‘Engellileri Öldürüyorlar’
‘Aile Bakanlığı Ölüm Yuvası’
‘Engelli Zulmü ve Seyircileri’
Bu cümleler gerilim içinde izlediğiniz korku filmlerinin başlıkları değil, daha önce yazdığım köşe yazılarımın başlıkları.
Bakın, onlarcası gibi 27.07.2017 tarihli bir köşe yazımda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın eliyle muhtaç engellilere yaşatılan zulmü nasıl anlatmışım;
“10 YILDA BİNLERCE ENGELLİ ÖLDÜRDÜLER
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kendi birincil görevi olmasına karşın Anayasa’ya aykırı olarak 2006 yılında taşerona devrettiği muhtaç engellilere bakım hizmetleri kapsamında bugüne kadar Türkiye’de 150’yi aşkın taşeron bakım merkezi kuruldu. Bu uygulamada FETÖ/PDY adlı terör örgütüne rant sağlanmasının (Aynı FETÖ’nün özel okulları ve özel sağlık kuruluşları gibi) amaçlandığı da iddialar arasındaydı. Yine Avrupa ve Dünya standartlarına göre oldukça ilkel yönetmeliklerle ve usule aykırı olarak ruhsatlandırılan, 5 metrekare yatak alanına mahkum edilen, sıkıştırılmış koşullarda yaşatılan, üstelik bedensel, ruhsal ve zihinsel engellilerin aynı ortamda bulunmasına olanak sağlayan, adeta Hitler’in Nazi Almanya’sı dönemini hatırlatan uygulama binlerce engelinin ölümüne yol açtı. Geçtiğimiz 10 yıl içinde taşeronun elindeki binlerce engelli kötü bakım koşulları nedeniyle öldü. Nevşehir’de bir bakım merkezinde görev yapan Sosyal Hizmet Uzmanı burada ölen hastaların İngiltere’ye kadavra olarak satıldığını bile iddia etti. Yine Aydın’da benzer bir merkezde çalışan Hemşire adli makamlara başvurarak engellilerin yanlış ve aşırı dozda ilaç verilerek öldürüldüğü iddiasında bulundu. Taşeronun bazı doktor ve eczacılarla anlaşarak fazla ilaç yazdırdıkları, SGK’yı trilyonlarca lira dolandırıldıkları da iddia edildi ve ne yazık ki Aydın ve İzmir illerinde bu iddiaların doğruluğu SGK müfettişleri tarafından doğrulandı. Buna rağmen binlerce engelli ölümünün sır perdesinin aralanması için adli bir girişimde bulunulmadı.”
Yazılarımın büyük bölümünde bakanlık içindeki bir çete yapılanmasının -bu yapının FETÖ/PDY olduğu da iddialar arasında- özelleştirilerek taşerona devredilen muhtaç engelli bakım merkezlerinin hizmet binalarına yönetmeliğe aykırı olarak açılış ve çalışma ruhsatı verdiği uyarısı vardır.
Bu uyarılarım arasında binaların deprem ve benzeri doğal afetlere dayanıklı olmadığını, yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmadığını, merdiven tutamaklarının, pencere korunaklarının, engelli rampalarının bulunmadığını, kalorifer, klima, asansör gibi zorunlu araçların yokken varmış gibi gösterildiğini, olanların da çalışmadığını veya çalıştırılmadığını, bu haliyle onlarcasına çalışma ruhsatı verildiğini hep belirttim.
Devlet eliyle taşeron tarafından işletilen bu ucube, derme çatma, çürük, dar ve kasvetli binaların muhtaç engelliler için bir ölüm yuvası, bir mezarlık olduğunu hep söyledim.
Şimdi soruyorum;
Kahramanmaraş’ta 6, Malatya’da 2, Gaziantep’te 4, Hatay’da 2, Diyarbakır’da 3, Şanlıurfa’da 1, Kilis’te 1, Adıyaman’da 1, Osmaniye’de 1, Adana’da 4 olmak üzere toplamda 24 tane olan ve Devletimizin her bir engelli için her ay parasını ödeyerek taşerona sözde hizmet verdirdiği özel muhtaç engelli bakım merkezlerinin durumu nedir?
Ülkemizin pek çok bölgesinde olacağı önceden tahmin edilen ve 10 ilimizde meydana gelen deprem felaketinde taşerona ait 24 binada barınan yaklaşık 200 muhtaç engellinin durumu nedir?
Devlet koruması ve bakımı altında olması gerekirken Anayasaya aykırı olarak özelleştirilerek para karşılığında taşerona baktırılan korunmaya muhtaç engellilerin durumu hakkında ilgili bakanlık acilen açıklama yapmalıdır.