Virüs kimimizi kırarak, kimimizin ne kadar aciz olduğumuzu gözler önüne sererek, biraz da değişerek hayatını sürdürüyor.
Her canlının olduğu gibi onun da bir doğma, büyüme, gelişme ve en sonunda ölmesi kaçınılmaz. Temennimiz tez zamanda, insanları, sevdiklerimizi daha fazla üzmeden bu süreçlerini tamamlaması.
Geçen yazılarımda bahsetmiştim. Egemenlik dâhil pek çok şeyin tanımını değiştirdi bu illet. Bazı hizmet türleri tamamen, bazıları ise ayakta kalabilmek adına kısmen değişimler yapmak zorunda kaldı. Değişime direnenleri ise daha da zor günler beklemekte.
Yitirdiğimiz bazı değerleri ise hatırlamamıza hatta önemlerini daha iyi kavramamıza da neden olduğunu gördük virüsün.
Arkadaşlık, muhabbet, hareket etmek meğer ne kadar güzelmiş!
Bazı meslekler gibi bazı değerlerin de kıymeti daha bir anlaşıldı.
Bunlardan birisi de şüphesiz haber alma hizmetini sağlayan ve özellikle yakın çevremizden bizim kopmamamızı sağlayan yerel gazetecilik hizmeti.
Sosyal medyanın yalan yanlış haberlerine iyice doyup, içimizin dışımızın bir sürü abur cubur ve kirli bilgiyle dolduğu pandemi günlerinde en çok okumaya ihtiyaç duyduğum kalemlerden birisi de yerel basının Muğla’ da gözü kulağı olan genç arkadaşlarımızdan birisi olan Altar Zeyhan’ dı.
Hemen her gece yatağa girmeden önce yazdıklarını okumak, benim yaşadığım bölgeyle irtibatımın kesilmemesi açısından ve daha da çok içimize kapanmamamız açısından önemliydi.
Hele aktardığı bazı haberler ise kimilerince sadece bakılıp geçilmesine rağmen, içerdiği tatlar yönünden düşündürmesi de ayrı bir güzellikti.
İşte o haberlerden birisi, 12 Nisan 2021 tarihli.
“Muğla’nın Menteşe İlçesi Muslihittin Mahallesi Mehmet Polatoğlu Caddesi üzerinde direksiyon hakimiyetini kaybeden motorlu kurye kaza yaptı. Çiğköftecide çalıştığı öğrenilen K. D. isimli kurye yaralanırken, bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerinde kaza yapan motosikleti bulamayan polis ekipleri şaşkınlık yaşadı. Yaralı şahsın paketi yetiştirmesi için kendisi gibi kurye olan kardeşini aradığı, kardeşinin kazalı motosikleti alarak paketi götürdüğü öğrenildi. Yaralı kurye hastaneye kaldırıldı.”
Basit bir trafik kazası haberi gibi görünmesine rağmen yatağımda beni saatlerce düşündüren bir tat barındırmaktaydı haber.
İki türlü değerlendirebileceğimiz bir içerik vardı aslında bu basit bir trafik kazası haberinde.
Birincisi, özellikle pandemi günlerinde artan kurye hizmetlerinde çalışan elemanların gerek aldıkları ücret gerekse artan iş talepleri karşısında ne kadar işlerinin zorlaştığını düşünmemize sebep oluyordu. Yaşadıkları yoğunluk ve yorgunluk olmasa ve dikkatleri bunlara bağlı azalmasa bu kaza yine de olur muydu sorusu ister istemez hafızalarımızda kalıyordu.
İkincisi ise çürümüşlüğün bu kadar arttığı günümüzde pandemiyle birlikte yeniden önemini elden gidince daha iyi kavradığımız kimi değerlerden olan iş ahlakı, sorumluluk gibi bir kavramın böylesi bir zor zamanda bile bu denli güç şartlarda çalışan bir personel tarafından ete kemiğe büründürülerek dile gelmesiydi.
“Yetiş kardeşim! Ben bir talihsizlik yaşadım ve kaza yaptım ama sen bu emaneti yetiştir ve bekleyenlerimi mağdur etme” gibi bir cümle mi kurmuştu yoksa buna yakın kelimelerle mi anlatmıştı meramını bilinmez ama yaralı kuryenin canının derdini bırakıp işine gösterdiği özen, sizi bilmem ama beni son derece duygulandırmaya yetmişti.
“Keşke mesai saatlerimiz bu kadar uzun olmasa”, “Keşke her gün işe gitme mecburiyetimiz olmasa”, “Aman ben mi kurtaracağım memleketi, ne halleri varsa görsünler”, “Salla başı, al maaşı” türünden deyimlerle dolu iş hayatımıza, bulaşın getirdiği zorunluluklar sonrası yeni baştan bir çeki düzen vermenin ve kendimize gelmenin zamanı gelmiş midir derken her şeye rağmen işine tutunmaya gayretli bu kuryenin gayreti, inşallah hepimizin de gayretlerine vesile olur.
Taşıdığı devlet memuru kimliğine rağmen halen üç kuruş beklentisiyle kendilerini iş dünyasının kirli birlikteliklerinin kucağına atmaktan imtina ödemiş escort etmeyen, devletten aldığı maddi haklar, maaşlar dışında gözünü kendine bir nevi paydaş yaptığı iş çevrelerinden ayırmayan hatta konumunu bile onların tavassutlarına bırakan nicelerine de örnek olur bu kuryenin iş ahlakı inşallah.
Ahlaksız kamu hizmetlerine örnekleri sıralamaya kalksam sanırım ne bu sütun, ne bu sayfa yeterli olur.
Aldığı maaş dışında seferihisar escort öğrencilerine özel ücretli dersler veren hocaları mı, hastasını istismar eden hekimi mi, kendini komisyonculara adamış tapu memurlarını mı, müteahhitlerle kolkola çalışan belediye imar görevlilerini mi, pazarcı esnafının üç kuruşluk hediyesine göz diken zabıta personelini mi, ihalelerde selçuk escort çalıştığı kurumdan çok çalıştığı firmaların hakkını gözeten kamu görevlilerini mi yazsam diyorum ama yazamadıklarıma da haksızlık yapmaktan korkuyorum.
İyisi mi kuryenin basireti, iş ahlakı üzerimize olsun diyelim.
Biz kendimizi düzeltemezsek, dünyada hiçbir rejim, hiçbir lider, hiçbir din, hatta nasıl bir mutasyona uğrarsa uğrasın hiçbir virüs bizi düzeltemez!
Sen bize yine haberlerini göndermeye devam et kardeşim Altar!
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com