Son aylarda Manisa caddelerinde özellikle Ankara İstanbul plakalı araçlar daha çok görülmeye başladı, araştırdık, yer arıyorlarmış, yatırım için! Kulağa hoş geliyor değil mi, şehre yatırım geliyor, ne güzel dersiniz…
Öte yandan Manisa’nın bu yatırımlara ihtiyacı olduğunu düşünebilirsiniz, çünkü altı yedi yıl öncesine kadar Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz bile olsa Manisa bunu en az hissedenler arasında sayılabilirdi; fakat son yıllarda bölgemizde yükselen bir ‘rant’ ekonomisi ve derinleşen fakirleşme süreciyle karşı karşıyayız….
Fabrikalarda mavi yakaların görece azalması, asgari ücret ve ona yakınsanan gelir ile sosyal kategoride alt kültür yığılması arttı. Bölgenin milli ekonomiye katkısından daha düşük aldığı kamu yatırımları nedeniyle altyapı yavaşladı. Son altı yıla yakındır şehirde yoksulluk yardımı alanlar arttı.
Çiftçi fakirleşti; fakirleştikçe arazisini düşük fiyatlarla satmak zorunda kaldı; çiftçi üretimden uzaklaştıkça bölgede hem sanayi işletmeleri ve betonlaşma üzerinden yeşillik alan azaldı, tarım alanları küçüldü…
Sanayi sitelerinin sürekli açılmasını teşvik edenler çevre felaketinin yarın nelere sebep olabileceğini hesap etmiyor; Gediz’e dökülen sanayi atıklarına çare bulunmadığı gibi, yeraltı suları çekilmeye devam ediyor. Alaşehir ve hatta Sarıgöl’e uzanan birçok çevresel zarara yol açacak yeni yatırımlar gündemde; buna karşılık toprak hem verimini kaybederken hem de tarım zehirlenmeleri nedeniyle sağlık sorunları artıyor;
Hava kirliğine bağlı nedenler ile ölümlerde Manisa 6. sırada yer alıyor!
Mesela kanser vakaları artıyor.
Manisa’nın sorunları büyüyerek devam ederken sanayileşme ve imar sorunları ile plansızlığın ceremesini çekmekte halk daha büyük bedellerle karşı karşıya gelecek.
Plansız ve eko sistemi dikkate almadan yapılan yatırımlar başımıza büyük dertler açacak.
Bu sorunları dile getirenlere kulak asılmadı; ‘bakın imar düzenlemelerindeki garabet de Manisa’nın kangreni olmaya devam ediyor.’ dedik; hatta bir ilçe başkanına, göreve geldiği ilk aylarda ada parselasyonuyla kentsel dönüşüm yapılması yönündeki fikirleri konuştuğumuzda kulak asmamış, ‘Kim uğraşacak’ demişti…
Biz kaç defadır Manisa’nın bölgesel bir kalkınma ve imar planının hazırlanmasında, imar planlarında leke bırakılarak tarım arazilerine hiçbir şekilde sanayiye açılmamasını söyledik.
Gelin Şehzadelerde ada bazlı imar planlaması yapın dedik. Muradiye çarpık şehirleşmeye feda ediliyor, dedik.
Bir bölgesel gelişim planı yapın, örneğin sanayileşme aksını, çevre ve atık kontrolü yapılarak Soma-Kula civarına-kaydırın; hatta Çandarlı limanının bitirilmesine çabalayın-; dedik…
Şehir içinden çıkılmaz hale gelen kentsel dönüşüm ve imar-sanayi keşmekeşine batıyor, dedik.
Gediz; temizlenmiyor ki neredeyse altı kamu birimi buna çalışıyor. Makamınızın ve aldığınız kamu ücretini hak edin, dedik!
Buraya not düşüyoruz; ileride bu insanların sosyal fayda ve modern bir çevre ile kent kültürüne yaptıkları katkıyla hesap cetvelleri çıkarıldığında şehrin hafızasında tartılacak, ağırlıkları-hafiflikleri çıkarılacak;
Bugün ise yeni makamlarında oturanlara da aynı uyarıyı yapıyoruz: Bakalım gelecek kuşaklar nezdinde şehirde hatıranız nasıl anılacak ve kent vicdanındaki yeriniz ne olacak?
Biz buna kentsel sorumluluk ahlakı diyoruz; bakalım ahlak mı ahlaksızlık mı galebe çalacak!
Osman Özbaş