DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

KIRMIZI PAZARTESİ (3) (MANİSA’NIN TABUTUNA SON ÇİVİYİ ÇAKMAK)

Yayınlanma Tarihi : Google News
KIRMIZI PAZARTESİ (3)  (MANİSA’NIN TABUTUNA SON ÇİVİYİ ÇAKMAK)

Çin’in tanınmış bir firmasının Manisa Organize Sanayi Bölgesinde (MOSB) elektrikli otomotiv fabrikası kurma çalışmaları güncelliğini koruyor.

Bu konudaki görüşlerimizi Format Haber Sitesinde 30 Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan ‘Kırmızı Pazartesi (1)’ başlıklı yazımızda açıklayarak, “Manisa’nın sanayiye doyduğunu, Gediz Havzası ve Ovası’nın büyük zarar gördüğünü, tarım topraklarımızın ve suyumuzun azaldığını, ileride beslenme ve su sorunları yaşayabileceğimizi” belirtmiş(1); aynı sitede 27 Kasım 2024 günü yayımlanan, “Gelin Manisa’nın tabutuna son çiviyi çaktırmayalım” diyerek bitirdiğimiz  ‘Kırmızı Pazartesi (2) – Tehlike Kapıda’ başlıklı yazımızda, “Yapılacak yatırımın yaratacağı tehlikelere” dikkat çekerek devam ettirmiştik(2).

Bu yazımızı kaldığı yerden, “Manisa’nın Tabutuna Son Çiviyi Çakmak” başlığı ile sürdürüyoruz.

Öncelikle değinmek istediğimiz konu, Çin’de yaklaşık 20 milyon soydaşımız Uygur Türkü, temel insan haklarından yoksun esaret koşullarında yaşatılırken, adını vermek istemediğimiz Çinli firmaya ülkemizde bu yatırım olanağının verilmesinin doğru ve etik olmadığıdır. Günümüzde çağdaş ülkeler, insan haklarına değer vermeyen ülkelere çeşitli kısıtlamalar uygulamaktadırlar. Anlıyorum, döviz sıkıntımız var, muhtemelen Çin’e borcumuz var, verilmiş sözler var, anlaşmalar da var. Gümrük birliği anlaşmalarından dolayı Avrupa Birliği ülkelerine Türkiye’den gümrüksüz otomobil ihraç edeceğiz, vb.  Ancak bunlar soydaşlarımıza yapılan zulmü görmemizi engellememeli.

Büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın, 1960’lı yılların başlarında Almanya’ya işçi olarak giden emekçi insanlarımız için kaleme aldığı, büyük ozanımız Ruhi Su’nun besteleyip söylediği, “Almanya’larda Çöpçülerimiz” başlıklı bir şiiri vardır. Şair o şiirinde, yurttaşına vatanında iş bulamayıp yad ellere gönderenleri, “Ne alın yazısı, el yazısı be, …” diye eleştirdikten sonra;

“Sığmazken Atalarım güne, yarına,
Düşmüşüm vay düşmüşüm ben el kapılarına,

Daha üç yüz yıl önce, omuzlarımızda gök yarısı
bayraklar,
Eğilirdi bu ülkelerin burçları uygarlığımıza. …” diye seslenir.

Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele sürerken, “Türkiye, büyük ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum (ezilen) milletlerin … davasıdır.” diye seslenmemiş midir? Atatürk, “Mazlum milletler, zalimleri bir gün mahv ve yok edecektir.” dememiş midir? Kurtuluş Savaşımız, tüm mazlum milletlere örnek ve öncü olmamış mıdır? Emperyalizmi yenen ilk ülke, biz değil miyiz?

Ülkemiz ile dış ülkelerdeki Türkler arasında kültür birliği sağlanmasını isteyen Atatürk değil midir? Atatürk, yıllar öncesinde, doğudaki esir Türklerin bağımsızlıklarını kazanacaklarını ve buna göre hazırlık yapmamızı öngörmemiş midir? Dağılan Sovyetler Birliğindeki Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazanmamışlar mıdır? İnanıyorum ki, gün gelecek, esaretteki diğer Türkler de bağımsızlıklarını kazanacaklardır.

Türkiye değil midir? Türk dünyasının umudu, son sığınağı, son kalesi.

Nerede bizim milliyetçilerimiz; nerede yurtseverlerimiz?

*           *          *

Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, kurulacak otomotiv fabrikası ile ilgili olarak kaleme aldığı ‘Gizlilik Sözleşmesi’ başlıklı yazısında, bu konuda iktidar ile muhalefet arasında bir gizli sözleşme olduğundan söz ediyor(3). Gerçekten de bu konuda iktidar, muhalefet ve yerel yönetimler arasında bir iş birliği var gibi! Peki bu yatırım ülkemizin yararına olduğu için mi taraflar tam bir mutabakat hâlinde? Onlar öyle düşünebilirler/sanabilirler, ama biz aksi görüşteyiz.

Öncelikle, bu fabrikanın kurulacağı alan, sulu, mutlak ve dikili tarım alanı. Büyük ova koruma alanı kapsamında. Türkiye’nin en verimli, yılda iki ürün alınan tarım arazileri. Kağıt üzerinde gerekli izinler alınmış görünüyor. Ancak bu konuda Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneğinin açtığı davada verilen yürütmenin durdurulması kararı uygulanmadı. Ağır iş makineleri hukuku çiğneyerek tarım alanını yok ettiler. Araziyi düzlediler, ağaçları ve asmaları kestiler, sondajları kapattılar, yollar yaptılar, yüksek gerilim hatları kurdular. Sesimizi kimse duymadı. Başvurularımız dikkate alınmadı.

Yaklaşık 3000 dönümlük alanda, ağır iş makineleri ve kamyonlar günlerce çalıştı.

Kuşlar ağladı, kaplumbağalar ağladı, börtü böcek ağladı. Sokak hayvanları için eylem yapan hayvanseverleri aradık. Ses veren olmadı. Ağaçlar ağladı. Asırlık ceviz ve çitlembik ağaçları ağladı. Asmalar ağladı. Dut, kiraz ve incir ağaçları ağladı. Kesilmesi yasak olan binlerce zeytin ağacı yok edildi. Uyardık… Kesilen zeytin ağaçları MOSB tarafından, büyük bir lütufmuş gibi Manisa Büyükşehir ve Yunusemre Belediyelerine hibe edilerek, taşıma ve dikme masrafları onlara yüklendi! Kesilen zeytin ağacından çok azı, başka yerlere dikildi. Çoğu tutmayacak ama dileğim tamamının tutması!

Özetle toprak ağladı. Toprak ağlar mı demeyin? Ağlar… Yaşar Kemal, ‘İnce Memed’te, “Demir olsam çürürdüm, toprak oldum da dayandım. Toprak, toprak, toprak oldum da dayandım.” demiyor mu? Yine Yaşar Kemal, aynı romanında, “Toprak yağlı, ışıl ışıldır. Bire kırk, bire elli vermeye hazırlanmıştır. Sıcacık, yumuşacaktır.” diye seslenmiyor mu?

Sonuçta ne mi oldu? Mahkeme heyetinde değişiklik yapıldı. Açılan dava reddedildi!!!

*           *          *

Bu yatırımın gerçekleştirilmesi için Çinli Firmaya her türlü kolaylık gösterilmiştir ve gösterilmeye devam edilmektedir. Bunun için Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği değiştirilmiş, yapılan değişiklikler 5 Eylül  2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yapılan Yönetmelik değişikliğiyle 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında sanayi alanı olarak belirlenmiş yerlerde, yer seçimi yapılmadan OSB kurma olanağı getirilmiş ve OSB’lerin kuruluşu kolaylaştırılmıştır.

En önemlisi de lojman yapma olanağının getirilmesidir. Bugüne kadar Türk işçilerine bir tek lojman yapmayan OSB’ler, bundan sonra yapacaklardır! Aklıma, “Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?” deyimimiz ve Abdullah Yüce’nin “Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap” şarkısı geliyor! Gökten vahiy gelmeyeceğine göre, kanaatımızca bu değişiklik Çin’den gelecek işçiler için yapılmıştır. Zaten Manisa Büyükşehir ve Yunusemre Belediyeleri de bu yönde çalışmalarına başlamışlardır. Kurulacak Çin mahallesinden, Çin sokağından ve gelecek Çinlilerden söz edilmekte, güzellemeler yapılmakta, Manisa’nın en değerli yerlerinin ve toplu konut alanlarının Çinlilere verileceği söylenmekte, kamuoyu alıştırılarak algı yaratılmaktadır! Üzücü değil mi?

Tekrar ediyoruz. Manisa, daha fazla sanayi kaldıramaz. Kentimizin nüfusu devamlı artmakta, bu da beraberinde çevre kirliliği, konut, trafik, otopark, su, kamu hizmetlerinden yararlanmada mevcut sorunların katlanarak büyümesine neden olmaktadır. Manisa merkezi, ne yazık ki çok büyük bir köy görünümündedir. Gelin Manisa’nın tabutuna son çiviyi çakmayalım.

Karşımızdakiler çok güçlü, ancak yılmak yok: Mücadelemizi sürdüreceğiz. Yapılan fauller görmezlikten gelinse de, adalete olan inancımız tamdır. Manisa’da, ‘Kırmızı Pazartesi’nin gerçekleşmemesi için uğraşacağız ve geç de olsa sonunda kazanacağız…

Şimdilik nokta. Bu konudaki yazılarımız devam edecek; izleyin, ilginç açıklama ve saptamalarımız olacak.

(1) https://www.formathaber.com/kirmizi-pazartesi-25468/

(2) https://www.formathaber.com/kirmizi-pazartesi-2-tehlike-kapida-29211/

(3) https://www.sabah.com.tr/yazarlar/donat/2024/11/04/gizlilik-sozlesmesi

———+———-

Güzel Sözler

Adalet güzeldir. Fakat devlet büyüklerinde olsa daha güzeldir. Hadis-i Şerif

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet hâlinde varlığı kabul olunmaz. Mustafa  Kemal Atatürk

Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur. Montaigne

Adalet, kainatın ruhudur. Ömer Hayyam

 

YORUM YAP