DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Küresel Salgın ve Medya

Yayınlanma Tarihi : Google News

İster ekonomik, ister etik ve ahlaki boyutta her geçen gün daha büyük zorluklar yaşayan medya sektörü son dokuz aydır tüm Dünya’yı tehdit eden küresel salgın neticesinde sancılı günler yaşıyor. Bu süreçte kapanmamak ya da yayınlarına ara vermemek için mücadele eden özellikle yerel medya temsilcileri özellikle bulundukları illerde kendi aralarında dönüşümlü olarak gazete çıkarma yoluna seçseler de ekonomik kaygılarla normalleşme sürecinin başlamasıyla 10 Ağustos Pazartesi gününden itibaren normal yayın hayatlarına devam edecekler. Tabi resmi ilan gelirlerinin düştüğü bir dönemde özellikle yerel medya açısından düşünüldüğünde asgari kadro sayılarının illerde 6, ilçelerde 3 olduğu, yazılı basın açısından baskı ve ham maliyet fiyatlarının son bir yıl içerisinde yüzde 150 arttığı bir dönemde yayın hayatında ayakta durabilmeyi başarabilecekler mi bu tam bir soru işareti..!

“Her eve en az bir yerel gazete girmeli” tezi ortaya konmuş ve hali hazırda savunuluyor olsa da bunun günlük yaşama tam ve net olarak geçmediği bir gerçek. O nedenle yerel gazeteler bölgelerinde daha çok kıraathane, çay ocakları, berber, kuaför salonları, parti binaları başta olmak üzere pasajlarda, esnaf dükkanlarında ve kamu ve özel işyerlerinde okunma şansı buluyor. Manisa merkezde günlük yayın hayatına devam eden gazete sayısı 7’ye düşerken bu gazetelerin sahipleri ve çalışanları da geleceğe endişeyle bakmaya devam ediyor. Hal böyle olunca da gazete sahipleri maliyetleri daha nasıl kısabilirizin ister istemez hesabını yapıyor ve hal böyle olunca da karamsar bir tablo ile karşılaşıyoruz.

Her ne kadar küresel salgın döneminde Basın İlan Kurumu aracılığı ve Hükümet Politikasıyla yayın organı sahipleri ve çalışanlarına yeterli olmasa da bir takım rahatlatıcı uygulamalar hayata kazandırılmış olsa da sıkıntılar yeni sorunları beraberinde getiriyor. Yerel basının bu süreçte yaşadığı bir başka önemli sorun ise ekonomik durgunluktan kaynaklı olarak reklam gelirlerindeki düşüş. Devletin hayata geçirdiği ekonomik desteklerin yerel basını da bir süreliğine rahatlattığı ancak bazı gazetelerin en fazla bir ay daha ayakta kalabileceği dile getiriliyor. Yine devlet kanalıyla getirilen kolaylıklardan birisi ise hiç şüphesiz bazı gazete çalışanı personelin İŞKUR üzerinden gösterilmesi ve bu personelin kısmi çalışma ödeneği alıp sigortasının güvenceye bağlanması oldu. Dönüşümlü gazete çıkarma süreci sona eren basın emekçileri “Acaba kısmi ödenek verilmeyecek mi ve sigortamız yatmayacak mı?” sorusunu ister istemez sormaya başladı. Konunun uzmanlarıyla yaptığım görüşme neticesinde gazeteler günlük yayın hayatlarına dönseler de sigortalarının tam yatacağı bilgisine ulaştım. Tabi kısmi ödenen paraya da değinecek olursak bu ücret net olarak maalesef asgari ücret tutarı kadar yatmıyor. Bu şekilde meslek yaşamlarına devam eden basın emekçisi ve gazeteci meslektaşlarımız 1600 TL civarında kısmi çalışma ödenek tutarı alırken geri kalan tutar çoğu yerde gazete sahiplerinin üzerini tamamlamasıyla asgari ücret yani 2324 TL seviyesine ulaşıyor. Tabi sahada aktif çalışan muhabir kardeşlerimiz bir taraftan geçim derdine düşmüşken diğer bir taraftan da küresel salgın döneminde Koronavirüs’e yakalanmamak için mücadele ediyorlar. Bu anlamda İl Valilikleri aracılığıyla maske ve siperlik dağıtılmış olsa da bunun yeterli olmadığını her geçen gün net bir şekilde görüyoruz.

Gazetecilerin küresel salgına karşı karşılaştığı zorlukları çok iyi bilen ve bunu ortaya koyduğu taleplerle basın emekçilerinin sesi olmayı başaran Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim’in açıklamış olduğu 12 maddelik talepler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de Milletvekilleri tarafından da dile getirilince büyük bir etki yaratmış bu taleplerin çoğu yaşama kazandırılmıştı. KGK’nın bu talep dosyası dahi kuruluşunun ne derece önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Tabi yazımın başında belirttiğim gibi gazete maliyetlerinin artması daha önceki açıklamalarımda dile getirmiş olduğum gibi başta kağıt temini ve hammadde temini açısından dışarıya bağımlı olmamızın bir sonucu. Dolar 7.30 seviyesine geldiği bu süreçte maliyetler karşısında yayın organlarının nasıl ayakta durmayı başaracağı da tam bir muamma. O nedenle bundan sonraki süreç küresel salgın döneminde artan dijital medyaya yönelişin bundan sonra da hem bir alternatif oluşturacağını hem de o yöne doğru kaymaların daha da devam edeceğini gösteriyor. Tabi medya dijital dünyaya doğru kayarken internet medyası da adeta bir çığ gibi çoğalıyor. Böyle bir durum olunca da kalitesi tartışılır bir habercilik anlayışı ve yönetimi oluşuyor. O nedenle internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve sosyal medya kanuna da sıcak baktığımı ifade etmek istiyorum. Ancak bu kanunun adaletli ve objektif bir şekilde hayata geçirilmesi şart. Öbür türlü sırf siyasi bir perspektifle ele alınır ve hangi siyasi parti olursa olsun iktidarlar tarafından Demokles’in kılıcı gibi başımızda sallandırılırsa kaş yapayım derken göz çıkarmakla kalmaz büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkar. Tabi bu durumu ise hiç birimizin isteyeceğini sanmıyorum. Türkiye ve medya sektörünün küresel salgın döneminde geçtiği sınavdan yüzünün akıyla ve başarıyla geçeceğine olan inancım tam. Yeter ki birlik ve beraberliğimizi koruyalım, tedbirleri elden bırakmayalım.

YORUM YAP