Konuğumuz Metin Erdoğan; emekli diplomat (Ataşe). Çevre konularında duyarlılığı geliştirmeyi amaçlıyor. Türkiye onu özellikle ‘Yürüyen Köşk’ konusuyla tanıyor; Atatürk’ün çevreci hassasiyetini gösteren bu olay Yalova sahilinde 1930 yılında yaşanmış. Atatürk o gün ulu bir çınarın kocaman dallarından birinin bahçıvan tarafından kesilmek üzere olduğunu görür. Nedenini sorduğunda evin çatısına çarpmaya başladığını öğrenir; o an tarihe geçen şu buyruğu verir:
‘O dal kalacak köşk gidecek.’
Ahşap Köşk döşenen raylarla 4. 80 m ileriye taşınmıştır.
İşte Sayın Metin Erdoğan, Yürüyen Köşk ve benzeri olayları gündeme getirerek, çevreci hassasiyetleri dikkate alan araştırmalarıyla insanları daha duyarlı olmaya çağırıyor; birçok üniversitede seminerler vererek, kitaplar yazarak, toplantılara katılarak yeşil bir dünya sevgisini kamuoyuyla paylaşıyor.
Emekli diplomat (Ataşe) Sayın Metin Erdoğan’ la bu sefer yine çevreci bir konuyla ilgili konuşacağız; ama bu sefer konumuz Manisa Tarzanı. Metin Erdoğan’ la röportajımız sırasında Manisa’ nın yerel tarih çalışmalarında büyük emeği olan Haydar Aksakal yanımızdaydı.
SORU:
Sayın Metin Erdoğan, özellikle çevre konularını ele alan araştırmalarınız var; bu konuda çalışmalarınız, kitaplarınız var. Bizi sizi özellikle Yürüyen Köşk üzerine incelemelerinizle tanıyoruz, bu konu sizin sayenizde dünyaya duyuruldu. Çevreci düşünce ve Türkiye üzerine nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
CEVAP:
Ben yaklaşık 7-8 yıldır Türkiye’ deki ve dünyadaki çevreci şahsiyetleri inceliyorum; benim yaptığım çalışmalar sonucunda dünyada çok önemli dört çevrecinin bu topraklarda çıktığını tespit etmiş durumdayım. Bunlar içersinde Atatürk, dünyanın ilk çevrecilerinden Halikarnas Balıkçısı, Hayrettin Karaca ve Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi; ben bu konularda araştırmalar yaparak üniversitelerde söyleşilere katılıyorum.
SORU:
Bu sıralar birkaç üniversitede Manisa Tarzan’ı hakkında seminerler veriyorsunuz; bize biraz çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
CEVAP:
Amacım özellikle Manisa Tarzanı’nı dünyaya duyurmak. Çünkü Manisa Tarzanı, benim yaptığım çalışmalara göre dünyanın belki de en önemli çevrecilerinden biri. Bizim elimizdeki verilere göre kırk yıl yaşadığı Manisa’ da 60 bin civarında ağaç dikmiş. Bunu nasıl başarmıştır, mahalledeki çocukları örgütleyerek, ya da cezaevinde hali durumu iyi olan bazı mahkûmlardan yararlanarak Manisa’ yı tekrar eski haline getirmeye çalışmıştır. Parayla pulla hiç işi olmamıştır. Kırk yıl Spil Dağı’ ndaki kulübesinde geçmiştir. Manisa Tarzanı’ yla ilgili benim bir başka hayalim daha var o da şu, nasıl Mevlanâ, Yunus Emre dünya kültür adamları listesinde, UNESCO tarafından, ölüm veya doğum yıl dönümlerinde anılıyorsa Manisa Tarzanı’ nın da böyle bir günde dünyanın önemli bir çevrecisi olarak anılmasını istiyorum. Bunun için gerekli hazırlıklarımı yapmaya başladım. Böylece bütün dünya Manisa Tarzanı’ nın, Manisa’ da yaptığı çevreci çalışmalarını duymuş olacak. Bu bizim için çok önemli bir iftihar kaynağı olduğunu düşünüyorum. Ama beni üzen bir konu var, Manisa Tarzanı’ nın eşyaları kayıp, onları bulmak, Manisa Tarzanı’nın kılıcı var, madalyası var, testisi var, terliği var şortu var, bütün mal varlığı bunlardı; keşke bunlar bulunabilse ve Kent Müzesi’ nde sergilenebilse!.. Amacım Manisa Tarzanı’ nın çevreci yönünü öne çıkarmak suretiyle gençlerimizi çocuklarımızı ağaç sevgisi konusunda bilinçlendirmek.