Adana Adliyesi’nde mobbinge uğradığını, şikayetlerinin işleme alınmadığını sosyal medyada bir notla paylaşan ve otel odasında ölü olarak bulunan savcı adayı Mithat Can Yalman’ın ardından tepkiler durmuyor.
Mobbing ile Mücadele Derneği’ de konuyla ilgili bir açıklama yaparak olayın takipçisi olduklarını, sadece bu olayla ilgili değil ülkemizde artan mobbing vakalarıyla ilgili müstakil bir mobbing mücadele yasası çıkana kadar mücadelelerinin devam edeceğini bildirdi.
Derneğin resmi sitesinde yer alan açıklamada şöyle denildi.
“Mobbing insan hakkı ihlalidir.
Öncelikle Mithat Can Yalman’a Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Adalet camiasına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Mithat Can Yalman’ın Adana Adliyesi’nde Cumhuriyet savcısı adayı olduğu, Yalman’ın, olaydan 4 saat önce, mobbinge uğradığı ve hayatla bağını koparmak istediğine dair sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak intihar ettiği bildiriliyor. Dernek olarak bu vahim ve içler acısı olayı, basın ve sosyal medya paylaşımları vasıtasıyla öğrendik. Haberlerde Yalman’ın “Kamuoyu tarafından mobbing olarak algılanabilecek iddia ve açıklamalarda bulunarak” intihar ettiği öne sürülüyor.
Belirtmemiz gerekir ki; çalışma yaşamında şiddet ve taciz sonucu intihar eden maalesef ilk kişi de değil Mithat Can Yalman. Ülkemizde son yıllarda bu tür olayların artarak yaşandığını üzülerek görüyoruz. Uzman Dr’lar Ece ve Mustafa, sözleşmeli Saadet öğretmen ve güvenlik birimlerimizde on’larca çalışan da maalesef mobbing iddiaları nedeniyle mektup bırakarak intihar edenler arasında yer alıyor. Bu duruma kayıtsız kalmak, yok saymak ve olmamış gibi davranmak tam bir insanlık dramıdır. Çünkü Mobbing bir İnsan hakkı ihlalidir. Mobbingin bir işyeri kanseri olduğunu deneyimli birikimli insan kaynağımız olan beşeri sermayemizi, kemirip yok ettiğini her vesile ile dile getiriyoruz. Elbette bu olayın da takipçisi olacağız.
Uluslararası sozlesmeler ve Mevzuat Gereği Yöneltilmesi Gereken Sorular
-Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşme gereği AB Sosyal Şartının 26. Maddesi onurlu çalışma hakkı korunmuş mudur?
-Kamu kurum ve Kuruluşlarında 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereği gerekli tedbirler alınmış mıdır?
-Çalışma barışının geliştirilmesi, onurlu çalışma hakkının gözetilmesi adına, mobbingin önlenmesine yönelik bir yönerge mevcut mudur?
-Mobbingi önlemeye dönük bir prosedür var mıdır?
-Mobbing şikayetlerinin alındığı ve sonuçlandırıldığı bir şikayet izleme mekanizması var mıdır?
-Şikayet ve soruşturma prosedürleri ve işyeri düzeyinde uyuşmazlık çözüm mekanizmaları var mıdır?
-Çalışanlara yönelik Psiko-sosyal destek sistemi, programları var mıdır?
– Kamu Görevlileri Etik Sözlesmesi gerekleri yerine getirilmiş mıdır?
-İyi yönetim ilkeleri gereği, tarafsızlık, doğruluk, şeffaflık, hesap verilebilirlik ilkeleri yerine getirilmekte midir?
-Adalet Bakanlığı ve ilgili birimlerinde pozitif çalışma ortamlarını geliştirmeye yönelik bir Bakanlık politikası var mıdır?
Anayasa Mahkemesi Kararı :
“Kamusal makamlar; psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemeli, bu tür davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almalıdır. Kamusal makamların psikolojik taciz iddiaları karşısında hızlı davranarak gerçeği ortaya çıkarması, psikolojik tacizi ortadan kaldıracak, tekrarlamasını önleyecek tedbirleri alması ve mağdurun zararlarının giderilmesini sağlamasının bir yandan kamusal hizmetin etkin bir şekilde yürütülmesine hizmet edeceği, diğer yandan kişinin maddi ve manevi varlığının korunması bağlamındaki pozitif yükümlülüğün gereği olduğu söylenebilir.” hükmü yer almıştır. Bilindiği üzere Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Bu karar gereği herhangi bir işlem tesis edilmiş midir?
Mİthat Can Yalman paylaşımında bu süreçte mobbingin önlenmesi konusunda şikayetlerini üst yönetime ilettiğini dile getiriyor. Ancak hiçbir geri dönüş olmadığını iddia ediyor. Varsa, prosedür gereği, bu şikayetler hangi ilgili birime, kime yapılmıştır? Kimler bu konuda kayıtsız kalmıştır? Şikayetler görmezden gelinmiş midir? Yok sayılmış mıdır? İşlem yapılmış mıdır? Ya da yapılan bir işlem varsa yeterli düzeyde midir? Bu konuda hizmet kusuru ya da ihmali olan kişi ve birimlere ne tür yaptırımlar uygulanmıştır? Bu soru işaretlerinin de giderilmesi gerekiyor.
Konunun önyargısız ve tarafsız bir biçimde, araştırılması, aydınlatılması, olayın hak, hukuk, adalet ve hakkaniyet ilkeleri içinde ele alınması, zorba ya da zorbaların gerekli cezalara çarptırılmaları için bu konuda başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını göreve davet ediyoruz.
Olayın takipçisiyiz. Önümüzdeki süreçte tüzüğümüz, misyonumuz ve vizyonumuz gereği, sivil toplumdan aldığımız güç ve sosyal sorumluluk olarak üzerimize düşen görevi önyargısız ve tarafsız bir biçimde layıkıyla yerine getirme gayreti içinde olacağız. Olay derneğimizin ilgili birimlerince incelenmekte olup, konu titizlikle takip edilmektedir.
Her ölüm çok acıdır. Ve ateş düştüğü yeri yakar. Bu nedenle bu tarz olayları hem mağdur, hem aileleri hem de kurumlar ve çalışanları göz önüne alınarak, titizlikle incelenmesi, araştırılması gerekir. Konunun üstüne gidilerek varsa suistimal ve usulsüzlükler, cezasız kalmamalıdır.
Bu vesileyle belirtmeliyiz ki ülkemizde; öncelikle hiç zaman geçirilmeden müstakil bir mobbing ile mücadele kanununa ihtiyaç vardır. Ayrıca bugüne kadar 20’nin üzerinde ülkenin imzaladığı, İLO’nun 190 Sayılı Çalışma Yaşamında şiddet ve Tacizin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin ülkemiz tarafından da imzalanması için açık çağrımızı dile getiriyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”