünü sürdüren korku ikliminden çekindikleri için karşı duruş sergileyemediklerini görmüştük.
Çevre kirliliğinin en büyük nedeni sanayileşme ve sanayileşmenin getirdiği kentleşmedir.
Günümüzde çevreyi korumak ve temiz bir çevrede yaşamak, insanların sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için vazgeçilmez bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bu durum, sanayileşmeye ve ekonomik büyümeye karşı çıkmak anlamına gelmez; asıl amaç, yer küreyi koruyarak sürdürülebilir bir gelecek yaratmaktır.
Manisa’da (daha doğrusu Türkiye’de) kontrolsüz, plansız, firmaların tercihlerine bırakılan yatırımlar sonucu;
1- Sanayileşmenin getirdiği kentleşme ve göç hareketi, Manisa’da büyük nüfus artışına neden olmaktadır.
2- Ekolojik dengeyi bozmakta, hâlihazırda var olan çevre kirliliğini daha da artırmaktadır.
3- Konut, kanalizasyon, su ve eğitim gibi temel ihtiyaçlara olan talepleri artırmakta, kamu hizmetlerinin sunumunda zorluklar yaşanmasına neden olmakta, sonuç olarak yaşam kalitesini düşürmektedir.
4- Kültürel yabancılaşma ve yozlaşmayı artırmaktadır.
5- Trafik ve otopark sorunu daha da büyütmektedir.
6- Birinci derece deprem kuşağında yer alan Manisa’da meydana gelecek bir deprem, büyük bir yıkıma neden olabilecek ve müdahaleyi zorlaştıracaktır.
Bunları daha da çoğaltmamız mümkündür.
* * *
Tarım mı daha önemli, yoksa sanayi mi? Bu konu geçmişten bu yana tartışılmakta, liselerde öğrenciler arasında münazara konusu olmaktadır. Farklı bakış açılarına göre, her iki sektörün de önemi savunulabilir. Maslow’un ihtiyaçlar teoremine (hiyerarşisine-piramitine) göre, tarım; ihraç rakamlarına ve milli gelirdeki payına göre, sanayi önemlidir diyebiliriz. Barış dönemlerinde sanayiden elde edilen gelirle tarım ürünlerini almak mümkün iken, savaş zamanında olanaklı değildir, ya da çok zordur. Nüfus artışı, tarım arazilerinin yok olması, su kaynaklarının azalması ve iklim değişikliği gibi etkenler tarımın önemini artırıp stratejik sektör haline getirse de, kalkınmadan söz etmek için elbette ki sanayileşme gereklidir.
Uzatmadan fikrimizi söyleyelim. İkisi de önemlidir ve biri diğerini tamamlamaktadır.
En doğrusu, sanayiyi, çorak, tarıma elverişli olmayan yerlerde; tarımı ise, verimli topraklarda, elverişli araç ve gereçlerle yapmak ve sürdürmektir.
Peki Ülkemizde bu işler nasıl yürümektedir? Bu konuyu Manisa yerelinde incelediğimizde, sağlıklı yürümediğini üzülerek söyleyebiliriz.
Gediz ovasının büyük kısmının yer aldığı Manisa’nın verimli toprakları sanayiye feda edilmiş ve edilmektedir. MOSB Sanayi Bölgesi için Yunusemre ilçesi Akgedik, Gürle, Karaali ve Muradiye Karaali mahallerindeki verimli tarım arazilerinin sanayiye tahsis edilmesi, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir.
1944 yılında kurulan, üzerinde büyük yatırımlar yapılan Ülkemizin en büyük fidanlıklarından Muradiye Orman Fidanlığı bile OSB yapılmak istenmemiş midir?
Ülkemizde tarım can çekişmekte ve en verimli topraklarımız hızla azalmaktadır. Önümüzdeki yıllarda beslenme sorunu yaşamamamız ve halkımızın sağlıklı beslenmesi için tarım topraklarımızın korunmasında yönetim ve toplum olarak daha fazla duyarlılık göstermemiz gerekmektedir.
Peki gösteriyor muyuz? Ne yazık ki göstermiyoruz. Şu anda da Manisa’nın en verimli ovaları üzerinde OSB kurma çalışmaları, kapalı kapılar ardında gizliden gizliye yürütülmektedir.
Manisa için, ‘Uykusu derin şehir’ derler. Silkinelim ve uyanalım. Üzerimize çöken bu yılgınlığı, ürküntüyü ve ölü toprağını atalım. Topraklarımız geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde elimizden gidiyor. Turgutludan Menemen’e 50 km’lik hat boyunda Turgutlu, Bağyurdu, Kemalpaşa, Manisa (7 kısım), Muradiye (2 kısım), Çiğli Atatürk ve Menemen OSB’leri ile kirazın vatanı Sancaklıbozköy’de kurulmak istenen Sanayi Alanı’nın ortasında oturuyoruz. Tehlike kapıda. Unutmayalım; temiz ve sürdürülebilr bir çevrede yaşamak temel insan hakkıdır. Gelin, Tarzan Ahmet Bedevi’nin şehrine ihanet etmeyelim ve Manisa’nın tabutuna son çiviyi çaktırmayalım. Gelin, Çinli otomotiv firmasına karşı çıkalım…
1- https://www.sanayi.gov.tr/medya/haber/dunya-devinden-turkiyeye-yatirim-karari
2- https://www.sanayi.gov.tr/medya/haber/manisa-sanayine-deger-katacak
3- https://www.formathaber.com/kirmizi-pazartesi-25468/
———-+———-
Güzel Sözler
Çaresiz olmadığımızı anımsamak yararlıdır, her zaman yapabileceğimiz bir şeyler vardır. Carla Gorrell
Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyeler için yeterince karanlık vardır. Blaise Pascal
Hasta toplumlar hasta liderler üretir. Bu liderler cahil kitleden güç alırlar. Erich Fromm
Doğa, insan olmadan da yaşar; ama insan, doğa yok olduktan sonra yaşayamaz. Paul Richer