DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

KIRMIZI PAZARTESİ (1)

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
KIRMIZI PAZARTESİ (1)

Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi Kolombiyalı Yazar Gabriel Garcia Marquez’in, yakın denilebilecek bir zamanda 1981 yılında yayımlanmasına karşın klasik sayılan, ‘Kırmızı Pazartesi’ isimli, çok tanınan bir romanı vardır. Kitapta, sonu başından belli olan bir namus cinayeti anlatılır. Asıl adı, ‘İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü’dür. Olayın geçtiği kasabada yaşayanlar, cinayetin işleneceğini bilmekte, ancak engel olmak için hiçbir şey yapmamaktadırlar. Tabii ki kitapta sadece işlenen cinayet değil, kasaba halkının ortak davranışları ve ruh hâli de anlatılmaktadır.

Ben, Manisa’da organize sanayi bölgelerinin devamlı büyümesini ve halkın buna sessiz kalmasını, ‘Kırmızı Pazartesi’ kitabında anlatılanlara benzetiyorum. Herkes, “Manisa’nın sağlıklı büyümediğini; nüfusun, dolayısıyla gereksinimlerin devamlı arttığını; konut ve okul sorununun büyüdüğünü; trafiğin içinden çıkılmaz ve çekilmez duruma geldiğini; verimli topraklarının sürekli azaldığını; kent yaşamının bundan olumsuz etkilendiğini; özetle, gelecek günlerin iyi olmadığını” görüyor, söylüyor; ancak tepki göster(e)miyor ve sesini çıkar(a)mıyor.

Son günlerde devamlı konuşulan bir konu da, Çinli bir otomotiv şirketinin Manisa’da yapacağı büyük yatırım. Bu yatırımın Manisa’da yapılacağı resmen açıklanmamışsa da, yapılan ziyaretler ve çalışmalar, Manisa üzerinde yoğunlaşıldığını gösteriyor.

Manisa merkez Şehzadeler ve Yunusemre ilçeleri doğudan batıya 50 km.lik bir hat boyunda Turgutlu, Bağyurdu, Kemalpaşa, Manisa, Muradiye, Menemen ve Çiğli OSB’leri ile kurulmak istenen Sancaklıbozköy Sanayi Alanı’nın (toplam sekiz) ortasında kalmıştır. Manisa OSB’yi 7, Muradiye OSB’yi 2 kısım sayarsak, bu sayı 15’e ulaşmaktadır. OSB’lerin aralarında küçük ve orta boy ölçekli sanayi siteleri ve geri dönüşüm tesisleri de bulunmaktadır. Bu kadar yoğunluk normal midir? Bize göre değildir. Sanayi tesisleri çevre kirliliğine ve havanın daha fazla ısınmasına neden olmaktadır. Sonu gelmeyen proje ve planlara karşın Gediz bitirilmiş, açık kanalizasyon hâline gelmiştir. Tamamına yakını yaklaşık 300 metre derinlikten yeraltı sularından karşılanan Manisa’nın su gereksinimi artarak büyümektedir. Azalan yağışları da göz önünde tutacak olursak, Manisa’yı gelecekte büyük susuzluk, buna bağlı olarak da kuraklık tehlikesi beklemektedir.

2008 yılında Gebze’den ayrılıp, Kocaeli iline bağlı ilçe yapılan Dilovası’nda beş OSB, bir Sanayi Sitesi ve 193 sanayi kuruluşu bulunmakta, burada yirmi binden fazla işçi çalışmaktadır. Bu ilçede yaşayanların kansere yakalanma riski Türkiye ortalamasının üç katıdır. Annelerin vücudunda kadmiyum ve alüminyum gibi metaller bulunmaktadır (Kubilay Kapta, İltihaplı Çalışma Düzeni, 28 Ağustos 2022, Politikyol, https://www.politikyol.com/iltihapli-calisma-duzeni/). Aynı risk Manisa Şehzadeler ve Yunusemre ilçeleri için de söz konusudur.

Bu kapsamda okuma olanağı bulduğum Şehir ve Bölge Plancısı Derya Özer’in, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde kabul edilen, “Hinterland Bağlantılarında Yaşanan Kentleşme Trendinin Tarım Alanları Üzerindeki Etkisi: Menemen – Manisa Bağlantısı Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinden kısaca söz etmek istiyorum. Bu tezde;

1) Son yirmi yıl içinde, yani 2003-2023 yılları arasında Menemen ilçesinin 1322,59;  Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerinin 2813,47 hektar büyükova içine doğru genişleyerek kentleştiği,

2) Menemen’de 2779, Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerinde verimli ve tarıma uygun nitelikte I, II, III ve IV. sınıf toprakların kentleşme sonucu kaybedildiği, bunların ağırlığını nitelikli alüvyal ve kolüvyal toprakların oluşturduğu,

3) Menemen, Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerinde kentleşme hızının aynı ivme ile devam etmesi halinde 2023-2083 yılları arasındaki dönemde kent kütlesinde 117567,73; potansiyel kent alanında 137447,16 hektar artış olacağı; bunun da yaklaşık 200.000 hektar tarım arazisinin % 70’ine yakınının daha potansiyel kentsel alana dönüşeceği anlamına geldiği,

Belirtilmiştir.

Buna göre, Manisa’yı büyük bir tehlikenin beklediğini; bölgede tarımsal üretimin ağırlıklı olarak sağlandığı büyük ova koruma alanı kapsamında kalan topraklarımızın hızla azaldığını ve daha da azalacağını; bunun da sadece Manisa’yı değil, tüm Türkiye’yi olumsuz biçimde etkileyeceğini söyleyebiliriz.

Yapmamız gereken tarım alanlarımızı, büyük ova koruma alanı kapsamında kalan topraklarımızı ve su kaynaklarımızı korumaktır.

Manisa ilinde nadasa bırakılan tarım alanları az, sulanan tarım arazisi oranı yüksektir. Topraklarımızın Yunusemre ilçesinde % 70,1; Şehzadeler ilçesinde % 91’i sulanmaktadır. Türkiye’deki üzüm üretiminin yaklaşık % 38’i, çekirdeksiz üzüm üretiminin % 89’u, tütün üretiminin % 24’ü, susam üretimin % 20’si Manisa’dan sağlanmaktadır. Bölgede sebze ve meyve de bolca üretilmektedir. Bitkisel üretim oranı yüksek ve ürün deseni çeşitlidir.

Topraklarımızı koruma konusundaki duyarsızlığımızın sonucu olarak; besin yönünden geleceğimizi tehlikeye atmakta, geçmişte bölgede büyük harcamalar yapılan arazi iyileştirmesi ve sulama alt yapısını da yok etmekteyiz. Çağdaş batı ülkelerinde, imar düzenlemeleri sıkı koşullara bağlanmakta, bizdeki gibi çok sık değiştirilmemekte, planlar yerleşimlere değil, yerleşimler planlara göre yapılmaktadır.  Amaç, rant değil, insanımızın güven içinde mutlu ve huzurlu yaşamasını sağlamak olmalıdır.

Manisa merkez ilçelerinde yeni OSB’ler kurulmak ve mevcutlarının daha da genişletilmek istediği yolunda duyumlarımız vardır. Buna artık dur denilmelidir. Dur diyecek olan da, bu şehrin sakinleri ve hemşehrilerimizdir.

Bu yazdıklarımızdan sanayileşmeye karşı çıktığımız anlamı çıkarılmasın. Biz, “Manisa merkez ilçeleri sanayiye doymuştur, fazlası zarardır, kent yaşamını olumsuz etkilemektedir, buna son günlerin güncel konusu Çinli yatırımcı firma da dahildir…” diyor, “yenilerinin Manisa’nın toprağı verimsiz başka ilçelerine, TR 33 bölgesindeki Afyon, Kütahya ve Uşak illeri ile daha doğu illerimize kaydırılması gerektiğini,” düşünüyor ve açıkça söylüyoruz. Ekonomimize katkı sağlamak, ayrıcalık tanınmamak  ve ulusal sanayimize darbe vurmamak kaydıyla yabancı sermayeye de karşı olmadığımızı belirtiyoruz.

Bir atasözümüz; “Zararın neresinden dönülse kârdır.” der. Daha fazla geç kalmayalım. Tarım ürünleri açısından Dünyanın kendi kendine yeten yedi ülkesinden biri iken, bugün ne hâllere düştüğümüzün, geleceğimizin de bugünkünden iyi olmayacağının bilincine varalım, topraklarımızı koruyalım ve sahiplenelim.

Başka bir Manisa olmadığını unutmayalım. Temiz bir kentte ve çevrede yaşamak temel insan haklarındandır. Bu konuda hepimize, özellikle milletvekillerimize, siyasetçilerimize, mülki amirlere, konu ile ilgili idari birimlere, Manisa Büyükşehir, Yunusemre ve Şehzadeler Belediye Başkanlarına, OSB’ler ve alakalı odalara görev düşmektedir…

Sözlerimizi ileride devam etmek üzere şimdilik Kızılderili Şef Seattle’in ABD Başkanı Franklin Pierce’ye yazdığı, toprak ve çevrenin önemini belirten ünlü mektubunda geçen sözleriyle bağlayalım: “Toprak insana değil, insan toprağa aittir.”

Güzel Sözler

Geleceği düşün, yoksa yakında pişman olursun. Konfüçyus

Gelecek, bugün ne yaptığınıza göre şekillenir. Mahatma Gandhi

Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu yaratmaktır. Abraham Lincoln

Sadece başarılı bir insan olmaya değil, değerli bir insan olmaya çalışın. Albert Einstein

YORUM YAP